|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Avrupa Birliği, Türkiye'yi almak için şartların oluşmasını bekliyor, yoksa almamak için gerekçeler mi üretiyor? Bu konuda kesin bir hüküm vermek zor. Görüşler muhtelif. Her iki görüşü de hararetle savunanlar mevcut. Kokoreç mokoreç gibi açıkta satılan yiyeceklerle ilgili düzenlemelerden düşünce serbestliğine; trafik kurallarından işkence olaylarına kadar hayatın her alanında AB tarafından Türkiye için ileri sürülen şartlar, kimi zaman AB taraftarlarını haklı çıkartıyor, kimi zaman da karşıtlarını. Kâğıt üzerinde AB, kuralları dört dörtlük tespit etmiş ve hepsini bütün üye ülkelerde tam olarak uygulamaya koymuş gibi. Böyle algılamak mümkün. Oysa Birlik üyesi her ülkenin birbirine ters gelen alışkanlıkları var, farklı anlayışları var. İtalyanlar, kendi özellikleriyle Avrupa Birliği'ni mukayese etmişler ve bu farklılıkları nükteli bir şekilde ortaya koymuşlar. www.infonegocio.com/xeron/bruno/italy.html adresinden ulaşabileceğiniz bu keyifli mukayese, bize de fazla yabancı gelmiyor. Ha İtalya ha Türkiye... Bu adresten bizi haberdar eden arkadaşımız Ahmet Kuruştak'a teşekkür ederiz.
İSTANBUL HASRETİ
İstanbul'dan bir müddet uzak kalan bir arkadaşımız, şu mısralarıyla çıkageldi günün birinde: "Ey ölüm! Sana koşarak geleceğim gelmesine de Ah arada şu İstanbul olmasa Ve aşka dair umudum..." Dünyanın pekçok yerini gezenler de dönüp dolaşıp İstanbul'a geliyor sonunda. Söyledikleri hep aynı... "İstanbul gibisi yok!.." Ne nemem bir şeydir şu İstanbul hasreti, çeken bilir! Uçakla 24 saatlik mesafeden, altı ay sonra apar topar dönen arkadaşımızın, şairlik gibi bir iddiası olmadığını da kaydedelim ki, bu şehrin insanı nasıl etkilediğini ve hasretinin ne şekilde kavurduğunu kavramak biraz daha kolaylaşsın. Bir altı ay daha kalsaydı, Yahya Kemal'le yarışacaktı belki. "Avustralya'nın en güzel tarafı, İstanbul'a dönüşü" demekle başlayabilirdi.
HER ÖĞRENCİYE BİR FİDAN
İçine bir ağaç diktiği Vosvos'uyla, gittiği yerlerde çevre bilincini yaymaya çalışan ve bugüne kadar yarım milyon palmiye tohumu dağıtan Edip Oral, Türkiye turuna devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı'na bir teklifte bulunan Vosvos'lu çevreci, her öğrenci okuluna bir fidan diksin diyor. İlk bakışta teklif güzel ama, öyle okullar var ki binlerce öğrencisi var ama bahçesinde üç ağaçlık yer bulunmuyor. Artık, bahçesinde ağaç dikilecek yer olmayan okullarda okuyan öğrenciler de şehrin başka bir bölgesinde gösterilecek yere dikerler fidanlarını.
ÜSTSÜZLER
Romanya polisi, üstsüz güneşlenen yaşlı kadınların genç turistleri korkuttuğu gerekçesiyle yasak getirdi. Artık Romanya'da yaşlı kadınlar üstsüz dolaşamayacak. Aynı şekilde güneşlenen genç kadınlar da hem gençlere hem ihtiyarlara zarar veriyor abicim, onlar ne olacak?
YARIŞ
Rusya, enflasyonu 2010 yılına kadar yüzde üç oranına düşürmeyi hedefliyor. Haydi bakalım! Kim daha önce hedefe ulaşacak!
POZİTİF YAKLAŞIM
Büyük ekranla müşterilerine hizmet veren kahvehanede şöyle bir yazı asmışlar duvara: "Nargile içmeyenden maç ücreti alınır." Halbuki "Nargile içenden maç ücreti alınmaz" yazılsaydı, daha hoş olurdu. Sonuç da değişmezdi üstelik.
ÖTEKİ
Vatikan'da bir kardinal dedi ki:
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |