Önceki hafta kendi sahamızda Yunanistan'la 0-0 berabere kalan Milli Takım maç sonrası tribünlerden ve ardından medyadan bayağı eleştiri aldı. Çoğumuz Ersun Yanal'a yüklendik. Ardından Alma-Atı'da Kazakistan'ı 6-0 yenince takım da Yanal da bir kısım medya tarafından göklere çıkarıldı. Arada bir de baktık ki, Yunanistan kendi evinde Ukrayna'ya yeniliverdi; biz de ikinci sıraya çıkıverdik. Çoğu kimseye göre bizim takım Almanya'ya gider. Grupta sonuç ne olursa olsun ben Milli Takımımız'ın güzel ve sonuç alıcı bir futbol oynamadığı kanaatindeyim. Futbol fukarası Kazakistan'a 6 gol atmamız, Milli Takımımız'ın teknik değeri yönünden bir kıstas olacağı kanaatinde değilim. Futbolda, ŞANSIN ne kadar yeri olduğunu kendi kendimize sorgulamalıyız. Kesinlikle Milli Takımımız'ın Almanya'ya gitmesini hatta Dünya Şampiyonu olmasını gönülden diliyorum.

Aksi halde önce kendi TÜRKLÜĞÜMDEN şüpheye düşerim. Ama hep birlikte hayal ile hakikati ayırmalıyız.

Teknik Direktör Ersun Yanal hayal aleminde yaşıyor ve Milli Takım'a bir sistem, teknik bir olgu getirdiğini, bu takımın gelecek 6-7 yılın Milli Takımı olduğu savını ileri sürüyor.

Ölmez, sağ kalırsak HAYALLE HAKİKAT ARASINDAKİ FARKI GÖRECEĞİZ.

Raşit Çetiner gitti

ÜMİT Milli Takımı'nın bu yıl da ümitleri tükenince Raşit Çetiner silah zoruyla değilse bile Federasyon Başkanı zoruyla görevinden istifa etti. Kendisine bakarsanız çok başarılı bir hoca. A Milli Takım'daki birçok futbolcunun kendi takımından yetiştiğini iddia ediyor. Sanırsınız ki, Ümit Milli Takımı bir kulüp takımı da Raşit Bey kardeşim bazı gençleri ufacık yaştan keşfedip onlara futbol öğretip "A" Milli Takımına kazandırmış. Hayret!

Havuz kavgası bitmez

GEÇEN hafta da yazdık; Süper Lig'in 4 Büyük dışındaki 14 takım TV gelirlerinin paylaşımında esas olan HAVUZ sistemine baş kaldırıp, Futbol Federasyonu Mali Genel Kurulu'ndaki toplantıdan sürpriz bir karar çıkarttılar. Bu 14'ler direniyor, 4 Büyükler'in seyirci, taraftar çoğunluğunu, ezici reklam-reyting üstünlüğünü görmezden geliyorlar. Yani adamların malını paylaşmaya kalkıyorlar. Kanun maçların TV ve radyodan yayın hakkını Futbol Federasyonu'na vermiş. İyi de etmemiş! Birinin kesin hakkı olan bir değeri, -TV yayın gelirini- başkalarının kesesine akıtmak; benim de adalet ve hukuk anlayışıma ters geliyor. Kanun koruyucu, yani TBMM Futbol Yasası diyebileceğimiz yasadaki bu maddeyi değiştirse ve "Her kulüp kendi sahasında oynayacağı maçın TV yayın gelirini alır; tarafsız sahada yapılan maçların gelir paylaşımı da şöyle şöyle olur" diye bir karar alsa ne olacak? Veya 4 Büyükler, AİHM'ye başvururlarsa ne olacak? 14'ler 4 Büyükler'in geliriyle zenginleşmek istiyorlar, görülmemiş birşey!

Artun Talay'a Fair Play ödülü

EŞREF Apak'ın antrenörü Artun Talay'a IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) davranış dalında Dünya Fair Play Ödülü Şeref Madalyası verme kararı aldı. Talay, Eşref Apak'ın Atina'da madalya kazanmasından sonra, "Ben çekiliyorum. Artık o beni aştı; onu daha ileriye götürecek bir antrenör gerek" demişti. Talay'a ödülü kutlu olsun...

İYİ Ki TV VAR!

HAGİ, G.Saray'la yollarını ayırıp giderken Bahçeşehir Üniversitesi'nde özel bir programa katıldı. Rumen hocanın bu toplantıda bir açıklaması var ki, insan ortasından çatlar. Hagi, Kayseri'deki cep telefonu olayı için "Ben kimyesi suçlamadım; sadece hırsız var diye bağırdım" demez mi? Aman hocam, G.Saray otobüsünün ön kapısından sarkıp, gözlerin yuvalarından dışarı uğramış biçimde, "HİRSİZLAR" diye bağırışın TV ekranlarından öylesine taşmıştı ki, ömrümüz boyuncu unutmamız mümkün değil...

SERGEN iDDiALI

BEŞİKTAŞ'ın dünya çapındaki sol ayaklı yıldızı Sergen gelecek sezon muhteşem bir futbol oynamayı düşlüyor. Sergen'in, ama yıllar öncesindeki Sergen'in futbolunu beğenmeyen zaten futboldan anladığını iddia etmesin. Ama bugünkü Sergen'in yeniden eski günlerine döneceğini düşünmek tatlı bir hayalden öte değil.

TAYLAN UYGUR

Künye

Temsilcilikler

Abone Formu

Mesaj Formu

Online İlan