|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
İstihdam, üretimin olmazsa olmaz şartıdır. Ve kaydi istihdam, çalışma barışı içerisinde üretimin temelidir. Çalışanların % 53'nün kayıtdışı ekonomi içinde yer aldığının bilindiği bir ortamda, İş Müfettişlerinin kayıtdışılığa bigane kalması düşünülemez. Çünkü İş Müfettişleri, her aşamada üretim sürecinin içindedirler. Gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkelerde görülen bir olgu olmakla birlikte, Türkiye'deki kayıtdışı ekonominin Gayrısafi Milli Hasıla'ya oranı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ortalamasından yüksektir. Kayıtdışılığın ortalamasının gelişmiş ülkelerde %10-15, gelişmekte olan ülkelerde % 30 seviyelerinde olduğu muhtelif kaynaklarda ifade edilmektedir. Kayıtdışı ekonomi, "bilinen istatistiki yöntemlere göre tahmin edilemeyen ve gayrısafi milli hasıla hesaplarına ulaşmada kullanılamayan, gelir yaratıcı ekonomik faaliyetlerin bütünü" olarak tanımlanmaktadır. Ülkemizde kayıtdışılığın yüksek olduğu konusunda hemen hemen toplumun bütün kesimleri hemfikirdir. Ancak bir türlü kayıtdışılığın önüne geçilememektedir. Çünkü bu konuda iktisadi, toplumsal ve siyasal irade henüz çakışmamıştır. Halbuki insanımızın refahı için bunu başarmalıyız. En azından AB ile müzakere sürecinde, bu olumsuzluğumuzu da en aza indirmeyi başarmak zorundayız. Kayıtdışılığın önlenmesinin bir yolu da kayıtdışı istihdamın yapıldığı sektörlerde devletin denetim yapmasıdır. Denetimin etkili, verimli, haksız rekabete yol açamayan, denetim yapılan sektördeki bütün işyerlerini kapsayacak ve önemli sonuçlar doğuracak nitelikte yapılması gerekmektedir. Aksi halde denetimlerin kayıtdışılığın önlenmesinde yeterince başarılı olması beklenmemelidir. Bu denetim şeklinin uygulanabilmesi, çalışma barışının korunması ve çalışma hayatına yönelik mevzuatın gerektiği gibi uygulanabilmesi, mevzuatı uygulayanların bilgisi, imkanı, eğitim ve kültür düzeyi ile çok yakından ilgilidir. Uygulayıcıların mevzuatı yanlış uygulamaları veya hiç uygulamamalarından kaynaklanan sorunların giderilmesi için de etkin ve verimli bir denetim sistemine ihtiyaç vardır. Türkiye'de çalışma hayatının denetim ve teftişi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı bünyesinde görevli İş Müfettişlerince yapılmaktadır. İş Müfettişleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın denetime ilişkin hemen hemen bütün işlerini yürütmektedir. İş Müfettişlerinin çalışma hayatındaki teftişleri, çalışma barışının sağlanması ve yargı içtihatlarının oluşturulmasında önemli katkılar sağlamaktadır. Bir mevzuat, ne kadar iyi çıkarılmış olursa olsun, mevzuatı uygulayan ve denetleyenlerin tutum ve davranışları mevzuattan beklenen yararları olumlu veya olumsuz yönde etkileyecektir. Mevzuatı uygulayanlar (işveren veya vekilleri), taraf olduğundan belki mevzuatı öngörüldüğü biçimde uygulayamayabilirler. Ancak denetim elamanları tarafsız olduklarından ve bundan kaçınamayacaklarından, mevzuat ihlallerini en ince ayrıntısına kadar incelemeleri gerekmektedir. Bunun içinde denetim elamanlarının iyi bir eğitimden geçirilmiş, konusuna hakim, sorunları çözen ve oluşabilecek sorunları ortaya çıkmadan önleyici tedbirleri alabilen bir yapıda olmaları gereklidir. Bilindiği üzere, Türkiye'de iş (ve sosyal güvenlik) denetimi hizmetleri mevzuattan, uygulamadan, müfettiş azlığından, ödenek yetersizliğinden vb birçok nedenlerden dolayı etkin ve verimli bir şekilde yapılamamaktadır. Denetimlerin etkili, verimli ve sonuç alıcı şekilde yapılamamasının en büyük sonuçlarından birisi kayıtdışılığın hızla artmasıdır. Denetimin yetersizliğinin belirgin sonuçlarından birisi de kayıtdışı istihdamın fazlalığıdır. Ülkemizde ne kadar kayıtdışı işçi istihdam edildiği konusunda kesin bir rakam elde edilmesi, çok önemli. Kayıtdışılığın kayıt altına alınamaması nedeniyle devlet vergi ve prim kaybına uğramaktadır. Kaçak işçi çalıştırmanın dayanılmaz cazibesi biliniyor. Kayıtdışı istihdam nedeniyle, devletin prim ve vergi kaybının 20 katrilyon liraya (20 milyar YTL'na) yaklaştığı hesaplanıyor. Bu tutar, kayıtdışı çalıştırılan yerli ve yabancı işçiler ile ücretleri düşük gösterilen işçilerden doğan prim ve vergi kayıplarını ifade ediyor. Bir de işveren tarafından ödenmesi gereken primleri, işsizlik sigortası fonuna kesilecek kesintileri eklersek, söz konusu miktarın büyüklüğünü, kayıtdışılığın ülke ekonomisini nasıl tehdit eder bir hale geldiğini açıkça göreceğiz. Devletin kayıtdışı istihdamı kayıt altına alması gerekiyor. Artık sürekli kayıtlı işyerlerinin üzerine giderek bunlardan daha fazla vergi, daha fazla prim almaya çalışma uygulaması terkedilmelidir. Çünkü böyle bir durumda, yükümlülüğünü yerine getiren işverenlerin, kayıtdışı istihdamın büyüklüğünü görünce, devlete ve kanunlara bağlılıkları zayıflıyor. Bu nedenle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na büyük görevler düşüyor. Kısaca söylersek, üretimin insanca ve çağdaş bir yapı kazanabilmesi için, İş Müfettişlerine düşen görevler etkin bir şekilde yapılabilmelidir. Öz İplik-İş Dergisi'nin Haziran 2005 (Sayı: 39) sayısında ele alınan "ETKİN VE VERİMLİ BİR İŞ DENETİMİ" konusunda çalışmaya devam edeceğim.
|
|
![]() |
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |