AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
P O L İ T İ K A
'Çözüm Anayasa'da var'

Başbakan Erdoğan'ın Kürt sorununa getirdiği 'sivil' açılımın yankıları sürüyor. Anayasa'nın 66. Maddesi'nin çerçeve olarak kabul edilebileceğini belirten hukukçular, açılımların sürmesini öneriyor.

  • ABDULLAH MURADOĞLU / İSTANBUL
    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır gezisinde yaptığı konuşmanın Anayasa'nın ruhuna uygun olduğunu belirten Anayasa hukukçuları, Kürt sorununa Anayasa'nın 66. Maddesi çerçevesinde çözüm bulunabileceğini belirterek, konunun tartışılmasını istediler
    Şiddet ortamının sona erdirilmesi ve soruna çözüm getirilmesini isteyen bir grup aydınla Ankara'da yaptığı görüşmenin ardından Diyarbakır'daki konuşmasında Kürt sorununun toplumsal ve yasal çerçevesini çizen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başlattığı sivil açılım, bilimsel zeminlerde yankı buldu. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının üst kimlik olduğunu, alt kimliklerin de üniter yapıyı bozmadan kendilerini bu çerçevede ifade edebildiklerini belirten ve Başbakan Erdoğan'ın da bunu dile getirdiğini belirten anayasa profesörleri, başlatılan açılımların sürdürülmesi gerektiğini ifade ettiler.

    Erdoğan'ın konuşması Anayasa'nın 66. Maddesini yeniden gündeme getirdi. Erdoğan konuşmasında, "Bu ülkeyi kuranların bize miras bıraktığı temel prensipler ve Cumhuriyet ilkesi anayasal düzen dairesinde her soruna daha çok demokrasi daha çok vatandaşlık hukuku ve daha çok refah ilkesiyle çözeriz, bu anlayışla çözüyoruz, çözeceğiz. Tek millet tek devlet tek bayrak prensibi içerisinde kürt sorununu da gözbebeğimiz Cumhuriyetimizin daha çok demokrasi üretmesiyle çözeceğiz. Hiçbir sorunu yok sayamayız. Çünkü yok saymak aziz milletimize saygısızlıktır" demişti.

    '66. Madde bu işi çözer'

    Başbakan Erdoğan'ın konuşmanın Anayasanın 66. maddesinin ruhuna uygun olduğunu belirten hukukçular, bu maddede yer alan "Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür" hükmünün, kan bağı esasına dayanmadığını ifade ettiler. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ergun Özbudun, "Bu maddede devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk olarak tarif ediliyor. Anayasal vatandaşlık kavramı bize yabancı bir kavram değil. Önceki Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel de kullandı. Doğru bir deyimdir" dedi.

    Prof. Özbudun, "Anayasal vatandaşlığın etnik, dini ve mezhepsel farklılıkları içine alması doğal. Vatandaşlığı Nasyonel-Sosyalizm gibi kan esasına göre değerlendirmemişiz. Çağımız demokrasileri tek tip vatandaşlık değil, farklılığın esası üzerine kurulmaktadır. Etnik, dilsel ve dinsel farklılığa hoşgörülü olmak durumundayız. Farklılığı tehdit olarak görme zamanı geçmiştir. Farklılıkların bir pota içinde barışçıl şekilde yaşaması, milli birlik ve beraberliğin korunması açısından daha önemlidir" diye konuştu.

    'Ayrı bir ulus olmaz'

    Anayasal vatandaşlığın bir üst kimlik olarak değerlendirilebileceğini belirten Prof. Özbudun şöyle konuştu: "Bu kavram siyasi vasfı olan bir kavramdır. Bundan bir devlete siyasi bağlılık ve siyasi aidiyeti kastediyoruz. Bunun altında çok çeşitli dallar, diller kültürler olabilir. Hükümet de aynı şekilde düşünüyor. Kültürel haklar ve diğer bir takım serbestiyetlerde daha cömert olunabilir. Ama bir takım 'olmazlar' da vardır. Federasyon olmaz, ayrı ulus olmaz. Sayın başbakan da geçenlerde söyledi 'tek bayrak, tek vatan, tek devlet' diye. Sayın Başbakan ayrıca RTÜK'e talimat vermiş, özel kanallarda da yerel dillerin kullanılmasının araştırılmasını istemiş. Önümüzdeki süreçte, farklılıkların daha özgürce ifade edilebileceğini düşünüyorum. Yayın serbestisi gibi. Böyle bir rota görüyorum."

    'Irkçı bir yaklaşım değil'

    AK Parti İstanbul Milletvekili ve Anayasa Hukukçusu Prof. Burhan Kuzu da, "66. maddede görülmesi gereken, vatandaşa bakışın ırkçı bir yaklaşım olmadığıdır. Bu maddede denildiği gibi, Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. Burada anlatılan hukuki bağdır. Sonuç olarak vatandaşın devletle ilişkisini düzenliyor. Ne demek bu? Vatandaşa eşit muamele yapar, o çerçevede hak ve özgürlükleri vermeye çalışır. Atatürk'ün 'Ne mutlu Türküm diyene' sözü de aynıdır. Irk anlamında değildir. Sosyolojik olarak bunu söylemek mümkün değil" dedi. Türkiye'de 32 etnik gruptan sözedildiğini belirten Kuzu, "Bir Fransız bir Alman da Türk vatandaşı olmuşsa, o da 66. Madde kapsamına girer, Türk vatandaşlarının yararlandığı bütün haklardan yararlanır. İşte bunlar da vatandaş anlamında Türk'tür. 66. Madde bu işi çözüyor" diye konuştu.

    Anayasada vatandaşlığın etnik temelde ele alınmadığını kaydeden Prof. Kuzu, "Alman anayasasına bakın, orada vatandaşlık ırk esasına dayanır. Ama Amerika'da doğan herkes, ben Amerikalıyım, Amerikan vatandaşıyım der. Elbette üst kimlik derken, 66. maddede anlamını bulan tarifi kastediyoruz. Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı bir üst kimliktir. Alt kimlikler bu çerçevede, devletin üniter yapısını bozmadan kendilerini ifade edebilirler. Her vatandaş eşittir. Eğer bir takım yanlış uygulamalar olmuşsa, ki zaman zaman olmuş olabilir, bunlar düzeltilir. Sayın başbakan da bunu anlatıyor. O yüzden tek millet tek bayrak diyor" dedi.

    'Bölünme talep edilemez'

    Bölgeler arası dengesizliklerin giderilmesi için gerekenin yapılmasını isteyen Prof. Burhan Kuzu, "Hükümet de bunu yapmaya çalışıyor. Yıllık gelir 1500 doların altında 50 il tespit edildi, bu illere büyük teşvikler sağlanıyor. Yatırım tesisleri için gereken arazi bedava veriliyor, çalışanların sigortalarının yarısını devlet ödüyor, 5 yıl vergiden muaf tutuluyor, elektrik indirimi sağlanıyor. Kürt meselesi de işte bu çerçevede görülmelidir. Herkes kendi kültürünü, geleneğini yaşar. Devletle olan ilişkilerinde diğer yurttaşlar hangi haklara sahipse onlar da o haklara sahiptir. Türkiye'de yaşayan her birey, 66. Maddeye dayanarak kendine eşit muamele yapılmasını isteme hakkı vardır. Ama bunları talep ederken ülkenin bölünmez bütünlüğünü talep edemez" dedi.

    'Yedi düvele karşı savaştık'

    "Fransa'nın da Türkiye'nin de imzalamadığı 1998 Azınlık Hakları Sözleşmesi'nde bile bu yoktur. Bu sözleşmede alt kimliklerin ülkeyi bölme haklarının olamayacağı belirtilmiştir. En net ve en sert sözleşmedir azınlık hakları konusunda. Orada bile durum böyledir" diyen Prof. Kuzu, "Elbette Türkiye'de azınlık kavramı o sözleşmede olduğu gibi değildir. Çanakkale'de, Kurtuluş savaşı'nda yedi düvele karşı birlikte savaştık. Bu insanları bir kenara atabilir misiniz, farklı bir uygulama yapabilir misiniz? Böyle bakmak gerek. Bugün dünyada 5 binden fazla etnik ve dini grup mevcuttur. Herbiri hak talep ederken ayrı bir devlet isterse, BM toplantı salonu bulamaz" şeklinde konuştu.

    'Sorun, tartışarak çözülür'

    Anayasa Hukukçusu Prof. Zafer Üskül de, Kürt sorununun çözümü için öncelikli olarak geniş bir tartışma zemininin oluşması gerektiğini kaydetti. Kürt sorununun çözümü için 1924 Anayasasında bir formül olduğunu hatırlatan Prof. Üskül, "Şimdiki Anayasada Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür ibaresi de ırkı ifade eden bir şey değildir. Fransa'da, Anayasa'da vatandaşlığı ifade eden Fransız deyimi, bu ülkede yaşayan herkesin Fransız etnik topluluğu içinde yer aldığını göstermiyor. 66. Madde de böyledir. Bu madde, Anayasal vatandaşlığın şemsiyesi olarak anlaşılırsa mesele biter. Bu maddeyi, 'Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır' derseniz, aynı şeyi iki defa söylemiş olursunuz. Dolayısıyla bu konuyu ifade etmekte, güzel bir Türkçe kelime bulmakta zorlanıyoruz" dedi.

    'Kim ne istiyor, söylesin'

    Bu sorunun sadece anayasal vatandaşlık maddesiyle çözülemeyeceğini, insan haklarıyla, kültürel haklarla, topluluk haklarıyla ilgili maddelerin eklenmesi gerektiğini belirten Prof. Üskül şöyle konuştu: "Bu mesele çözülmek isteniyorsa, önce meselenin kendisi açık şekilde tartışılması gerekiyor. Çünkü bu meselenin tarafları var, tarafım diyenler var. Kimi kimin adına ne istiyor, önce bunların netleşmesi lazım. Bu söylenmiyor. Ne istenildiğini bilmiyorsanız, çözümü de getiremezsiniz. Kim ne istiyorsa açıkça ifade etmeli. Eğer bunu demenin anayasal dayanağı yoksa bu sağlanmalı. Bölücülük denen şeyin, düşüncede kaldıkça, teröre, cebire başvurmadıkça ifade edilmesi suç olmaktan çıkmalı. Niyetlerini gizleyenler var. Kim ne istiyor, ne istemiyor, bütün bunlar ortaya çıkmalı. Bugün Türkiye'de bir takım insanlar niyetlerini gizliyor. Sorunun çözümü için önce niyetlerin net olarak bilinmesi gerekiyor."

    "66. Madde'de etnik vurgu yapılıyor"

    Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Mustafa Erdoğan, Anayasa'nın 66. Maddesinde etnik bir vurgu yapıldığı görüşünü savundu. Erdoğan, "Anayasa'nın 66. maddesi ilk bakışta vatandaşlığı hukukî ve siyasî bir bağ olarak tanımlar görünmekle beraber, bu ilk izlenim ne yazık ki doğru değildir. Çünkü, 'Türk Devleti' ibaresinde açıkça görüldüğü gibi, bu maddede hala etnik bir vurgu vardır. Bu tanım kendi içinde çelişiktir. Çünkü, burada vatandaşlık sözde siyasî olarak tanımlanmak istenirken, vatandaşlığın kendisine atıfla tanımlandığı kimliğin kendisi etnik olarak tanımlanmaktadır. Anayasa'nın 2. maddesinde devletin adı, yerinde bir tutumla, "Türkiye Cumhuriyeti" olarak belirtilmiştir" dedi. Anayasal vatandaşlık kavramının siyaset teorisindeki 'sivil veya siyasî ulus' kavramının, birleşik bir Avrupa'nın gereklerine uyarlanmış yeni bir anlatımı olduğunu savunan Erdoğan, "Nitekim, Almanya'nın ulusal kimliğinin tanımına ilişkin tartışmalar çerçevesinde gündeme gelmiş olmakla beraber, kavram daha çok bir Avrupa politik kimliği oluşturma arayışıyla ilgilidir" dedi. "Meseleyi ulusal düzeyde düşündüğümüzde de 'Anayasal vatandaşlık' kavramının öne çıkaracağı temel düşünce aşağı yukarı aynıdır" diyen Prof. Erdoğan, "Kesin olan bir şey varsa o da, bu modelin, en azından, farklı varoluşları bastırmayan, onların kendileri olarak var olma ve varlıklarını idame ettirme hakkını tanıyan bir model olmasının zorunlu olduğudur. Bu da her şeyden önce, yurttaşlık tanımının her türlü etnik-kültürel imalardan arındırılmasını ve farklı kültürleri asimile etmeye dönük kültürel-entegrist politikaların reddini gerektirmektedir"şeklinde konuştu.



  • 19 Ağustos 2005
    Cuma
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED