|
 |
BEHLÜLDANE'NİN PADİŞAHLIĞI
Behlüldane bir gün, kardeşi olan Harun Reşid'in Sarayına gider ve boş olan tahta oturur. Henüz bir kaç dakika olmuştur ki; saray hizmetçileri bir hışımla Behlüldane'yi tutar, tahttan indirir, bir de temiz döverler. Behlüldane ağlarken Harun Reşid gelir ve kardeşinin neden ağladığını sorar. Oradakiler, Behlüldane'nin affedilmez bir hata işlediğini, tahta çıkıp oturduğunu, bu sebeple de kendisini tahttan indirip dövdüklerini söylerler. Gözyaşları seller gibi akan kardeşinin haline üzülen Harun Reşid, hizmetçilerine kızar, Behlüldane'den de özür dileyerek, ağlamamasını rica eder. Behlüldane, "Kardeşim, ben dövüldüm diye ağlamıyorum. Bir kaç dakika tahta çıkmakla bu kadar dayak yedim. Yarın, senin halin nice olur, diye düşünüyor ve senin için ağlıyorum" der. Harun Reşid'in gözleri yaşarır. "Söyle o halde ey Behlül!" der. "Ne yapmalıyım ki, yarın başıma geleceklerden kurtulayım?" "Adaletle hükmet." der Behlüldan'e, "Kimseyi incitme, yönettiğin millet memnun olup sana dua etsinler, ancak o zaman kurtulursun."
|
 |
|