AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

K Ü L T Ü R
Uydurmacılık iflâs etmiştir!..

  • OSMAN AKKUŞAK
    Meriç Velidedeoğlu, 26 Eylül Dil Bayramı dolayısıyla yazdığı yazıda: 'Türkçe' nin bayramı mı kalmıştır?" başlığını koymuş, dilde arılaşma ve Arapça-Farsça kökenli kelimelerin terkedilmesi hareketi başarıya ulaşmadığı için hayıflanıyor.. 1980' de Dil Kurumu' nun bir devlet kurumu haline getirilmesini tenkid ediyor.. dil kurultayında 280' i aşan bildirinin çoğunda "mukayese, netice, nüsha, tasnif, teklif, kelime, vasıflandırma, sebep, şart, mesele, şahıs gibi çoktandır yerlerini Türkçelerinin aldığı sözcükler özellikle seçilip kullanılmış..." diyor.. ardından da hemen ilave ediyor: "bu denli geriye dönüş yetmezmiş gibi, hâlâ dil devrimine saldırılar sürüyor; 70 yıldır yinelene yinelene suyu çıkan görüşle!.."

    Meriç Velidedeoğlu, merhum Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun sanırım ya torunudur, veya yeğenlerinin birinin çocuğudur.. Hıfzı Veldet, İstanbul Hukuk Fakültesi' nin medeni hukuk profesörü idi.. eski Dil Kurumu'nun, Atatürk' ün mirası ile ilgili bir konuda C.H.P.' ye karşı avukatlığını üzerine almış, daha sonra da keskin bir arı dilci kesilmişti: hattâ Atatürk' ün nutku ile Medeni Kanunu da kendi kafasına göre türkçeleştirmişti; şunu hemen beyan etmek lazımdır ki, "dilde arılaştırma ve Arapça-Farsça kökenli kelimeleri dışlama hareketi yeni nesillerde bir dil kısırlığına ve bir kültür erozyonuna sebebolmuştur.." ve bu gerçek; son zamanlarda artık daha iyi anlaşılmış, gerek basında, gerek aydın çevrelerinde, gerekse ilim ve edebiyat aleminde artık tereddütsüz kabul edilen bir görüş haline gelmiştir...

    Atatürk bile bu hareketin yanlışlığını idrak ederek uydurmacılığın durdurulması gerektiğini bizzat Falih Rıfkı' ya söylemiş kendisi de uydurma dille konuşmak, yazmak teşebbüsünden vazgeçmiştir.. buna rağmen hâlâ sağda solda dile arılaştırma ve arapça-farsça asıllı kelimeleri kullanmama merakına kapılanların büsbütün yok olmadığını görüyoruz. Meriç Velidedeoğlu' na sormak lazımdır:

    Yazınızda aleyhinde bulunduğunuz "mukayese, netice, tasnif, teklif, kelime, sebeb, şart, mesele, şahıs" kelimelerine niye boykot ilan ediyorsunuz; niye bu kelimeleri yasak etmeye kalkışıyorsunuz? Benim yazmaya konuşmaya alıştığım bu kavramları kullanmamı engelleyebilir misiniz? Sizi bırakalım ben kullanmaktan vazgeçmeye kalksam, acaba başarabilir miyim? Fizikî müdahelelerle kullanmaktan kurtulsam; meramımı, maksadımı nasıl ifade edeceğim? Bunların yerine teklif edilen yeni kelimeler fikrimi anlatmaya yetecek mi? Bir insana fikirlerinizi, duygularınızı belli kelimelerle anlatmak zorundasınız, diyebilir misiniz? O iş,bir ömür boyunca kendiliğinden teşekkül eden bir birikim, bir öğrenme, bir oluşum vetîresi değil midir? Felsefe terimleri, bazı kimya, fizik ve sanat terimleri; zevksiz ve uydurma kelimelerle değiştirildiği için bu vadilerde bir düşünce fakirliğinin meydana geldiğini inkar edebilir miyiz?

    Sayın Velidedeoğlu; dilde zorlama olmaz; olursa geri teper, bedeli ağır olur.. ihtiyacımız olan yeni terimleri, yeni kavramları; ağır ağır, yedire yedire, sevdire sevdire, ancak dilimize kazandırabiliriz.. şunu bilelim artık arı dil hastalığı sona ermiştir.. basına bakınız: Hürriyet, Milliyet, Yeni Şafak, Vatan, Sabah, Tercüman, Zaman, Cumhuriyet gibi kalburüstü gazeteler uydurma dil kullanmıyorlar.. tirajları onun için yüksektir.. ancak o suretle okunuyorlar,okunabiliyorlar!..



  • 4 Ekim 2004
    Pazartesi
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED