AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Kim işbirlikçi?

Irak'taki uluslar arası meşruiyetten yoksun müdahalenin getirdiği işgal ve işgali takip eden hak ihlalleri elbette ki duygusunu yitirmemiş her insanı derinden etkilemektedir.

Buradaki ihlaller karşısında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gerek ferdi gerekse toplu tepkiler verilmektedir.

İslam dünyasındaki tepkilerin büyük kısmı basın yoluyla ve sanal ortamda gerçekleşmekte sınırlı da olsa toplu gösteriler düzenlenmektedir.

İslam dünyasındaki tepkiler işgal güçlerini hedef aldığı kadar yöneticilerin duyarsızlığını da hedef almakta ve tepki verenler Türk hükümetinin örnek alınmasını tavsiye etmektedirler.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tavrını, Türk hükümetinin ve Başbakanının tavrını, Türk Dışişleri Bakanı'nın tavrını kendi yöneticilerine örnek olarak göstermektedirler. Çünkü işgale karşı en ciddi tepkiyi tezkereyi kabul etmemek suretiyle TBMM koymuş, insan hakları ihlali konusunda en sert tepkiyi Türk Başbakanı vermiş, ihlallerin önlenmesi için en gayretli çabayı Türk Dışişleri Bakanı sergilemiştir.

İslam dünyası Türk Hükümeti'ni ve başbakanının takip ettiği politikaları örnek olarak gösterirken Türkiye'de yapılan toplantılarda ve mitinglerde aynı hükümetin işbirlikçi olarak gösterilmesi ne garip değil mi? Gösteri toplantıları genelde siyasi partilerin organizasyonunda gerçekleştiği için siyasi söylem uğruna, Irak halkı dahil dünyanın özellikle İslam dünyasının takdirini toplamış olan Türk hükümetine saldırılması garip olduğu kadar da düşündürücü.

1 Mart tezkeresinin kabul edilmemesini takip eden günden bu yana Türk hükümeti Irak halkı aleyhine tek bir adım atmamıştır. Her platformda Irak halkının menfaatlerini gözetmiş ve Irak halkına karşı girişilen insan hakları ihlallerinin hiçbirine ortak olmamıştır. Aksine bu ihlaller karşısında dünyanın en sert tepkisini tıpkı Filistin konusunda olduğu gibi Türk hükümeti ve başbakanı vermiştir.

Evvelki hafta biz TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu olarak Dışişleri Bakanlığı'ndan yetkilileri Irak konusunda bilgi vermek üzere komisyona davet ettik. Geldiler ve talep edilen bilgileri arz ettiler.

Bir çok konuyu müzakere ettik. Benim özellikle üzerinde durduğum tek bir konu vardı o da, işgal güçlerinin Türkiye sınırlarını ve Türkiye'deki tesislerini Çekiç Güç örneğinde olduğu gibi kullanıp kullanmamalarıydı. Yapılan açıklamada işgal güçlerinin sınırlarımızı ve ülkemizdeki tesislerini kullanmadıkları yönündeydi. Türkiye'den Irak'a giden sadece ticari emtia idi. Yani normal ihracat mallarıydı. Savaş malzemesi falan değildi.

Evet işgal güçlerinin zaten Türk topraklarına ihtiyacı da kalmamıştı çünkü artık Irak topraklarında istedikleri tesisi kurma imkanına sahiptiler. Yeri gelmişken altını kalın çizgilerle çizerek belirtmekte fayda var ki, İncirlik Üssü de artık çalışmaz hale gelmiş ve bu üs Irak'a nakledilmiştir. Öyle iddia edildiği gibi Irak'ı bombalayan uçaklar İncirlik Üssü'nden kalkmıyor. Irak'a sadece bu üs intikal etmemiş, ABD'liler bu üste çalışacak işçileri de İncirlik'ten götürmüşler. Eğer hükümetin kusuru varsa o da hudutları ihracata açık tutması ve İncirlik halkının üslerde çalışmasına engel olmamasıdır. Olması da mümkün değildir. Hem seyahat özgürlüğü açısından mümkün değildir, hem de aynı insanların başka ülkeler yoluyla aynı üsse geçebilecekleri açısından engellemek gibi bir müeyyidenin anlamı yoktur.

Evet dünya AK Parti hükümetini takdir ederken Türkiye'de başta CHP'liler olmak üzere bazı çevrelerin Irak konusunda Ak Parti'yi önyargılı bir şekilde işbirlikçi olarak değerlendirmeleri siyasi söylemden öteye geçmemektedir.

TBMM'de hemen her hafta bir AK Parti milletvekili Irak'taki ihlalleri dile getiren konuşma yapmaktadırlar. Geçen hafta TBMM Genel Kurulu'nda İnsan Hakları Haftası münasebetiyle ben de Irak'taki insan hakları ihlalini konu alan bir konuşma yaptım. Kimi CHP'liler bu ihlalleri bizim gündeme getirmemizi yadırgar tavırlar sergilediler. (Duygularına tercüman olduğumuzu ifade ederek bizi tebrik eden CHP'lilerin varlığını da inkar edemeyiz..) tıpkı bazı siyasi parti mitinglerinde AK partililerin işbirlikçi olarak lanse edilmesi gibi.

AK partili milletvekilleri ve AK Parti hükümeti Irak işgali karşısında dünyanın en ciddi tepkisini koymuşlardır. Koymaya da devam edeceklerdir/edeceğiz.

Ama bizim lisanımız da hükümetin lisanı da diplomatik olmak zorundadır. Bu diplomasi de başarıyla sürdürülmektedir.

Hükümetin ABD ile ilişkilerini sürdürüyor olmasının, işgale destek şeklinde yorumlanması ise uluslar arası ilişkilerden anlamayan ya da anlamak istemeyenlerin tercih ettikleri gayri ciddi tatmin yoludur.

AK parti hükümetini eleştirenlerin ve itham edenlerin devri hükümetlerini biz çok iyi biliyoruz. Bugün istismar ettikleri argümanları nasıl ihmal ve istismar ettiklerini de çok iyi biliyoruz.


11 Aralık 2004
Cumartesi
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED