Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
Hayat
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Ali BAYRAMOĞLU alibayramoglu@turk.net

Son yıllarda Hakkari bölgesine gidiş gelişlerim nedense hep can yakıcı sorular vesilesiyle oldu. Buraya birkaç yıl önce Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in Silopi Jandarma Karakolu'nda kaybolması üzerine gelmiştim, Mehmet Altan, Cengiz Çandar ve Celal Başlangıç'la birlikte...

Bu kez bir "yurttaş heyeti"yle birlikte Şemdinli Skandalı'nın izini sürüyoruz...

Umudumuz bu sefer farklı olması...

Ama iz izi sürer...

Nitekim Silopi kayıpları olayında itham edilen Jandarma İl Komutanı "Sarı Levent" lakaplı albay Levent Ersöz bırakın ifade vermeyi ya da soruşturmaya uğramayı, tersine, taltif edilmişti. Generalliğe terfi ettirilmiş, üstelik Jandarma İstihbarat Daire Başkanlığı'na atanmıştı. Ordudaki kritik günlerde Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın sağ kolu olarak çalışmış, jandarma istihbarat örgütünü yeniden yapılandırmıştı..

Nitekim hakkımda Genelkurmay Başkanlığı'nın suç duyurusuyla açılan son altı 159. madde davası bu olay ve Levent Ersöz'e değindiğim yazılar nedeniyle olmuştu.

Nitekim Türkiye'nin AİHM'de kaybettiği ve ağır cezaya mahkum olduğu davalardan birisi Silopi'deki kayıplar davasıydı. Ve asıl ceza sözleşmenin 38. maddesinden, hükümet yargıya yardımcı olmadığı için, Levent Ersöz ordu tarafından koruma altına alındığı, sorgulanmadığı için verildi.

Şemdinli olaylarının izi var, bu olup bitende...

İz çok yerde...

Devlet ve PKK'nin mutlak alan kontrolu yaptığı bu bölgede münferit olaylar öyle kolay kolay olmaz... İki astsubay ile bir itirafçının karıştığı, kimilerinin örtbas etmek için aşırı çaba gösterdiği bir olay hiçbir şekilde münferit olamaz...

Koruma her yerde...

Kritik nokta, Levent Ersöz'e yönelik kurumsal savunma mekanizmasının bu kez Şemdinli sanıkları için devrede olmasıdır...

Dava dosyasının mahkemeler arasında gidip gelmesi bu durumun tipik göstergesidir. Malum, Silopi savcısının organize suça işaret ederek görevsizlik kararı vermesinin ve dosyayı DGM'ye göndermesinin ardından, "DGM de görevsizlik kararı verdi. Ama her nedense sanıklar için takipsizlik kararı vermeyi de ihmal etmedi..."

Susurluk, Yüksekova, Silopi, Şemdinli...

Mekanizma durmuyor. Karanlık yapılanma tüm ağırlığıyla varlığını sürdürüyor...

Artık yeter...

Bu mekanizmanın gerçek anlamda üstüne gitmek, kurumsal yönünü deşmekle mümkün...

Bunun için olup biteni açığa çıkaracak, yargının özgür ve cesur çalışmasını sağlayacak her girişim önemli.

Şemdinli'ye gidecek yurttaşlar grubunun amacı bir anlamda bu...

Biraz da bilgi verelim:

Yazar, gazeteci, hukukçu, işadamı, akademisyen, eğitimci, hekim, sivil toplum kuruluşu önderlerinden oluşan bu grupta 23 kişi var.

Şiar şöyle: "Barış ve adalet, heryerde, herkese..."

Amaç, heyetin sözcüsü Gencay Gürsoy'un dilinden şu:

"Olayların belleklerden silinmemesi ve aydınlığa çıkması konusunda sonuna kadar elimizden geleni yapacağız. Bölge halkının bu olayda gösterdiği dikkat her türlü takdirin üstündedir. Buraya hem dayanışma hem barış kardeşlik mesajlarını iletmek için geldik..."

Karşılığı var bu mesajın...

Nitekim heyet Van Havaalanı'na indiği an kucaklandı. Kürt kadınların Kürtçe "yaşasın barış" sloganlarıyla karşılandı.

Bu satırlar Van-Hakkari arasında seyreden bir otobüste yazılıyor.

Siz satırları okuduğunuz saatlerde biz Şemdinli ve Yüksekova'da olacağız...

Gözlemlerimizi merak edenlerle salı günü bu köşede buluşalım...

Geri dön

Yazdır

Yukarı