AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Anlamaya çalıştığımızda...

Herkes lâfı ağzında eveleyip gevelediği için ortalık toz-duman oldu. Bu kadar karmaşaya insan yüreği dayanmaz, toplumun bütün civataları yerinden oynar. Birisinin bu noktada durup neyin neden olduğunu anlatmasına ihtiyaç var. Bu yazı öyle bir anlatım denemesi.

Bir kere, kim ne derse desin, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in 'intihal' yaptığı iddiası bu tartışmada fazla bir önem taşımıyor. Zaman aşımına uğramış bir konu bu ve bizim üniversiteler 'intihal' iddiaları konusunda fazla ısrarcı değildir. Kaldı ki, Ömer Dinçer'in bir başkasıyla birlikte kaleme aldığı kitapta, kendisinden 'intihal' edildiği ileri sürülen eser 'kaynak' olarak anılıyor ve dipnotlarında da yer alıyor. 'İntihal' iddiası 'intihal' tanımına uymuyor bir defa. 'İşletme' konulu genel eserlerde ve ders kitaplarında 'intihal' iddiasını geçerli saymak zaten güçtür...

Bu durumda, Ömer Dinçer'le ilgili YÖK kararı ne anlam taşıyor olabilir?

Van Üniversitesi rektörüyle ilgili adlî soruşturma ile eşzamanlı bir gelişme olduğu için, Başbakan Tayyip Erdoğan, müsteşarıyla ilgili YÖK kararını 'intikamcı' bir tavır olarak görme eğiliminde. "Rektör arkadaşımızı tutuklatırsan, biz de senin müsteşarının unvanını alırız" türü bir düşüncenin eseri olarak... YÖK'ün "Zamanlama tamamen bir tesadüf" demesi bu kanaati ortadan kaldırmaya yetmiyor. Başbakan Erdoğan'ın kuşkularını besleyen, âciliyeti bulunmayan temelsiz bir konunun şimdi sonuca bağlanması ...

Bu durumda ortada açıklanmaya değecek fazla bir nokta kalmıyor. Haksız yere tutuklandığına inandığı bir rektöre karşılık, YÖK'ün, bunu yaptığına kâni olduğu hükümetin önemli bir bürokratının üzerine gitmesi söz konusu... Acaba öyle mi?

Rektörlerin, hiç kuşkunuz olmasın, Van'daki savcılar ile tutuklama talebine onay veren iki ayrı mahkemenin yargıçlarının siyasî iktidarın baskısına boyun eğmeyeceğini bilecek kadar hukukla ünsiyetleri vardır. Verilen ilk tutuklama kararı saatler süren dosya incelemesine dayanıyordu; ikinci mahkeme de, tutukluluğa itirazı karara bağlamak için, tam 7,5 saat inceleme yaptı. Rektörler, Van'daki tutuklamanın, siyasî amaçlı olmadığını herhalde biliyorlar... Biliyorlarsa, neden 'yolsuzluk' iddiasıyla tutuklanan bir rektör ile dayanışma fotoğrafı çektiriyorlar? Bu eylemin altında ne yatıyor?

Bu soru ile YÖK'ün Ömer Dinçer'in unvanını elinden alma kararına dönük önceki soru arasında doğrudan bir ilişki var. Ancak, bu, ilk bakışta göze çarptığı üzere, 'intihal' ile veya 'yargıçlara siyasî baskı' ile açıklanamayacak türden bir ilişki... O ilişkiyi, Rektörler Kurulu'nun geçen hafta yaptığı, "Van rektörünü savunmak Cumhuriyet'i savunmaktır" açıklaması üzerinden kurmak mümkün olabiliyor.

YÖK'ün, Van'a çıkarma yapmaya karar verdiği gün Ömer Dinçer'in unvanını elinden alarak verdiği, bir mesaj aslında... YÖK ve ona destek veren güçler için Van rektörünün tutuklanması veya Başbakanlık Müsteşarı'na dönük 'intihal' iddiası hareketlenme için sadece birer bahane gibi. Çoktandır planlanan bir eylemi sahneye koymanın bahanesi... O eylemin altında ise yine Ömer Dinçer ile ilgili bir kanaat yatıyor: 1995 yılında, Sivas'ta düzenlenmiş bir panelde yaptığı, sonradan Bilgi ve Hikmet Dergisi'nde yayımlanmış konuşması... O konuşmada, pek çok başka konuyla birlikte, "Cumhuriyet ilkesinin işlevini kaybettiğinden" de söz ediyor Prof. Dinçer. Şimdi yapılan gecikmeli bir tepkiden ibaret.

Daha baştan bu yazının bir 'anlama denemesi' olduğu uyarısında bulunmuştum. Şimdi bir başka uyarının zamanı: Eğer bu tahmin doğruysa, yani YÖK ve destekçileri, kendilerini harekete geçiren esas sebep yerine başka bahaneler ileri sürüyorlarsa, bu, Türkiye'nin kaydettiği ilerlemelere ters düşen bir davranış tarzıdır. Daha da vahimi, ülkenin dışarıya yansıyan görüntüsünü de zedelemektedir. Doğru olan davranış tarzı, kim neye itiraz ediyorsa, kavgasını onun etrafında vermesidir. İnsanların dirsek çürüterek elde ettikleri unvanlarıyla oynamaya veya ülkeyi sarsmaya kimsenin hakkı olmamalı.

Ülkeye yazık ettiğimizi hepsi de okumuş yazmış rektörler anlamazsa, kim anlayacak?


« Geri Dön

25 Ekim 2005
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED