AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
'Bizden koparılan' Kudüs

İsrail'in Gazze'den çekilmesiyle birlikte yeniden gündeme gelen Filistin gerçeği tartışması sürerken, konunun can alıcı noktasını atlamamak, tekrar tekrar yoğunlaşmak durumundayız. Gündemin olanca karmaşası içinde siyasi, hukuki, stratejik analizlerin üstünde bir nokta hep gündemde durmalı: Kudüs...

Gazze'den çekilmenin pratik sonucu Filistin devleti hedefinin Gazze'ye gömülmesi, Batı Şeria'nın geri dönülmez biçimde Yahudi nüfusla tahkim edilerek işgalin kalıcı hale getirilmesi olduğunun altı çizilirken; yapılan yorumlarda Kudüs'ün durumu neredeyse unutuldu. Oysa hem İsrail, hem Filistin konusu gündeme geldiğinde tüm gelişmelerin odak noktasında Kudüs ve Kudüs'ün geleceğini belirleme stratejisinin yattığını aklımızın bir tarafında tutmak durumundayız.

Çünkü Kudüs işgalci olarak bir tarafta İsrail'in olduğu bir konu olmakla beraber diğer tarafta "sadece Filistinlilerin olmadığı", hatta Arapları aşan bir mesele olduğu gerçeğini unuttuğumuzda; zaten işgalci için maksat hasıl olmuş demektir. Çünkü Kudüs yeryüzünde yüzlerce örnekten biri olarak sıradan bir askeri ve siyasi anlaşmazlık konusu değildir. Kudüs'ün işgali sürdüğü müddetçe bir tarafta işgalci güç diğer tarafta bunun birinci dereceden muhatabı olarak Filistinliler olmak üzere tüm İslam dünyası vardır. Hatta İsrail'in tek taraflı yaptırımlarına karşı Hristiyan dünya da taraf durumdadır. Yani Kudüs'ün işgali, sadece Filistinlilere bırakılmayacak kadar İslam dünyasını, hatta dünyayı ilgilendiren bir sorundur.

Bilinen bu gerçeği tekrarlama ihtiyacı duyuşum, Filistin ve Kudüs sorununu basit bir Arap-İsrail anlaşmazlığına indirgeyen söylemin gittikçe yaygınlık kazanması, böylesi bir dilin medyaya hakim olması, konuya en duyarlı çevrelerde bile bunun içselleştirilme eğilimi göstermesi sebebiyledir. İsrail'in attığı askeri diplomatik hiç bir adım Kudüs'ü merkeze almadan anlaşılamaz. Filistin konusunda geliştirilecek hiç bir çözüm Kudüs'ün geleceği gözönüne alınmadan meşruluk, kazanamaz, uygulanabirliği garanti edilemez.

Bu nedenle, son 15 yıldır, barış süreciyle birlikte konunun Arap-İsrail çatışmasından, sanki denklik söz konusuymuş gibi Filistin-İsrail sorununa indirgenmesi; biz de de "Araplar bile anlaştı" gerekçesinin ileri sürülmesine neden olmaktadır. Oysa tüm Araplar, Filistinliler vazgeçse bile Kudüs hepimizin gündemidir.

Gazze'den Yahudi işgalci/yerleşimcilerin, çekilmesinin perdelediği esas konu 'Kudüs'ün işgal edilmişliği'nin daha da pekiştirilmesi, bunu gerçekleştirirken de gündemden düşürülmesidir.

Bu konuda son gelişme İsrail'in 1967 işgal sınırına da tecavüz eden "utanç duvarı"nın Doğu Kudüs'ü de içine alacak şekilde uzatılmasıdır. İşgal edilmiş ve diğer Filistin bölgelerinden yalıtılmış Kudüs "utanç duvarı" ile tümüyle koparılmaktadır. İkinci gelişme Gazze'den sonra Batı Şeria'nın yeni Yahudi işgalcilere açılmasının yanı sıra Kudüs'ün çevresinin de bu 'etten duvar'la tahkim edilmesi olacaktır. Bu zamana kadar Kudüs'ün çevresine planlı biçimde Yahudi yerleşim birimleri inşa ederek kuşatan İsrail; bunu perçinleyecek biçimde 'utanç duvarı' ile kuşatmaya hazırlanıyor.

Gazze'den çekilmeyi alkışlamak yerine adım adım "bizden koparılan" Kudüs'ü konuşma vaktidir.


30 Ağustos 2005
Salı
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED