AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Kim, kime hizmet ediyor?

Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna rektörleri de çağırmış Cumhurbaşkanı Sezer. M. Ali Kışlalı, “Başta Cumhurbaşkanı ve onunla el ele üniversite görev üstleniyor” demiyor muydu? Haberdar olunca beni hatırlamışsınızdır umarım.

Rektörlerin Van çıkarmasını beraber izlediğimiz bir dostum, “Merakımı mâzur gör ama, rektörler seni okumuyorlar galiba” deyiverdi; telâfi cümlesini hemen devreye sokmakta gecikmeden: “Okuyor olsalardı, Richard Perle ve âvânesinin oyununa geldiklerini herhalde anlarlardı...”

Şu anda yaşananlar Türkiye’nin siyasî istikrarını tehdit eder boyutlara ulaşır, ekonomi de bundan etkilenirse, bu işi Washington’da yerleşik birkaç gözü dönmüşle onları besleyen bir-iki nâbekâr sağlamış olacağı için, oturur ağlarım...

Richard Perle bu ayın başlarında ülkemizdeydi. Ankara ve İstanbul’da özel yemeklere katıldı. Ankara’daki yemekte emekli askerler, diplomatlar, bazı siyasîler ve bürokratlar bulundu. İstanbul’daki yemeklerde, Ankara’dakine benzer tipler yanında bazı işadamları da yer aldı. İktidara muğber olduğu düşünülen herkesle bir yerlerde biraraya geldi Perle...

Bilen biliyor: ‘Karanlıklar Prensi’ lâkaplı Perle Washington’da bir kliğin lideri... Onunla birlikte hareket edenlerin başı büyük dertte; hiç kuşkunuz olmasın, kendisi de yakında özel savcı önüne çıkacak... Ancak, bazıları ‘bir başka ülke hesabına casusluk’ gibi olağanüstü ciddi ve mahkumiyet gelirse uzun yıllar parmaklıklar arkasında kalmalarını gerektirecek bir suçla itham edilseler bile, klik, yine de tezvirattan geri durmuyor...

Kliğin medyada da uzantıları var: Robert Pollock bunlardan biriydi; “Avrupa’nın hasta adamı- yeniden” başlıklı bir yazıyı Wall Street Journal’da yayımlattı. O yazıya göre, Türkiye, Nazizm’den daha kötü bir yönetime sahipti. Ardından Michael Rubin birbiri ardına yazılarla değişik dergi ve gazetelerde göründü. Onun tezi de, ABD’den kaçan Arap sermayesinin Ak Parti’yi desteklemek üzere Türkiye’ye yol aldığı ve bu paraların ‘teröre’ hizmet edeceği... Son örnek Washington Times’ta yazan Frank Gaffney... Gaffney de, Ak Parti iktidarını ‘İslamofaşist’ olarak yaftaladıktan sonra, AB üyesi ülkelere, “Türkiye ile müzakereleri başlatmayın” tavsiyesinde bulundu...

Bu tiplerin içyüzünü bir değil, iki değil, tam üç yazıda burada sergiledim. Yazdıklarının satır aralarını okuyarak amaçlarının ne olduğunu deşifre ettim. Dertleri, eski dümenlerine çomak sokmuş Ak Parti hükümetinin sonunu getirmekti. Bu amaçlarını gizlemiyorlardı bile. İlk aşamada, 3 Ekim randevusunu boşa çıkartmayı hedefledikleri hemen belli oluyordu; AB ile müzakereleri başlatamayan hükümetin başının zora gireceği beklentisindeydiler. 3 Ekim randevusu kaçtığında, ülkenin içini karıştıracak gelişmeleri başlatacaklardı...

Bekledikleri gibi olmadı; AB saatini durdurdu, 3 Ekim’de Türkiye ile müzakereyi başlattı. Ancak, Perle ve ekibinin yine de yılmadıkları anlaşılıyor... Aksi halde, 3 Ekim’in fos çıkacağı üzerine oturttukları planlarını, kendileri için muazzam elverişsiz şartlarda uygulamaya koyarlar mıydı?

Türkiye’deki hareketliliği neredeyse bütünüyle Richard Perle ve hempaları çıkartıyor...

Amaçlananın ne olduğunu görmemek için hem sağır hem de kör olmak yetersiz, başka duyuların da dümura uğraması gerekiyor. Beş duyusundan herhangi biri işlev gören bir kişi yapılmak istenenin ne olduğunu fark eder. Fark edince de âlet olmaktan kendini uzak tutmayı yeğler... Bugünün ortamında, sokakları hareketlendirmek onların arzu ettiği sonucu vermez asla; Türkiye’nin istikrarının bozulması kimsenin işine gelmez de ondan... Ancak, hareketlenme ülkenin bir o yana bir bu yana savrulmasına yol açacağı için, ulusal değerlerin çarçur edilmesi sonucunu getirir...

Perle ve hempaları ile onları destekleyen bazı gözü dönmüşler için hava hoş, onlar zaten bir inat bir murat buradalar, ayakları daha çok esas ülkeleri olan ABD’de; ancak Perle ve âvânesine âlet olan içimizden tipler onlar yüzünden başlarına büyük belâ açabilirler...

Türkiye’yi karıştırmak isteyenler Bush yönetimine yakın bilinen isimler, ama Bush yönetimi de bunlardan bizar... Frank Gaffney’in Washington Times’ta çıkan “Türkiye’yi AB’ye almayın” tezli makalesini ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tasvip etmedi ve bunu açıkladı. Michael Rubin geçen hafta tezviratla dolu yeni bir makale kaleme aldı; içeriği duyulduğunda Büyükelçilik bir açıklama daha yapmak zorunda kalabilir...

Biz bunları konuşurken, beni okumayı bir süredir savsakladığı anlaşılan bir tanıdık, dehşetle açılmış gözlerle ortaya şu soruyu attı: “Rektörlerin okuyup okumadığını bir tarafa bırak, arkadaş, ‘Yazdım’ dediğin bu müthiş konuları bizim siyasîler biliyor mu?” Cevabım “Elbette” oldu, ama sonra “Acaba fazla mı iddialı davranıyorum?” diye düşünmedim değil...

Bu konunun 28 Şubat günlerine kadar giden daha öncesi var; ona da yarın değineyim...


25 Ekim 2005
Salı
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED