|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Milli Güvenlik Kurulu sonunda sivil Genel Sekreterine kavuşuyor. Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde çıkarılan 7. pakette MGK'nın sivil bir yönetime kavuşmasına karar verilmişti. Ancak geçen yıl Orgeneral Tuncer Kılınç'tan boşalan bu göreve bir yıllığına Orgeneral Şükrü Sarıışık getirilmişti. 30 Ağustos'tan itibaren ise MGK'nın ilk sivil genel sekreteri Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Mehmet Yiğit Alpagon oluyor. Toplumsal çevreler bu değişikliği "ihtiyatlı iyimserlikle" karşılamaktan yana. MGK'nın rolü ve asker üyelerinin sayısı geçen yıl içinde AB standartlarına yaklaştırılmıştı. Şimdi başındaki sekreterin de sivilleşmesi önemli bir adımdır. Ama bu sivilleşmenin ne gibi olumlu bir etki yapacağını zaman gösterecek. Öncelikle şunu belirtmek lazım: Yiğit Alpagon'un dünya dengelerini bilen bir vizyona sahip olması büyük bir avantajdır. Bilindiği gibi Alpagon, İsmail Cem'in bakanlığı döneminde Dışişlerinde Müsteşar Yardımcısıydı, daha sonra Atina Büyükelçiliği'ne atandı. Cem'le başlayan ve Başbakan Erdoğan'la zirveye çıkan Türkiye-Yunanistan yakınlaşması bu misyonu kabullenen ve gerçekleştirebilen bir büyükelçiyi gerekli kılıyordu. Alpagon'un bu göreve getirilmesi tesadüf değildir. Ayrıca Türkiye, her zaman en iyi diplomatlarını Atina'ya gönderir. Alpagon'un dünya siyasetini bilmesinin yanında bir diplomat olarak uluslararası gerçeklerin farkında olması da MGK Genel Sekreterliğinde daha gerçekçi ve Türkiye'nin dışpolitik vizyonuna uygun bir anlayışın önplanda tutulmasını sağlayacaktır. Türkiye'nin önündeki en hayati konu, AB'yle yapılacak müzakereler... İçyapıdaki tüm gelişmelerin bu süreci destekleyici mahiyette olması büyük önem taşıyor. Genel Sekreterlik farklı bakanlıklardan gelen görüşler arasından Milli Güvenlik konseptine en uygun yaklaşımı üretmesi gereken bir birim. Bu görüşlerin seçilmesi sırasında gösterilecek hassasiyetler ortaya çıkacak pratiklerin ve Türkiye'nin genel görünümünün karakterini belirleyecek özellikte. Bu noktada karar alıcı durumdaki iradenin olaylara bakış tarzı, işin rengini çok değiştirebilir. Alpagon'un bugüne kadarki "uyumlu" kişiliği de yeni dönemin daha az sıkıntıyla geçilmesine sebep olabilir. Hem hükümetle bugüne kadarki yakın teşrik-i mesaisi, hem de üst düzeyde askerlik yapmış akrabaları sebebiyle askeri çevrelerle olan ilişkisi onu bir "denge" unsuru haline getirebilir. 1980 sonrası dönemde etkili olan Milli Güvenlik Kurulu 1997 yılından itibaren Cumhurbaşkanı Demirel'in basın mensuplarına yönelik olarak MGK'yı daha bir önemsemeleri yolundaki çağrıyla ön plana çıkmaya ve aldığı kararlarla devlet yönetiminde belirleyici olmaya başladı. 28 Şubat sürecinin lokomotif kurumu haline gelen MGK'nın demokratik sistemin doğasına uygun bir formata kavuşması önemli bir açılım olacaktır. MGK bugüne kadar da "anayasal" bir kuruluştu. Ancak Anayasal ve yasal olmak her zaman demokratik ve sivil olmak anlamına gelmiyor. Kurum ve kuralların sivilliği kadar anlayışların sivilliği de önem taşıyor. Asker olarak doğan bir milleti sivilleştirmek ise demokrasinin toplumsal bir kültüre dönüşmesiyle mümkün. Dünyanın bir çok ülkesinde askerlerin sivil ve demokrat, Türkiye'de ise birçok sivilin militer ve baskıcı olabileceğini bugüne kadar çok gördük. Asıl sorun giyilen elbisede değil, beyinlerde hakim olan anlayıştadır.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |