|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında 'güvenlik' geliyor bugün. AB'ye girmek istiyor Türkiye ve bunun önündeki engellerin kaldırılması ciddi bir uğraş alanı; ekonomisi de düzgün değil ve insanları mutsuzluğa sürüklüyor; depremin ara ara yoklaması, suyun sel olup taşması altyapı eksikliklerini dışa vuruyor... Ancak, akla gelen gelmeyen her konudan daha önemli olan Türkiye'nin 'güvenlik' sorunudur. Yargıtay ve MİT eksenli son tartışma 'güvenlik' alanında ciddi sıkıntılar yaşandığını bir kez daha hatırlattı. Devletin istihbarat örgütünün dönemin gerekleri istikametinde geçmişte bazı 'yasadışı' unsurlarla işbirliği yaptığı biliniyordu; tartışmalar o işbirliğinin bütünüyle sona ermediğini, hiç değilse ilgi düzeyinde sürdüğünü göstermiş oldu. Bir şeyi daha: İstihbarat örgütü, muhtemelen geçmiş yakınlık sebebiyle, yasadışı unsurlarca yönlendirilebiliyor; bu durum da onu dışarının etkilerine açık tutuyor... MİT ile ilişkili olarak 'yasadışı unsur' denildiğinde ilk akla gelen isim Alaattin Çakıcı; son tartışma da MİT'in bir yetkilisinin ona gösterme ihtiyacı durduğu ihtimamın öğrenilmesiyle patlak verdi zaten. Yakalandığında üzerinde bulunduğu için biliniyor: Yurtdışında MİT mensuplarının sağladığı pasaportlarla dolaştı Çakıcı. Bir ihtimal çıkışını da sınır kapısından 'refakat' ile yolcu edilmesine borçlu. Bir MİT yetkilisinin kendisiyle Çakıcı dâvâsını konuştuğunu bizzat Yargıtay Başkanı açıkladı. Böyle bir kişinin iki kez yabancı ülkelerde yakalanması Türkiye için bir 'güvenlik zaafı' teşkil ediyor. MİT ile içli dışlı bir kişiyi, yakalandığı ülkelerin (ve tabii onların izin verdiği öteki ülkelerin de) istihbarat örgütlerinin derinliğine sorguladıklarını tahmin etmek zor değil. Nedense kimse konunun bu boyutu üzerinde durmuyor, ama belki de en önemli boyut bu: Dış istihbarat örgütlerinin sorguladıkları Çakıcı'dan elde ettikleri her bilgi Türkiye'nin güvenlik zaafını daha da büyütüyor. Ülkemizde âdettir, kendi içlerinde birbirlerini yeseler bile, meslekî gruplar müthiş bir cemaat dayanışması sergilerler. Başkanına Yargıtay sonuna kadar sahip çıkacak, MİT de kendini sorgulayan gözlerden korumak için elinden geleni yapacaktır. Oysa, yargının da istihbarat örgütünün de itibar açısından 'lekesiz' kalması her ülke açısından elzemdir. Konumuz 'güvenlik' olduğu için MİT'in sorgulanması üzerinde biraz daha durmakta yarar var. Bizde şimdi yaşananlar 1970'lerde CIA'nin başına gelmişti. İstihbaratta yaşanan zaafın ABD'nin güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı ortaya çıkınca, Kongre, gözünün yaşına bakmayan bir sorgudan geçirdi CIA'yi. Örgütün istihbarat faaliyetlerini güçlendirirken operasyonlarını kısıtlayan bir dizi mevzuat o dönemde çıkartıldı. ABD halkı da, ilk kez, 'demokratik istihbarat' kavramıyla o dönemde tanışmıştı. Türkiye'de istihbarata geleneksel yaklaşım, onu demokratik disiplin içine çekmek değil, mümkün olduğu kadar uzağında tutmaktır. Politikacılar, yalnız Ak Parti hükümeti değil ondan öncekiler de, MİT'in ne yaptığıyla fazla ilgilenmediler, önlerine konulan not ve raporlarla yetindiler. MİT de, istediği sınırlar içerisinde kendini siyasilere açık tuttu. Siyasi kadrolar ile devletin istihbarat örgütü arasında 'rutin' bilgi akışı muhakkak oluyor; ancak bunun 'sürekli' ve 'verimli' bir bilgi aktarımı olduğunu söylemek hayli güç. ABD'de istihbarat siyasî kadrolara yan veya ters bakmaz; başkanların kendilerine yakın yöneticilerle çalışmayı yeğlemesi de yadırganmaz. Politik kimliği ağır basan direktörler gördü CIA; George W. Bush, şu yakınlarda, partisinden Temsilciler Meclisi üyesi olan birini CIA'nin başına getireceğini ilân ettiğinde kimse şaşırmadı. Ak Parti hükümetinin iktidarda ikinci yılını doldurmasına az kaldı; bu süre içerisinde MİT ile ilgilendiğine dair hiçbir haber duyulmadı. İstihbarat ülke güvenliği açısından hayatî önemdedir, özellikle günümüzde... Ekonomiyi düzeltmek, doğal âfetleri daha az zararla atlatmanın yollarını bulmak ve Türkiye'nin ufkunu açmakla iktidar mükellef olduğu gibi, ülkeyi daha güvenilir kılmak da yine iktidarın görevleri arasındadır. Hükümet bu görevini zaafa uğratmamalı.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |