AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Missisipi yeniden yanıyor

Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi bir âdeti vardır. Eskiler boşuna “Kalmasın Allah’ım âlemde hiçbir hakikat nihân (gizli)” dememişler... Bu evrensel kuralın son örneği şimdilerde ABD’de yaşanıyor.

Haberi gazetelerde ve televizyonlarda izliyor olmalısınız; Hürriyet ve Milliyet verdi, kanallarda da göründü. Gene Hackman’ın başrol oynadığı 1988 yapımı ‘Missisipi yanıyor’ filminde işlenen gerçek bir olay 40. yıldönümünde aydınlatıldı. Zenci-beyaz ayrımının en keskin yaşandığı 1960’lı yılların başında, ayrımcılığın en yaygın olduğu Missisipi eyaletinde, bir zenci ile birlikte eşit haklar savuncusu iki beyazı öldürten Ray Killen bugünlerde yargılanıyor. Beyaz ırkın üstünlüğüne inanan Ku Klux Klan (KKK) liderlerinden 80 yaşındaki papaz Killen 40 yıl öncenin hesabını veriyor...

Gazeteler ve televizyonlar ‘şimdi’ olanı veriyorlar, ama iki sorunun cevabını arayana rastlanmıyor: Nasıl olmuş da üç kişinin öldüğü bir kanlı olayın azmettiricisi adaletin elinden yakasını kurtarabilmiş? İlk soru bu. İkinci soru ise daha kolay: Nasıl olmuş da unutulmaya terk edilmiş cinayetler 40 yıl sonra yeniden gündeme girmiş?

Bu sorular size de önemli gelmiyor mu?

Önce ikinci sorudan başlayayım. Ray Killen’in KKK lideri olarak Missisipi eyaletinde dehşet kasırgası estirdiği günlerin dosyasının şimdi açılmasını bir gazeteciye borçluyuz. O gazetecinin adı Jerry Mitchell... Yeniden açılan Killen’e ait dosya Mitchell’in ilk gazetecilik başarısı da değil...

Medgar Evers adlı zenci insan hakları savunucusu 1963’te uzaktan açılan bir ateş sonucu öldürülmüştü. Clarion-Ledger muhabiri Mitchell, 1989 yılında belgelere dayalı bir dizi haberiyle dâvânın yeniden açılmasını ve Byron De La Beckwith’in cinayet suçuyla yargılanıp mahkum olmasını sağladı.

Baptist Kilisesi papazı Killen’in adalet önüne çıkartılması ise Mitchell’in son başarısı... ABD’nin en itibarlı gazetecilik ödülü olan Pulitzer’e aday gösterilmesini sağlayan bu başarı, Michell’in, yaşadığı eyaletin karanlık geçmişine yaptığı tehlikeli yolculuğu ısrarla sürdürmesinin bir sonucu. Amerikalı gazeteci çevreden aldığı tehditlere rağmen işini yapmaktan geri durmuyor; eyaletin karanlık tarihinde kirli bir rolü bulunan Clarion-Ledger gazetesi de, geçmiş günahlarını affettirmek için, Mitchell’e destek çıkıyor...

1989’da ‘Missisipi Yanıyor’ filmini izleyene kadar ekmeğini kazandığı eyaletin karanlık tarihinin tam farkında değilmiş Mitchell; bu bilgileri edindiğim American Journalism Review (AJR) dergisi (Nisan/Mayıs 2005), bakışını filmin değiştirdiğine işaret ediyor. O yılı insan hakları ile ilgili haberlere eğilerek geçirmiş Mitchell ve ilgisi karanlık döneme ait belgelere ulaşmasını sağlamış...

Başarıyı getiren yola hiç de karmaşık olmayan bir biçimde girmiş Clarion-Ledger muhabiri. Telefonu çalmış bir gün ve tanıdık bir ses, “Jerry, koş bana gel” deyivermiş... Jerry Mitchell gittiği yerden 2400 sayfayı bulan ‘gizli’ belgelerle ayrılmış... Belgelerde yazılı gerçeklerin peşine düşen muhabir, ısrarlı tâkibi sonucu, geçmişteki kanlı olayların halen yaşayan fâillerini sergilemeye başlamış...

Burada durup yukarıdaki sorulardan ilki olan “Nasıl olmuş da üç kişinin öldüğü bir kanlı olayın azmettiricisi adaletin elinden yakasını kurtarabilmiş?” sorusuna cevap arayabiliriz. Bu sorunun cevabı pek çok başka ülkedeki benzer olaya da ışık tutabilir. KKK adlı ‘ırkçı’ kuruluşun kanlı faaliyetlerini, bu tür eylemleri izlemekle görevli ‘Missisipi Eyaleti Egemenlik Komisyonu’ örtbas etmekteymiş... Eyalette olan-biten her şeyi yakından izleyen, kimin hangi yasadışı eylemi işlediğinden haberdar olan komisyon bu bilgileri dosyalayıp durmuş... Ancak, cinayetler mahkemelik olduğunda perde gerisinden devreye girip fâillerin ceza almasını önleyen de yine aynı komisyonmuş...

Beckwith dosyası sözgelimi, mahkemeye gittiğinde, komisyon başkanı vali Ross Barnett kâtilin avukatlarına gizlice yardım etmiş; jüri iki kez karara varamayınca dâvâ düşüp kâtil de yakayı kurtarmış... 1989’da dâvânın yeniden açılmasına karar verilmiş. Jerry Mitchell, “Ya yine aynı durum olursa, ya jüri yeniden karara varamazsa” endişesi içindeymiş... Jüri bu defa, yani neredeyse 40 yıl sonra, KKK üyesi Beckwith’i ‘suçlu’ bulmuş...

Yargılanması yeni başlayan papaz Killen de muhtemelen aynı âkıbeti yaşayacak... İki dâvâ arasında Sam Bowers ve Deavours Nix adlı ‘derin eyalet’ tarafından kollanmış iki Klan mensubu daha adalet önüne çıkıp mahkum olmuş. Nix mahkemeye tekerlekli sandalye ve ağzında oksijen tüpüyle gelip kendine acındırmış; Mitchell yargıcın acıdığı için serbest bıraktığı adamı izlemiş ve iki hafta sonra turp gibi golf oynarken çekilmiş bir fotoğrafını basmış gazetesine. Altında “Klan mensubu cezaevi için çok hasta, ama golf için değil” yazıyormuş fotoğrafın...

Üç küçük kız çocuğunun ölümüne sebep olan bir bombalama olayının fâili Bobby Cherry adlı başka bir Klan mensubu, mahkemede, “Ben o saatte televizyonda güreş izliyordum” dediği için yırtmış... Mitchell, 15 Eylül 1963 tarihinde televizyonda güreş programı olmadığını tespit etmiş; Cherry de müebbet almış yeniden açılan dâvâdan...

Bu konu biraz daha üzerinde durmayı hak ediyor...


16 Haziran 2005
Perşembe
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED