|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 21 ARALIK 2005 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Yazar Orhan Pamuk davası bağlamında olup bitenlere baktığımızda, müthiş bir utanç, hayal kırıklığı ve umutsuzlukla karşılaşıyoruz. İsterseniz işin en başından başlayalım. Ne demiş Orhan Pamuk? "1 milyon Ermeni'yi, 30 bin Kürt'ü katlettik", yani saçmalamış... Normal demokratik ülkelerde, böyle bir durum karşısında ya ciddi eleştiriler olur, ya da Orhan Pamuk'un "rating yapmak" için saçmaladığına hükmedilirdi. Peki biz ne yapımışısız? Önce ülkenin "merkez medyası" konumunda olan gazete ve televizyonları "vatana ihanet" kampanyaları başlatmış ve adeta toplumu Orhan Pamuk'a karşı "linç kampanyası"na çağırmıştır. Ve arkasından, "Türklük gurur ve şuuru"nu haykırmak üzere tetikte bekleyen "şovenist" gruplar, Orhan Pamuk'u susturmak üzere yollara dökülmüştür. "Vatan millet" için kafa kırmak üzere hazır bekleyen "Kızıl Elma cephesi" meydanlara dökülür de, devletimizin gerçek sahipleri geri kalır mı... Yasaların verdiği yetki işletilmiş ve dava açılmıştır. "Büyük taarruz" bir kere başlamayagörsün, kitap yakmak üzere can atan vatanseverler, okullarda "kitap yasaklama" heveslisi yetkililer sıraya diziliverdiler hemen... Orhan Pamuk içinse, bu bulunmaz bir fırsattı ve bunu sonuna kadar kullandı. Ve ta başından bir "saçmalık"ın peşine takılarak 17 Aralık'a geldik. Şişli Adliyesi'ndeki davada Orhan Pamuk'a, davayı izlemeyi gelen yazar ve aydınlara, Avrupalı parlamenterlere fiili saldırıda bulunuldu... Mahkeme öncesi ve sonrasında, aydınlara "vatan hainleri", "satılmış aydınlar" diye nara atan "şoven milliyetçiler", bir kaos ve kargaşa ortamının özlemi içinde olduklarını açıkça ilan ettiler. Doğrusu o gün mahkeme salonunda bir grup saldırganın Hırant Dink'e "Senin varlığın bizi tahrik ediyor" diye bağırmasını duyunca tüylerim diken diken oldu. Bu nasıl bir "vatanseverlik" anlayışıdır ki, kendisi gibi düşünmeyenlerin kafalarını, gözlerini kırarak "büyük Türk milliyetçisi" olunabiliyor. Demek ki bazıları, bütün dünyada böyle bir "Türkiye imajı"nın yaygınlaşmasından mutlu oluyor. Sanki Avrupa'daki Hristiyan fanatiklerle, Türkiye'deki "Kızıl Elmacı şovenistler" el ele vererek Türk demokrasisini bütün dünyada bir utanca mahkum etmek istiyorlar. Bu arada, son olaylar dikkate alındığında, "özgürlükçü AK Parti iktidarı" tablosunda İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'nın tutumlarını değerlendirmekte zorluk çektiğimi de belirtmek zorundayım. Galiba biz hafızası zayıf olan bir toplumuz. Çünkü, özgürlükler ve insan hakları konusundaki en büyük mağduriyetleri bu ülkenin insanları yaşadı. Dolayısıyla, özgürlüklerin kıymetini en iyi bizim biliyor olmamız gerekir. Bu ülkenin aydınları, düşünürleri, yazarları, gazetecileri, şairleri, romancıları, hikayecileri, siyasetçileri, sıradan vatandaşları "düşünce" ve "ifade özgürlüğü" konusunda öylesine acılar yaşadılar ki, tarifi bile mümkün değil. Doğrusu, insan zaman zaman nasıl bir ülke burası, çocuklarımıza hep bir "utanç" mı bırakmak istiyoruz diye sormadan edemiyor. Geçmişte, şairlerimizi, yazarlarımızı, siyasetçilerimizi düşüncelerinden dolayı mahkum ettik, onları susturduk da başımız göğe mi erdi? Orhan Pamuk'u saçmaladığı için mahkum edersek, Türkiye'nin dünyadaki itibarı mı artacak? Kendi çocuklarına eziyet etmenin neresi "vatanseverlik" Allahaşkına...
|
![]()
| ||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |