|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bilim ya da sanatın hangi alanında derinleşirse derinleşsin, her aydın bilinmeyen dünya yanında bilinen dünyanın bir nokta kadar küçük, bir gün gibi kısa olduğunun bilincinde olmalıdır. Yirminci yüzyılda, aydan dünyanın küçücük bir küre olarak görüntülenmesi, uzmanlarla birlikte sıradan insanların da dünyayı algılayışını büyük ölçüde değiştirdi. "Sofrada değişir her şey, ekmek değişmez" diyen Necip Fazıl'a benzetilerek söylenirse, "Dünyada değişir her şey, insan değişmez" denilebilir. Habil ve Kabil'den bugüne insan erdem ve tutkularıyla aynı insandır. İnsan buğday tanesinin başağı içinde taşıdığı gibi Habil ile Kabil'i içinde taşır. İnsan ya Habil ya da Kabil olmaktan daha çok hem Habil, hem de Kabil'dir. Savaşsız barış içinde bir dünya için insanın Habil yanının büyütülüp, Kabil yanının küçültülmesi gerekir. Habil olmaya giden yolları açmak için, bütün bir toplum her yaş ve meslekten insanıyla, dünyayı bir nokta kadar küçük ve bir gün gibi kısa olarak algılamalıdır. İnsan kendini aşarak, sınırlarının dışına çıkmadan Habil'in erdemi ile Kabil'in tutkusunun arasındaki ayrıntıların bilincine varamaz. Yirmi yıla yakın yayın hayatını Anadolu insanının gönlünde yatan aslanları uyandırmaya adayan "Altınoluk" dergisi "Söz ola" ekinin son sayısını "Örnek İnsan Hasreti"ne ayırdı. Osman Nuri Topbaş Hoca, Prof. Dr. Sabahaddin Zaim, Kadir Mısırlıoğlu, Mehmet Lütfi Arslan, Dr. Adem Ergül, Dr. Alican Tatlı, Dr. M. Erdoğan Baş, Medet Bala ve benim Habil'siz ve Kabil'siz dünyanın kendisini değiştiremeyeceğine ilişkin yazılarımızla, erdemli olmanın yol ve yöntemleri ele alındı. Kişi sevdiklerini örnek alarak, iç dünyasının derinliklerindeki Habil ya da Kabil'leri harekete geçirerek, Cennet ya da Cehennem'e giden yolları ya genişletir ya da daraltır. İnsan iki dünyada örnek alıp, yolunu izledikleriyle ya erdemli olanların ya da tutkuların peşinden koşanların yanında yer alır. Herkes örnek aldığı, kendisi gibi olmak istediği kimseler kadar büyük olur. Ölümlü dünyaya ölümsüz dünyanın ışığını bilgeler değil, peygamberler taşır. Erdemli olmanın doruk noktası ve ulaşılmaz örneği İslam'ın peygamberidir. Büyük düşünür Sezai Karakoç'un bütün insanlığın erdemli olma ve güzelliği arama serüvenini anlattığı "Yitik Cennet" isimli kitabında vurguladığı gibi: "Her peygamber O'nun bir cephesiydi. Bütün cepheler O'nda bütünlendi. Bu yüzden din O'nda tamam oldu." Peygamberlerin başını çektiği ölümsüzlük kervanının yolcuları, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatın bütün boyutlarında ölümlü dünyanın sınırlılığında, ölümsüz dünyanın sınırsızlığını her ikisinden vazgeçmeden ve birbiriyle savaştırmadan bir arada tutmasını bilir. Onların gücü, erdemli ve güzel olma yolunda iki farklı eğilimi bir arada tutmasını bilmelerinden kaynaklanır. Herkes kendi Kabil'ini kimseye zarar vermeden kendi içinde taşımak zorundadır. Onlar, Yunus gibi, bir yandan "Ölümden niye korkarsın. Korkma ebedi varsın" diğer yanda "Biz her gün yeniden doğarız. Bizden kim usanır" demenin ustasıdır. Bunun için onlar, hem ölümlüdür, hem ölümsüz. Onların ölümlüğü, ölümsüzlüğü yakalamalarına engel olmaz. Ölümsüzlük "Dünya bir gündür. O da bugündür" diyenlerindir.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |