AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Gerçek atom bombası (*)

Atom bombasının atılışının 60. yıldönümü

Dünyadaki bütün dinlerin inandığı bir konu vardır: Kıyametin var olduğu. Bütün canlıların ve bu arada insanların bir anda yok olması hadisesi olan kıyametin nasıl olabileceği sualine çeşitli cevaplar verilmektedir. Sel, zelzele, fırtına gibi olayları gördüğümüz zaman kıyametin bu sebeplerden birisi vasıtasıyla kopacağı iddia edilmektedir. Buna karşılık bir başka tez daha vardır. Kıyametin tabii bir felaketten değil bizzat insan eliyle kopacağı iddiası... İnsanlar genlerle uğraşıp canlıları kopyalamaya başladıkları zaman dünyayı mahvedecek yeni bir yaratık, bir canavar yaratılmasından korkulmuştur. Bu konuda çalışmaların yasaklanması tezi savunulmuştur.

Atom bombası keşfedildikten sonra kıyametin atomların birbirini parçalaması gibi bir ihtimalle kopacağı tartışılmıştır. Oysa kıyamete asıl yol açacak olaylar her gün gözümüzün önünde cereyan etmekte ve bunun farkında olmamaktayız. Bu da ırkçılık ve etnik ayrımcılık bombasıdır.

Kıyametin atom bombasının geliştirilmesi, hidrojen bombası, vs. gibi tahrip vasıtalarının keşfiyle kopacağını iddia edenler, Hiroşima olayını misal gösterirler. Dünyanın radyasyon yayılmasıyla yok olacağını iddia edenler Çernobil olayını hatırlatırlar. Oysa kıyamet, bütün canlıların bir anda yok olması olayı olduğuna göre bu iki basit olay beklenen felaketin yanında basit kalacaktır.

Atom teorisi ve sosyal patlamalar

Atom bombasının keşfine yol açan bir teori vardır. Cisimler atom denilen parçacıkların birleşmesinden meydana gelmişlerdir. Bu küçük parçacıkların birleşerek bir cisim haline gelmesi çok güçlü birtakım enerjilerin baskısı sonucu oluşmuştur. Atomlar birleşirken üzerlerine yapılan enerji baskısını içlerinde tutarlar, parçalanırken de içlerinde sakladıkları enerjiyi dışarı çıkarırlar. Bu büyük enerjinin bir anda açığa çıkması bir yıkıma sebep olur ki işte bomba budur.

Yukarıda anlattığımız tezin, bir fiziki olaylarda geçerli olduğu sanılır.. Bu teori aynı zamanda sosyal olaylar için de geçerlidir. Yani insanlar çok büyük baskılar altında bir araya gelmişler, aşiret, millet ve devlet topluluklarını kurmuşlardır. Bu kuruluşlar insan olmanın gerektirdiği bir zaruretten doğmuştur. Bunların yapılanması birtakım ıstıraplara, gözyaşlarına malolmuştur.

Milletlerin atoma benzeyen parçacıkları ve bireyleri

Millet ve devlet denilen sosyal varlıklar, yaradılışı, davranışı, meşrebi farklı bireylerden oluşmuştur. Bireylerin sosyal bir topluluk, bir millet veya devlet olarak şekillenmesi, birçok savaşlardan, acı olaylardan sonra olmuştur. Nasıl ki atomlar birleşirken üzerlerinde baskı yapan enerjiyi emer, içlerinde saklarlarsa, sosyal topluluklar da insanları birleşmeye zorlayan baskıları içlerinde saklarlar. Aynen atomun parçalanmasındaki gibi, millet ve devlet haline dönüşmüş toplulukları parçalarsanız onları bir araya getiren enerji açığa çıkar. İşte bu olay sosyal bir patlamadır, bir bombadır.

Dünyadaki hâkim güçlerin çalışma ve çabalarına baktığımız zaman, kıyametin bu çalışmaların sonucu olacağını bu günden tahmin etmek güç değildir.

Amerika'da ve Avrupa'da kurulmuş bazı enstitüler vardır. Bunlar devlet veya millet şeklinde kurumlaşmış varlıkların neden ve ne sebeple bir araya geldiklerini gözardı ederler ve etnik kökenlerindeki, dini inançlarındaki farklılıkları, dil farklılıklarını ortaya çıkarmaya çalışırlar.

İnsanlık bu ayrımı önlemek yerine, sosyal varlıkları parçalamak için laboratuarlar kurmakta, paralar sarfetmektedir. Bu olayların yöneticisi büyük güçler farkında olmadan içlerinde bir canavar yaratmaktadırlar.

Tespit ettikleri bu farklılıkları, hasım gördükleri ülkeler için kullanmaya çalışırlar. Tıpkı atomu parçalayarak Hiroşima'ya atılan bombalar gibi kullanırlar.

Bu enstitülerden birisinin İran hakkında yaptığı bir çalışma vardır. Buna göre İran'da Türk kökenli nüfus yüzde 37, Fars kökenliler ise yüzde 36'dır. Aşırı bir Türk milliyetçisi iseniz oradaki Türk nüfusun çokluğuyla iftihar edebilirsiniz. Ancak raporun tamamını okuduğunuz zaman, Türkiye'deki diller ve etnik yapı hakkında hazırladıkları raporları gördüğünüz zaman ürperirsiniz..

Türkiye'de bizim bilmediğimiz ne diller, ne azınlıklar varmış ki, bunu hiçbirimiz bilmemekteyiz. Bu konuya masum bir gözle bakarsak sadece ilmi bir çalışma diyebiliriz. Ancak bu çalışmanın sonuçları siyasi bir koz olarak kullanılmak istenirse asıl kıyamet o zaman kopacaktır.

İşin ilginç olan başka bir yönü de şudur: Bu çalışmalara konu olan ülkeler arasında Amerika'nın ve hiçbir Avrupa ülkesinin bulunmamasıdır.

Kafatası ırkçılığından DNA ırkçılığına

19. asırda ırkçılık denildiği zaman kafatası ırkçılığı akla gelirdi. Şimdi ise yeni bir ırkçılık tipi ortaya çıkmıştır; DNA ırkçılığı.

Atomun keşfi insanlığın büyük bir başarısıdır. Bu keşif sivil amaçlarla kullanıldığı zaman insanlığa büyük yararlar sağlamaktadır. Benzer şekilde DNA üzerine yapılan çalışmalar da insanlığın yararına büyük katkılarda bulunmuştur. Ancak, atomun parçalanması keşfinin bomba yapımı için kullanılması ne kadar kötü ise, DNA testlerinin de ayrımcılık, ırkçılık için kullanılması o kadar tehlikelidir.

Amerika ve Avrupa bu etnik ayırımcılığı sistemli surette Bosna'da, Kosova'da uygulamıştır. Aynı metodu Irak'ta ve Afganistan'da uygulamaktadır. Bu ülkelerin içine düştüğü felaketten insanlık ders almalıdır.

Konuyu daha iyi anlayabilmek için kendi devletimizi düşünelim. Bizler, Selçuklu, Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti'ni bu topraklarda yaşayan insanlarla birlikte kurduk ve birlikte yaşattık. Bu topraklar üzerinde yaşayan insanlar, birlikte yaşamak arzu ve iradesiyle bir araya gelmişler, ıstırap çekmişler ve kanlarını dökmüşlerdir.

Burada yaşayan insanlar arasında etnik, dini kökenlerine göre ayrım yapmaya çalışmak ateşle oynamaktır. Bu ayrımcılığı siyasi bir koz olarak kullanmak isteyenler, bu ayrışmadan doğacak kargaşanın ateşinde yanacaklardır. Tıpkı intihar bombacılarının, öldürdükleri insanlarla birlikte kendilerinin de yok olduğu gibi. Bu ayrımcılık atom bombasından daha tehlikelidir ve kıyamet kopacaksa bu bombanın patlamalarından kopacaktır.

(*) Bu konuyu başka bir yönüyle ele almıştık.


15 Ağustos 2005
Pazartesi
 
CEVDET AKÇALI


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED