Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
Hayat
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Haldun DOMAÇ hdomac@yenisafak.com.tr

Son haftalarda futbol kamuoyunda oluşan “Fenerbahçe bu ligin üstünde” havası sarı-lacivertli futbolcuları belli ki hayli etkilemiş. Nitekim Trabzonspor maçına başlarken sanki bu ligin önemli bir takımıyla oynuyor gibi değil de, sıradan bir maça çıkmış gibiydiler. Trabzonspor, oyuna başlarken kendi sahasında kalabalık bir savunma örgüsü oluşturup Yattara-Szmykowiak ve Fatih ile hızlı hücum bulma düşüncesini sahaya uyguladı.

Karşılaşmada ilk pozisyon 21. dakikada Anelka’nın bireysel becerisiyle oluşturduğu ve direkten dönen toptu. Bu pozisyon bile Fenerbahçe’yi derin uykudan uyandırmadı. Bol pas yavaş futbol düşüncesini uygularken, 33. dakikada Trabzonspor’un golü geldi. İşte bu gol iki takımında futbol anlayışını değiştirdi. Fenerbahçe, yüklenmeye başlaken Trabzonspor da arzuladığı kontra atak alanlarını buldu. Bu oyun anlayışı karşılaşmanın ikinci yarısına da hakimdi. Fenerbahçe, Serkan’ı çıkartıp Mehmet Yozgatlı’yı oyuna alarak sağ kanadında değişikliğe gitti. Serkan’ın yerini Appiah alınca Fenerbahçe savunmasında yerleşim hataları da fazlalaştı.

Trabzonspor adına maçın skoruna direkt olarak etki eden futbolcu Lee Young, ilk golü attıktan sonra ikinci golün de asistini yaptı. İkinci kez geri düşen Fenerbahçe’nin savunma güvenliğini bırakarak rakibinin üzerine yüklenmesi belki sarı-lacivertli takımı üstün gösterdi ama iyi gününde bir Yattara, daha diri Szmykowiak ve Fatih olsa Fenerbahçe’nin işi daha da zorlaşırdı. Alex’in olması avantaj mı yoksa dezavantaj mı bu maça göre karar vermek zor. Çünkü Alex olunca orta alan organizasyonu ciddi sıkıntıya uğruyor. Hele bir de çift forvet Nobre-Anelka oynayınca Fenerbahçe’nin en güçlü bölgesi orta alanı bel veriyor.

Sonuç olarak Semih’e bir övgü gönderelim, maçın hakkının da beraberlik olduğunu vurgulayalım.

Geri dön

Yazdır

Yukarı