AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

G Ü N D E M
Ölüm acısı erkeği yıkıyor!

Kadınlar, ölüm karşısında erkeklere nazaran daha güçlü duruyor. Toplumumuzun muhafazakâr yapısından dolayı erkekler ölüm acısını dışa vuramadıkları için yıkılıyorlar. Çocukların ise ölüme getirdikleri açıklama, çok daha orijinal. Çocuklar, ölenler sayesinde dünyada yer açıldığını düşünüyor.

  • FATMA DURMUŞ/ İSTANBUL
    Ölümü tatmadan önce sevdiklerimizin ölümüyle de tanışıyoruz. Kimimiz askerde oğlunu, kimimiz kazada eşini, kimimiz çaresiz hastalıklarda başka bir yakınımızı. Ölüm her zaman haber vermiyor, ansızın çalıyor kapımızı. Uzmanlar ölüm acısının en çok erkekleri yıktığını söylüyor. Çocukların ise ölüme karşı gösterdikleri tepki çok pratik. Çocuklar ölümle dünyada yer açıldığını düşünüyorlar. Psikolog Zehra Erol yakınlarının ölümünden sonra erkeklerin kadınlara kıyasla daha fazla yıkıldıklarının söyledi. Erol, "Toplum yapımızdaki muhafazakarlık ve topluma ait inanışlar nedeniyle erkeklerin sevilen kişinin ölümü sonrasında yaşanan sıkıntılardan daha çok etkileniyor. "Erkekler ağlamaz", "Erkek güçlü olmak zorundadır.", "Erkek evin direğidir" şeklindeki inanışlar erkeklerin duygularını ifade etmekte zorlanmasına ve bunun sonucunda da belirtilen semptomları daha yoğun yaşamaktadırlar. Erkekler ev hayatını daha suskun ve kadına kıyasla daha az yaşadıkları için yaş ilerledikçe kayıplar onları daha çok yıkıyor." Kadınlar ise ev hayatıyla daha iç içe oldukları ve çevresiyle duygusal paylaşımları daha çok gerçekleştirdikleri için sıkıntıları nispeten daha az yaşıyormuş.

    Türkiye ölüm acısıyla daha kolay başediyor

    Türkiye'de ölüm sonrası psikolojik sorunların batıya nazaran daha ılımlı yaşandığını belirten Zehra Erol bunun toplum yapımızda dinin, dinsel inanışların, sabır kavramının önemli olmasından kaynaklandığını belirtti. Aile, eş, dost ilişkilerinin halen güçlü olmasının da ölüm acısının rahat atlatılmasında etkili olduğunu vurgulayan Zehra Erol, "Özellikle kayıp dönemlerinde arkadaşlarımız, yakın çevremiz bu dönemin atlatılması sırasında bize yoğun destek verirler. Bu doğrultuda bir çok kayıp sonrası yaşanan çökkünlük bu ortamlarda verilen destekle aşılmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde kaderci yaklaşımlarda sevilen kişinin kaybı sonrasında yaşanan ruhsal çöküntüyü engellemekte teselli aracı olmaktadır. "Kader böyleymiş", "Allah böyle yazmış", "Günü dolmuş" gibi cümleler kendi kendimizi teselli için kullandığımız yaklaşımlardır" dedi.

    Çocuğa göre, ölüm dünyada yer açmak

    Çocuk- Ergen Psikoloğu Hande Sinirlioğlu her yaşta ölüme bakış ve ölümle mücadele şeklinin farklı olduğunu ancak ilk yüzleşmede yediden yetmişe herkesin aynı duyguları yaşadığını ifade etti. Hande Sinirlioğlu ölümle ilk yüzleşmeden sonra yaşanan psikolojik süreci şu şekilde anlattı: "Çaresizlik, suçluluk ve kızgınlık sıklıkla rastlanan tepkilerdir. Travmayla başa çıkmak için gerçeklerden kaçmak, inkar etmek veya olay yerini terk etmek gibi savunma yöntemlerine başvurulur. Bazıları ise, özellikle beklenmedik, ani ölümler sonrasında olayları tekrar takrar hatırlayarak, kabuslar görüp, uyku sorunları yaşayabilir. Bu tepkiler ölümü takip eden günler ve haftalar için normaldir. Ölümü aile içinde yaşayan kişilerin yakınları bu tepkilerin oluşabileceğini kabul ederek, bunlarla başa çıkmak için hazırlıklı olmalıdırlar."

    Hande Sinirlioğlu çocuklarda ölüm duygusunun nasıl yaşandığını ve onlara 'ölüm' ün nasıl açıklanması gerektiğini de anlattı. "Bir çocuğun annesi, babası ya da kardeşini kaybettiğini düşündüğümüzde ilk adım genellikle bunu çocuğa nasıl söyleyeceğimizi düşünmek ya da çocuğu mümkün olduğunca bu olaydan ve ortamdan uzaklaştırmaya çalışmaktır. Her yaşta çocuk farklı tepki verir ölüme karşı ve farklı algılar ölümü. Okul öncesi dönemdeki bir çocuk, ölümün geriye dönüşü olan bir durum olduğuna inanır. Kişi o an için yok olmuştur, ama geri gelecektir, işlerini başka bir yerde yürütmektedir. 6-9 yaş arası çocuklar ise, ölümün geriye dönüşü olmayan bir durum olduğunu bilir, ancak, kendisinin ve sevdiklerinin ölmeyeceğine inanır. 9-12 yaş arası çocuklar, ölümün geriye dönüşünün olmadığını anlarlar. Bunun için de "dünyada yer açılması gerekir" gibi neden-sonuç ilişkileri geliştirirler. 12 yaşından büyük gençler ise, artık ölümü bir yetişkin gibi algılarlar. Ölüm ve diğer travmalarda çocuğun yaşına ve algısına uygun olarak destek verilmelidir."

    Ölümler karşısında en büyük tedaviyi din yapıyor

    Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Köse ise tüm coğrafyalarda ve toplumlarda ölüm acısıyla başetmenin imdadına 'din'in yetiştiğini belirtti. Dinler içinde bu duyguyu en kuvvetli şekilde yükleyen dinin İslam olduğunu kaydeden Köse şu şekilde konuştu: Bu inançla birlikte kaybedilen kişinin ruhunun artık tamamıyla 'Yüce Kudret'le buluştuğu bir ebedi hayatın içinde olduğuna inanılır. Dinler içinde bu duyguyu mensuplarına en kuvvetli şekilde yükleyen din İslam dinidir. Daha açıkçası, ahiret vurgusu, ölümden sonra hayat vurgusu İslam kadar kuvvetli olan bir başka din yoktur. Köse, "Ölülerin ruhuna yapılan duaların, okunan Kur'an ayetlerinin ahirete irtihal edenlerin ruhlarına ulaştığı inancı ölümlerin kabullenilmesine en fazla katkıda bulunan inançtır" şeklinde konuştu. Ali Köse şunları söyledi: Aslında dinin özünde olmadığı söylenen, zaman zaman da bidat olarak tanımlanan, mevlit okuma, kırkını, elli ikisini yapmak gibi ritüeller geride kalanların yakınlarının ölümünü kabullenmelerini sağlayan psikolojik mekanizmalardır. Bu gibi ritüellerin İslam hukukundaki yerlerinin ne olduğu bir tarafa, psikolojik anlamda mutlak surette pozitif ritüellerdir. En ağır acının evlat acısı olduğunu belirten Köse, "Bu sebeple çocuğunu kaybeden ebeveynin bu ölümü kabullenmesinde İslami gelenekte var olan 'küçük yaşta ölen evlatlar ahiret günü anne babalarını cennetin kapısında karşılayacaklardır' öğretisi fevkalade fonksiyoneldir" dedi.



  • 26 Haziran 2005
    Pazar
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED