Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
HALE KAPLAN ÖZ
"Bu defa Romanlara misafir oldum" "Romanlara misafir oldum." diyen Ayşegül'ün çalışmadan duyduğu memnuniyeti bu cümleden anlamak mümkün. Fatih Akın ile birlikte yaptığı çalışmalardan hatırlayacağınız Keşanlı usta klarinet sanatçısı Selim Sesler ve grubu ile gerçekleştirilen Farfara, canlı olarak çalınıp söylenip kaydedilmiş. Ağırlıklı olarak Trakya yöresinden türkülerin seçildiği albüm, coşkulu bir havada yorumlanmış, kayıt ve miks aşamasında seslerin son derece doğal kullanılması ve müzisyenlere bolca doğaçlama olanağı tanınması ile de eski radyo kayıtlarını andıran bir etki yaratmak amaçlanmış. Şu sözleri duyup o günleri hatırlamamak mümkün değil zaten: "Bir yalancı yaramaz/ Söz verip de aramaz/ Sen açtın bu yarayı/Hiç kimseler saramaz" Sakin tavrın yerini hareket alıyor Ayşegül bu albümde 'Güzelleme'lerden aklımızda kalan sakin tavrını bozuyor. Zaten o kendi müziği için yapılan 'soft türkü' tanımlamasını doğru bulmuyor: "Soft türkü tanımlamasına katılmıyorum. Sakin sakin söyledim ilk albümlerde. Ama hayatımda hiç sakin olmadım hiç bir zaman da olmayacağım. Başka akacak mecra bulamadığım için müzikle uğraşıyorum." Proje bundan sonra, Anadolu'nun çeşitli yörelerindeki geleneksel müzik grupları ile o yörelere ait kent ve köy müziğini sunarak, yine canlı performanslardan oluşacak bir seri çalışma olarak devam edecek. Canlı performanslarda sırada Urfa var. Burada yapılan meşhur "sıra geceleri"ndeki müzisyenlerle stüdyoya girmeyi planlayan Ayşegül, Orta Anadolu'nun da "oturak alemi"e konuk olmak niyetinde. Grupla ritmik türküler söylemenin çok güzel sonuç verdiğini söylüyor Ayşegül. Bu nedenle serinin diğer albümleri de neşeli ve hareketli olacak. Ama şimdilik İber Müzik tarafından yayınlanan eldeki yeni çalışma "Farfara" üzerine konuşmak en doğrusu. Kadın türküleri hoş bir tesadüf Fıkır fıkır ve eğlenceli türkülerin yer aldığı Farfara'nın bir özelliği daha var. Bu albümde kadın ismi geçen şarkıları bir araya toplanmış. Hemen her türkünün içinde bir kadın adı geçmesi Ayşegül'e göre hoş bir tesadüf: "Özellikle kadın türküleri olsun diye seçmedik aslında albüme alınan türküleri. Ama herhalde bilinçaltında böyle bir şey var. İlk önce bir kaç parça belirledik. Sonra bunların hepsinin kadınlara yazılmış türküler olduğunu görünce kalan parçaları da bunu dikkate alarak seçtik." Farklı enstrümanları deniyor "Türkü dediğimizde aklımıza hemen bağlamalar geliyor. Ben türküyü çok farklı enstrümanlarla denemeye çalışıyorum. Zaten artık hiç kimse eline mendil alıp türkü söylemiyor. Ben bilmeyenler de bu türküleri duysun istiyorum." diyen Ayşegül, Farfara'da klarinet, keman, kanun ve vurmalı sazlardan oluşan ana grubun dışında; bazı parçalarda akordeon, konrtabas ve perküsyon kullanımıyla ortaya çıkan hoş bir sound yakalamış. Albümde Kızım seni Ali'ye vereyim mi, Bursalı mısın kadifeli gelin, Çakır Eminem, Karasu'da Pazar var (Nazmiyem), Kadriyem, Züleyha, Haticem, Yüksek minarede kandiller yanar, Ar gelir Osman Aga, Düriyemin güğümleri kalaylı, Tiridine bandım isimli parçalar yine ustalıkla yorumlanmış. Aşık geleneğini yaşatmak istiyor Ayşegül, daha çok projeye yönelik çalışmayı seven bir sanatçı. Halk Edebiyatı ve özellikle aşıklık geleneği ile yakından ilgilenen sanatçı geçen yıl Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir Karacaoğlan etkinliği düzenlemiş, konserde çeşitli yörelerden aşıklar türkü söylemişti. "Aşıkların sahne almasını özellikle istedim. Çünkü insanların bu geleneği bilmesini, onları canlı olarak dinlemesini istiyordum." diyen Ayşegül, aşıklık geleneği ile ilgili bir çalışma yapmanın hayali olduğunu ama bunu gerçekleştirmenin çok da kolay olmadığını söylüyor. Böylesi çalışmaların dar bir çevrede kalma ve yeterli ilgi görmeme riskinin olduğuna da dikkat çekiyor. Bugün çokluk olsa da kulakta kalan türkü yok
Türkiye'nin usta halk müziği yorumcularından, türkülerin ruhunu bozmadan farklı enstrümanlarla söylenişini deneyen Ayşegül, 12 Eylül döneminde kurulan protest müzik grubu Grup Yorum'un ilk elemanlarından. Grubun ilk albümünde Gülebilmez isimli türküyü söyleyen, üç yıl sonra gruptan ayrılarak gitar eşliğinde türkü söylediği "Güzelleme" dizisini başlatan sanatçı, sonraki albümü "Güz"de türküleri caz formuna uyarladı. Türkülerin ve türkücülerin geçmişiyle bugünkü durumu kıyaslayan Ayşegül şöyle diyor: "Son on yıldır özel radyolar, yeni yüzler yani bir anlamda çokluk var. Ama o çokluktan hiç bir şey çıkmadı. Kulağınızda hiç bir şey kalmıyor bugünden. Oysa bu türküler iki radyonun olduğu günlerden kaldı kulağımızda."
|
|
|