|
AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ |
| |
|
| ||
|
|
|
|
Önce bu sene de Yeni Şafak okuyucularıyla beraber olacağım için çok mutluyum. Herkese sevgi ve saygılarımı sunarım. Maça gelince... İlk yarı oynanan futbol her iki takım içinde hiçbir artısı olmayan bir oyundu. İki tarafın kalecilerini üzmeyen forvet oyuncuları, al gülüm ver gülümle geçen bir 45 dakika vardı. Burda yalnız bir tek Alex'i 21 oyuncudan ayırabiliriz. 1. dakikadan 90. dakikaya kadar oyuna ağırlığını koydu, golde attığı çalımdan başka, devamlı tek toplarla arkadaşlarına pozisyona soktu. Sayabildiğimiz kadar da 12-13 gollük asist yaptı. İlk yarı bittiği zaman Fener bu maçı kazanır, nasıl gol atabilir diye tüm Fenerliler düşünüyordu zannederim. Ancak 50. dakikada Alex'in harika pası ve ilk yarının en kötü oyuncusu Tuncay'ın vuruşuyla Fenerbahçe 1-0 galibiyete, 3 dakika sonra da Ümit'in nefis pasına Hooijdonk'un nefis kafa vuruşu Fenerbahçe'yi rahatlattı. Bundan sonra kaçan goller, ard arda pozisyonlar hep Fenerbahçe tarafından yaratıldı. Alex'in bir son dakika golü vardi ki, hakikaten görülmeye değerdi. Ancak usta bir futbolcunun atabileceği bu gol, jenerik olarak spor programlarında gösterilmesi gerekir. Fenerbahçe bu maçı kazandı. Ancak geçen seneden kalan zaafları devam ediyor. Örneğin yine takımın maç başında sahada dizilişi 4-4-2 sistemi görülüyorsa da, oyun başladıktan sonra bu sistem 4-1-5'e dönüyor. Burada Fenerbahçe'nin en büyük sıkıntı çektiği bölge orta sahası. Daum'un muhakkak Serkan'ı orta sahada düşünmesi gerekir. Hakem ise, yönetimiyle oldukça iyiydi. Baştan İstanbulspor'un sert oyununu prim verdi, ancak daha sonra sarı kartlarıyla oyunu dengeli bir hale getirde ve hatasız bir maç yönetti.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |