|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Günümüz Türk öykücülüğünün en önemli başarılarından biri de, öyküyü, edebiyat dergilerinin mütemmim cüzü olmaktan çıkarıp, daha dolayımsız alanlara taşıması, kendine ait kulvarlar oluşturması, daha açık bir ifadeyle münhasıran öykü dergileriyle yeni bir özerklik ve yeni bir varoluş biçimi tesis etmesidir. İlgililer biliyor: Bugün yayın hayatını sürdüren birden fazla öykü dergisi mevcut Türkiye'de. Özellikle öykünün teorik/pratik sorunlarının ele alınıp tartışıldığı, yeni öykü formlarının denendiği, öyküye daha içerden bakışların seslendirildiği söz konusu dergi zeminleriyle Türk öykücülüğünün verimli bir 'beslenme' alanı bulduğu çok açık.. Bunun, yeni hamlelerle irtifa ve derinlik kazanması, hiç kuşkusuz hepimizin dilek ve arzusudur. Hece Öykü, iki aylık öykü dergisi olarak ikinci yılında 11. sayısıyla (Ekim-Kasım) öyküye ait sorunları deşelemeyi sürdürüyor. (Doğrusu, Hece Öykü'de, Hece'den daha canlı bir 'ortam' bulduğumu itiraf etmeliyim. Bunda, dergi yönetimindeki arkadaşların 'öykücü' kimliğinin baskın bir rolü olduğu da düşünülebilir.) Başta Hüseyin Su ve Ömer Lekesiz olmak üzere, Abdurrahim Karadeniz ve Cemal Şakar'ın da özverili tutum ve gayretleri, Hece Öykü'yü, sınıfının nitelikli, özgün ve gelecek vaat eden bir dergisi hâline getirdi. Bunun, kolay bir iş olduğu sanılmasın! Öykü dergisi çıkarmak, ne edebiyat dergisi ne de şiir dergisi çıkarmaya benzer! Meselenin (öykünün) teorik tarafı, ideal konumu, arkaplânı, iç sorunları, bağlamı, yöntemi, düzeyi, işlevselliği, yönelim açısı, çalışma alanı, disiplin kaygusu, kavramsal bütünlüğü, taşıdığı değer, spesifik karakteri… göz önüne alındığında, sahici bir iş yapmak adına yola koyulmanın sanıldığından çok daha zor ve meşakkatli olduğu görülecektir. Kaldı ki, bir öykü dergisi çıkarmak başlı başına bir iş, bir meseleyken; çıkan bir dergiyi belli kaliteler dahilinde sürdürmek, soluduğu atmosfere yaygınlık kazandırmak, ilgi odağı kılmak, dahası özgün ve niteliksel duruşundan taviz vermeden yaşatmak herkesin harcı değildir!. Hece Öykü, öyküye ait verimli çalışma ve ürünlerin yanı sıra, ilk sayısından son sayısına kadar özellikle öykü sorunlarına ilişkin dosyalarla dikkat çekti/çekiyor. Bu dosyaların her biri, özgün bağlamıyla, Türk öykü sanatına ciddî katkılarda bulundu/bulunuyor. Diğer bir ifadeyle, salt bir ürün dergisi olmanın kolaycılığına sığınmadı, Hece Öykü.. Hatırlatmak gerekirse; "Öykünün kuramsal bağlamı", "Öykümüzün tarihsel bağlamı", "Öykümüzün modernleşme süreci", "Öykümüzde toplumcu gerçekçilik", "Türk öykücülüğünde 'ada'lar", "Varoluşçu/bunalım öyküsü", "70'li yıllarda Türk öyküsü", "Kadın öykücüler", "'80 sonrası Türk öykücülüğü" başlıklı dosyalarla ele aldığı konu ve alanlarda farklı görüş, anlayış ve algılayışları toparlayarak, hem Türk öykü dünyasının haritasına ait detayları değerlendirme/yorumlama girişiminde bulundu hem de öykü ilgililerine teorik beslenme kulvarları açtı, kaynaklık etti, yol gösterdi, yardımcı oldu. Hece Öykü'nün son sayısındaki dosya konusu, yıllardır üzeri kazınmamakla birlikte, esasen gündeme gelmeyi, ele alınmayı, değerlendirilmeyi çoktan hak etmiş bir yapılanmayla alâkalı: "Öykümüzde metafizik izlek".. Türk öykücülüğünde metafizik eğilimleriyle öne çıkan veya tematik olarak metafizik sahaları yoklayan ya da öykü dünyaları metafizik yönelimlere de açık durmuş kimi isimlerin, söz konusu yapılanma bağlamında dikkate değer, üzerinde konuşulması gereken çalışmalarının örneklendirildiği, yorumlandığı bu dosyaya katkıda bulunan imzalar şunlar: Ömer Lekesiz, Cemal Şakar, Necip Tosun, Sadık Yalsızuçanlar, Necati Mert ve Ercan Yıldırım. "Öykümüzde metafizik izlek", bir 'değer' tespiti çalışması, yeni bir odaklanma modeli olarak, Türk öykü dünyası için başlı başına bir kazanım, bir duyuş ve algılayış biçiminin somut örnekleriyle seslendirilmesi bakımından da varolan boşluğun doldurulması anlamı taşıyor, bana sorarsanız. Diğer yandan, daha kapsamlı, kuşatıcı ve çoğul okumalar, tespit ve izdüşümler için, hiç kuşkusuz, hâlâ 'bâkir bir alan'.. Ne diyelim: Söz konusu 'seziş' ve 'hissediş' biçimini, Türk öykü dünyasının 'bakış' ve 'nüfûz'una açan Hece Öykü'ye teşekkürler!.. (Hece Öykü, irtibat tel.: 0312-419 69 13)
|
|
![]() |
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |