|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç diyor ki: "Rektör Yücel Aşkın'a sahip çıkmak Cumhuriyet'e sahip çıkmakla eş anlamlıdır." Nasıl yani sayın Teziç? Ben, Cumhuriyet'in imkanlarıyla büyüyen, Cumhuriyet'in okullarında yetişen bir Türkiye Cumhuriyet'i vatandaşıyım ve 50 yaşındayım. Ama bugüne kadar, Mustafa Kemal'in kurduğu Cumhuriyet'in ilkeleri arasında, "kaçakçılık, çete kurmak ve ihaleye fesat karıştırmak" gibi suçlardan yargılanan bir rektörü savunmanın, Cumhuriyet'e sahip çıkmakla eş anlama gelen bir tek "ilke"ye bile rastlamadm. Açıklamalarınız ve savunmalarınız gösteriyor ki, galiba siz Mustafa Kemal'in kurduğu Cumhuriyet dışında, başka bir "Cumhuriyet" hayal ediyorsunuz. Çünkü Mustafa Kemal'in kurduğu Cumhuriyet'te herkes yasalar önünde eşittir, kimsenin bir 'imtiyazı' yoktur, bunlar üniversite rektörleri bile olsa... Cumhuriyet aynı zamanda özgürlükçüdür ve 'hukukun üstünlüğü'nü öngörür. Ama anladığım kadarıyla siz böyle bir Cumhuriyet istemiyorsunuz, siz özellikle üniversite rektörleri için "imtiyaz" istiyorsunuz, hukukun üstünlüğünü değil, "ayrıcalıklı" bir sınıfın üstünlüğünü istiyorsunuz... Eğer hayalini kurduğunuz 'Cumhuriyet' böyle bir Cumhuriyetse, biz almayalım... Peki ama sayın Teziç, 'Cumhuriyet' sizin babanızın çiftliği mi? Ve ayrıca diyorsunuz ki: "Yücel Aşkın'ın çete kurduğu ve görevini suistimal ettiği için mi yoksa medreseleştirilmek istenen üniversitenin Cumhuriyetin laik, çağdaş yapısını korumak için mi bedel ödemek zorunda kaldığını kamuoyunun takdirine sunuyoruz." İyi de, Yücel Aşkın'ın gerçekten 'suçsuz' olduğunu nasıl öğreneceğiz? Siz bir hukukçusunuz, belki sizin kadar iyi bilemeyiz ama, bilebildiğimiz kadarıyla, bu konuda kararı 'bağımsız yargı' verecektir. Yoksa siz, Türkiye Cumhuriyeti'nin yargı sistemine ve yargıçlarına güvenmiyor musunuz? Galiba ben sizin nasıl bir Cumhuriyet, nasıl bir üniversite istediğini buldum. Siz, bilimsel üniversite yarışında "Üçüncü Dünya" ülke üniversiteleriyle birlikte koşan "turuncu üniversite" hayal ediyorsunuz. Anlaşılan, Mustafa Kemal'in "Muasır medeniyet" hedefi sizi pek ilgilendirmiyor. Yani, bilimsel başarıları, özgürlükleri önemsemeyen, hukuk karşısında "ayrıcalıklı sınıf" statüsü isteyen bir üniversite... Kusura bakmayın ama sayın Teziç, Türkiye bir "kabile devleti" değildir. Bilmenizde yarar var diye söylüyorum, Avrupa Birliği kapısındaki bir Türkiye'de artık "kabile mantığı" ile üniversiteleri yönetemezsiniz. Korkularınızı ve endişelerinizi anlıyorum, bugüne kadar bu ülkede 'devlet' sizdiniz, yasa sizdiniz, yargıç da sizdiniz. Ama artık AB yolunda işler sizin paşa gönlünüzün istediği gibi olmayacak, bilmem anlatabildim mi? Korkularınızı ve endişelerinizi çok ama çok iyi anlıyorum. Muhtemelen, Van'da başlayan yargı sürecinin, üniversitelerin bugüne kadar "kapalı devre" işleyen diğer mahzenlerine doğru da ilerlemesinden endişe ediyorsunuz. Sizi anlıyorum, çünkü "yargı denetimi" sizin hiç alışık olmadığınız bir durum.
|
|
![]() |
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |