AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Halil Tiryaki... Güzel insan...

Dün gazetenizin manşetindeydi. İsmi Halil Tiryaki. CHP Kırıkkale Milletvekili... Güzel insan.

Demiş ki, "Kırıkkale'de Pazar günleri gece birlere kadar ilahi ve Kur'an okunarak düğün yapıyorlar. Bundan sonra noter ve ulusal basını da çağırarak hangi evde ne okunduğunu tespit ettirerek bunun çözümü için elimden gelen hür türlü yola başvuracağım."

Şaka mı yapıyor, yoksa dikkate alınıp alınmadığını mı test ediyor?

Hayır, hiç de şaka yapar bir hali yok.

Bir süre önce davullu-zurnalı düğünleri yasaklayan Kırıkkale Valisi ve Emniyet Müdürü'ne bozulmuş; "Davulcuyu susturan zihniyet, ilahi ve Kur'an-ı Kerim okuyanları da sustursun" önerisinde bulunuyor.

Uzun uzadıya yorumlamaya gerek yok.

Asıl, bu arkadaşın söylediklerinin partide (CHP'de) nasıl inikas bulduğunu merak ediyorum. Her defasında, "Bizim dinle, dindarla, başörtüsü takanlarla bir sorunumuz yok" diyenler, Halil Bey'in önerisini parti politikaları açısından nasıl değerlendiriyorlar?

Halil Bey'in de aslında dinle bir sorunu yok. Mahut "İlahili, Kur'an'lı düğünler de yasaklansın" açıklamasını, "Hepimiz Elhamdülillah Müslümanız" diye bağlamış.

Fakat sorun şu ki; bunlar (yani düğün sahipleri) Cuma gününden başlıyorlar Kur'an ve ilahi okunmaya, Pazar günü geç saatlere kadar da susmuyorlar.

Demek ki, Halil Bey, meseleyi "gürültü kirliliği" açısından ele alıyor.

İnsan yine de sormadan edemiyor: Davul sesiyle "terennümü" (İlahi ve Kur'an'ın terennümle okunduğunu göz önüne alırsak) gürültü kirliliği açısından aynı kefeye koymak için ille de "dinle barışık" bir CHP'li olmak mı gerekiyor?

Kaldı ki, hepimiz Müslüman olmayabilirdik de.

Halil Bey o zaman da kendinde, kimin nasıl eğlendiğine, nasıl düğün yaptığına, düğünde neleri terennüm ettiğine karışma hakkı görebilecek miydi? Mesela aynı Halil Bey, bugün, noter ve ulusal basını da çağırarak hangi Hristiyan ya da Musevi evinde hangi kutsal kitabın okunduğunu, ne tür ilahilerin terennüm edildiğini tespit ettirebilir mi?

Hem, bütün bunlardan Halil Bey'e ne?

Düğün sahibi ister Cuma gününden başlar Kur'an okumaya, isterse Perşembe'nin sabahından. Pazar günü geç saatlerde bitirmez de, Pazartesi'ye, Salı'ya, Çarşamba'ya sarkıtır. İsterse aylara, yıllara, onyıllara yayar. Kime ne?

Başta da söylediğim gibi, ben daha çok Halil Bey'in önerisinin partide (CHP'de) nasıl inikas bulduğunu merak ediyorum.

Bir sosyal demokrat parti bu işlerle mi uğraşmalı? Adını "halk"tan alan bir sosyal demokrat partinin asıl işi, halkın nasıl giyindiğine, nasıl eğlendiğine, nasıl düğün yaptığına, neleri terennüm ettiğine karışmak mı olmalı?

CHP lideri Baykal, geçen gün, bir gazeteci arkadaşımıza telefonda dert yanmış: "CHP'yi sadece kılık kıyafet konusunun motive ettiğini söyleyerek bize haksızlık ediyorsunuz. Benim grup konuşmalarımı dikkatle izleyin. Göreceksiniz ki biz toplumdaki haksızlıklara, adaletsizliklere en güçlü şekilde itiraz ediyoruz..."

Demek ki biz kötü niyetliyiz ve CHP'nin nasıl etkili muhalefet yaptığını görmüyoruz. Kötü niyetli olduğumuz için de, karşımıza hep Halil Bey gibiler çıkıyor.

İyi güzel de, toplumdaki adaletsizliklere karşı en güçlü şekilde itiraz eden CHP, konu kıyık-kıyafet ya da din olunca neden birdenbire halet değiştiriyor, neden "halk"la arasına mesafe koyuyor?

Baykal'ın buna ve özellikle Halil bey gibilere bir cevabı var mı?


18 Haziran 2005
Cumartesi
 
AHMET KEKEÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED