AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Köprü olsun, çamurdan olsun!

"Köprü, insanın engelleri aşmak, tabiat kuvvetlerini yenmek, toplulukları bağlamak, düşünceyi yaymak için giriştiği çabanın bir ifadesidir; öyle ki köprülerin öyküsünü anlatmak demek, hem medeniyetin tarihine, hem de kişi olarak insanın davranışına eğilmek demektir.

Toplumların gelişmesinin dokusu inançları için çarpışanlar, akımların gidişlerini değiştirenler ve karşı tarafa geçip başarılarını kabul ettirenlerle doludur. Bütün bu kişiler maddi olsun, manevi olsun bir köprü kurmuşlar, ya da başkalarının yarattıkları köprüden geçmişlerdir." diyen İsmail İşmen, "İnsanlar ve Köprüler" adlı eserinde kelimenin kökenine de değiniyor:

"Orta Asya 'köprü' sözünün doğduğu yer oldu. Eski Türk dilinde bugünkü 'köprü' kelimesinin karşılığı olarak 'köpür', 'köpr-üg' kelimeleri kullanıldı.

Türkçenin 'köprüg' veya 'köbrüg' kelimesi Avrupa'ya akınla geldikten sonra çeşitli dillerde brug, brig, brücke, bridge deyimlerini yerleştirmekte gecikmemiştir."

*

Öyle ki medeniyet tarihi, bir bakıma yolların ve köprülerin tarihi demektir.

Dağ ne kadar yüce olursa olsun, bir kenarının yol olacağını söyler bize türküler.

Buradan hareketle, yar ne kadar derin, karşı kıyı ne kadar uzak olursa olsun, üzerine köprüler kurulacağını da biz söyleyebiliriz.

Karadeniz bölgesi, köprüleriyle de dikkat çekiyor.

İstanbul nasıl ki camiler olmadan düşünülemez, Karadeniz'i de köprüsüz düşünmek imkânsız.

Her biri farklı tarza sahip binlerce köprü kurulmuş dağlardan çağlayıp gelen suların üstüne.

Sabır, zarafet ve ustalıkla örülmüş sanat harikası köprüler gördük.

Yunus Emre, bizim buralardan geçip köprüleri hayranlıkla seyredeceğimizi biliyormuş gibi şöyle söylemiş:

"Kulların köprü yaparlar hayr için
Hayrı budur kim geçerler seyr için"

*

Mimar Sinan'a köprüler yaptıran Kanuni Sultan Süleyman da bir beytinde, minnet ile gül koklamaktansa susam çiçeği (susen) koklamayı tavsiye ediyor. Köprüyle ilgili söylediğini ise açıklamaya gerek yok:

"Minnet ile kokma gülü, al eline suseni
Geçme nâmert köprüsünden, ko aparsın su seni"

Karadeniz'i bir uçtan bir uca dolaştık, hiç bir yerinde nâmert köprüsü görmedik çok şükür.

Çürüğünü gördük, zayıfını güçlüsünü gördük, güçlendirilmişini yenilenmişini gördük, köprüler içinde nâmert köprüsüne rastlamadık.

Hepsi mertçe, yiğitçe inşa edilmiş.

*

Özellikle bu resimde görülen (Çamlıhemşin, Fırtına Deresi üzerinde) köprüdeki incelik, dille anlatılır gibi değil.

Geçişlerdeki tehlikeyi bertaraf etmek için, köprünün giriş kısmını, hemen yanı başındaki yola paralel yapmışlar.

Olur ya çoluk çocuk koşarak hızla geçmeye kalkarsa, yoldan geçen bir araba ile karşılaşmasın diye.

Şimdi siz bu köprüyü görün de, düşünene, tasarlayana, yapana, yaptırana, duvarına taş koyana, harç taşıyana hayran kalmayın.

Mümkün mü?

MESELA DEDİK

Hüsnü Özyeğin 41,7 milyon yeni liraya Uzan'ın arsasını satın aldı.

Haberi okuyunca eskilere gittim.

Kemal Ilıcak dönemi Tercüman'da Hüsnü Özyeğin ile ilgili bir haber hazırlanıyor.

Hüsnü Bey o zamanlar bir bankanın yöneticisi.

Dizgide soyadı "Örneğin" şeklinde yazılmış.

Tashih servisinde düzeltilecek fakat nasıl?

Haber metinlerinde geçen bütün "örneğin"ler "mesela"ya çevriliyor.

Öyle olunca ertesi gün okurlar "Hüsnü Mesela" diye görüyorlar haberi.

RÖVANŞ

Rum takımına misillemeyi üst araması şeklinde değil de atılan gollerle yapsaydık, daha şık olurdu.

Yazık oldu Trabzonspor'a.

Topun kale direği dibinden tıngır mıngır geçip gitmesi ne kadar sinir bozucuydu!

On santim beriden olmalıydı o kale direği. Yanlış yapmışlar!


5 Ağustos 2005
Cuma
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED