AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Utanç ve tehlike

Türkiye çözemediği sorunlarıyla cebelleşmekten yorgun düşüyor. Ne var ki bu yorgunluk kimi kurumların, kimi aktörlerin ve belirli bir zihniyetin beslenme kanalını oluşturuyor.

Çözülemeyen ve "kurtlara yem" olan sorunların başında da başörtüsü meselesi geliyor... İki yıl sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri daha şimdiden yine bu meseleye endekslenerek bu mesele etrafındaki "ucuz siyaset" üzerinden gündeme getiriliyor.

Ucuz siyaset hafife almaya gelmez...

Bu tür girişimlerin ülkedeki bedeli hemen her zaman ağır olmuştur. En ağır bedel ise Türkiye'nin cephelere bölünmesi, toplumsal ve siyasi istikrarın tehlikeye girmesidir.

Nitekim bugün ana muhalefet partisi başta olmak üzere, kimi kurumlar Türkiye'yi yeniden bir cepheleşmeye itmek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.

CHP'nin Cumhurbaşkanlığı köşkünü kamusal alan, mevcut TBMM'yi gayr-i meşru bir yapı, siyasi iktidarı ise rejime tehdit ilan ederek başlattığı erken seçim yaygarası ortada.

Bu yaygarayı safîyâne bir değerlendirmeyle anlamak mümkün değil. Zira CHP'ye oy getirmeyecek, oy potansiyelini daha da küçültecek bir çıkış bu. Sadece İslami kesim nezdinde değil, ülkedeki laik demokrat kesim gözünde de bu partiyi iyiden iyiye gizli bir gündemin taşıyıcısı, devlet içindeki şahinlerin temsilcisi kılacak bir gidiş bu...

Baykal'ın siyaset üretmek için başka bir yol bulamaması hazindir.

Farklı ve tehlikeli otoriter bir projenin aracı haline gelmesi ise vahimdir.

Ne var ki bu ülke andıçlara alışıktır.

Basından siyasi partilere bu ülkenin en saygın, en önemli kurumları bile arzu ederek ya da hesap yaparak zaman içinde andıçların parçası haline gelmişlerdir.

Başörtüsü meselesi etrafında yükseltilmeye çalışılan krizden de böyle bir andıç kokusu yayılıyor.

Nasıl?

Çankaya bu ülkede kimileri için devlet ideolojisinin ana karargahı, en önemli sembolik kalesi... Onlar için Çankaya'yı 2007 seçimlerinde AK Parti'ye kaptırmamanın tek yolu erken seçimi zorlamak. Bu ise ancak AK Parti'nin yıpratılmasıyla, meşruiyetinin zedelenmesiyle, hatta bölünmesiyle mümkün. Ekonomiden dış politikaya ana hatlarıyla dengelerin yerli yerinde olduğu bir dönemde bu tür yıpratma faaliyetleri uzun zaman alacağı içindir ki, ilk "peşrevler" şimdi başlatılmış bulunuyor.

Yargıtay Başkanı'nın bir süre önce başlattığı yürüyüşte YÖK hemen yerini alırken, iki aylık bir aradan sonra CHP'nin de konvoya katıldığını görüyoruz. En nihayet Erzurum ve Marmara Üniversiteleri'nde başörtülü velilere uygulanan "tahkir ve tahrik edici", açıkçası "bölücü" uygulamalarla cepheleşmenin, siyasi iktidarı tuzağa çekmenin ilk etkili adımları atılıyor.

Atatürk Üniversitesi rektörü başörtülü anneleri mezuniyet törenine almayarak akıl almaz bir uygulama başlatıyor.

Marmara Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulu'nda "torununun mezuniyet törenin görmek isteyen 85 yaşında bir nine başörtülü olduğu gerekçesiyle salona alınmıyor. Ve yaşlı kadın torununu görebilmek için salona başını açarak girmek zorunda kalıyor."

Bu sadece utanç verici bir durum değildir; aynı zamanda tehlikeli ve amacı açık bir tutumdur.

Başörtüsü yasağının kamu hizmeti üretenlerden kamu hizmeti tüketenlere uzanan sınırlarının yarattığı sorunlar yetmezmiş gibi, şimdi bu sınır genişletilmekte, tesettürlü kişinin kamuyla her tür teması yasaklanmaya çalışılmaktadır.

Demokrasiye, topluma, istikrara açılan bu cepheyi akıl ve akılcı siyaset bozmalıdır, bozacaktır.


16 Haziran 2005
Perşembe
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED