AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Müzakerelerin başlaması şeffaflığı da sağlayabilse (keşke!)

Son haftalarda bütün Avrupa Türkiye'yi konuşuyor. Olumlu konuşanlar çoğunlukta. Tabii ki meseleye olumsuz yaklaşanlar da var.

Netice olarak konuşan konuşana... Bu konuşmaların ve Türkiye hakkında çıkan yazıların mutlaka bir noktada Türkiye'nin değişmesine az ya da çok katkısı olacak. Bu yararlar hemen şimdi ortaya çıkmasa bile bir süre sonra eminim görülecek, hissedilecek.

Mesela, şimdiye kadar birçok konuda, davada devlet adına müsamahakar, hatta korumacı davranan yargının, önümüzdeki yıllarda farklı bir görünüm sergileyeceği muhakak.

Sergilemek zorunda. Türkiye, müzakerelere başlandıktan sonra artık birtakım karanlık faaliyetlerin, yasadışı işlerin bazı devlet kurumları eliyle korunup, kollandığı bir ülke olmaya devam edemez.

Mesela ben, Susurluk meselesinin günışığına çıkarılması için yeniden bazı çalışmaların yapılacağına, davaların açılacağına inanıyorum.

Şimdiye kadar göstermelik bir dava ile kapatılmak istenen Susurluk dosyalarının belki müzakerelerin başlaması ile birlikte kapakları açılabilecek.

Müzakerelere başlamak demek, aslında şeffaflığı, açıklığı da kabullenmek demek.

Gizli kapaklı hiçbir meselenin, pisliğin üzerinin örtülememesi demek.

Nitekim, Susurluk olayında en fazla korunup kollanan sanık olan eski milletvekili ve korucubaşı Sedat Bucak'ın Yargıtay tarafından bozulan davası vesilesiyle, Susurluk pisliğinin ortaya çıkarılması için şimdi bir imkan ortaya çıkmış durumda.

Yargıtay'ın bu önemli bozma kararını verirken, girilmekte olan yeni dönemi bu açıdan değerlendirdiği anlaşılıyor.

Susurluk davası kapsamında 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' suçundan hakkında verilen beraat kararı bozulan DYP eski milletvekili ve Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı'nın yakın arkadaşı, daha doğrusu birçok faaliyetinde onun işbirliği yaptığı şahıs olan Sedat Bucak'ın yeniden başlayan davasında ilginç gelişmeler yaşanıyor.

Bucak, yeniden başlayan duruşma sırasında Susurluk kazasından sonra Abdullah Çatlı'nın yanından bulunan ve yıllarca bulunamayan bir çantayı ortaya çıkarıp mahkemeye teslim ediyor.

Teslim ederken de içinde "çok gizli" belgeler ve fotoğraflar bulunduğunu söylüyor.

Çantanın içinde, 'Türkiye'de karanlıkta kalmış bazı olayları aydınlığa çıkartabilecek ilişkileri gösteren' belgelerin olduğu ileri sürülüyor..

Böyle bir çantanın yıllar sonra da olsa ortaya çıkması tabii iyi bir şey. Yalnız bu denli önemli bir delilin saklanması ise sanırım ayrı bir suçlamanın konusu olabilmeli.

Çünkü Bucak, bildiği halde davayla ilgili delilleri sakladığını itiraf ettiğine göre suç işlediğini de kabul etmiş olmalı.

Tabii Bucak'a yönelik suçlamaların yanında delilleri saklaması fiili solda sıfır kalıyor.

Sedat Bucak, ''8 yıldır sakladığını ve içinde çok gizli belgeler olduğunu'' söylediği bir zarfı mahkemeye sunarken şunları söylüyor:

''Bunlar gizli belgelerdir. Açtığımda, devletin sırlarını içeren şeyler olduğunu gördüm. Bunların okunması devlete zarar verebilir. Bunu hiçbir yerde söylemedim. Susurluk'taki kazadan sonra Mehmet Özbay'ın (Abdullah Çatlı) çantasında bulunan şeyler, bu zarfın içindedir. Bunları yıllardır gizliyorum''

"Bunların okunması devlete zarar verebilir" derken, ilgili yerlere ve sorumlu mevkilerde oturanlara da bir selam göndermeyi ihmal etmiyor.

Mehmet Ağar gibi yapıyor. "Bu işte sadece ben yokum, bakın kimler de karışmış" demek istiyor. Kendisinin fazla sıkıştırılmaması için kendince önlem alıyor.

Verilen haberlere bakılırsa çantanın içindeki zarfın içinden çok önemli belgeler çıkıyor.

Mesela, bir yemekte çekilen Korkut Eken, Mehmet Özbay (Abdullah Çatlı) ve Sedat Bucak'ın aynı karede olduğu fotoğraf. Ayrıca yüksek rütbeli bazı subaylarla birlikte Özbay'ın da aralarında olduğu bazı kişilerin fotoğrafları…

Bir suç örgütü lideri ve bazı suçlardan aranan bir kaçak olan Çatlı ile fotoğraf çektirecek derecede samimi olan yüksek rütbeli subayların kim olduğunu siz de merak etmez misiniz?

Dilerim, gizlilik ve devletin menfaatleri gerekçelerine sığınılarak bu belgeler ve fotoğraflar kamuoyundan gizlenmez ve böylece Susurluk denilen devlet içindeki suç şebekesinin ne olduğu ve uzantıları ortaya çıkarılır.

Bu işe de Çatlı ile fotoğraf çektiren generallerden başlansa hiç de fena olmaz.

Benimkisi acaba çok mu safça bir dilek.

Yok, sanmıyorum.

Müzakerelere başlayan bir Türkiye'de, hükümetler bu müzakerelere devam edecek yürekliliği gösterdikleri sürece, bu tür pisiliklerin de ortaya çıkarılacağına ve suçların cezasız kalmayacağına inanıyorum.

NOT: Emekli general Hasan Kundakçı, Çatlı ile fotoğraf çektiren generallerden birinin kendisi olabileceğini, ama Çatlı'yı hiç tanımadığını söylüyor. Daha önce de Yeşilyurt'ta köylülere pislik yedirme olayının bir şaka olduğunu söylemişti.

Besbelli çok şakacı bir insan bu Kundakçı!..


4 Ekim 2004
Pazartesi
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED