|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Amerikan kamuoyunda, Irak'ın işgaliyle sonuçlanan (başlayan demek daha doğru olur) dış politikasına yönelik eleştirilerin en üst düzeye çıktığı bir dönemde Başkan Bush'un yaptığı savunmanın iyi okunması gerekiyor. Başkanın entelektüel kapasitesiyle alay ederek askeri işgal stratejisini onun 'miyop'luğu ile izah etmeye çalışanlar Amerikan sistemi açısından bunun neden sorun olmayacağını kavramamış demektir. Bush'un işgal stratejisini savunurken kullandığı argümanlar aynı zamanda Amerikan siteminin küresel hegemonya stratejisi hakkında yeterince ipuçları veriyor . "Irakta yaptığımız fedakarlık Amerikan halkının geleceği için hayati önemdedir." North Carolina Hava Üssü'nde yaptığı konuşmada terörizme karşı verilen en son savaş olarak nitelediği Irak işgal politikalarını eleştirenlere 11 Eylül'den gerekli ders alınmadığı takdirde savaşı düşmanların kazanacağı uyarısında bulunmayı da ihmal etmedi. Başkan Bush, bir askeri hava üssünde "küresel terörizme karşı savaşan askerler"ine seslenirken "totaliter ideoloji adına, özgürlük düşmanı ve toleranstan nefret eden" teröristlerin "11 Eylül'de Amerikan sahillerine kadar" ulaştığının altını çizdi özellikle.
Pearl Harbor'dan 11 Eylül'e
Bu hamasi konuşmanın Amerikan sisteminin işleyişini anlama ve anlamlandırma açısından hangi şifreleri çözmeye yaradığına bakalım. İktidardaki muhafazakarlara yakınlığı ile tanınan, şu an yönetimde bulunan pekçok ismin aktif görev aldığı PNAC-Project fort he New American Century (Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi) adlı kuruluşun 11 Eylül'den tam bir yıl önce hazırladığı rapor yeni Amerikan yüzyılının dinamiklerini ele vermesi açısından önemli. Hazırlayanlar arasında Paul Wolfowitz, Donald Kagan, Rober Kagan, Mark Lagon gibi isimlerin yer aldığı raporu okuyunca Amerikan yönetiminin 11 Eylül'den nasıl bir ders çıkarmakta olduğunu daha iyi anlıyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi'nin teorik temelleri Soğuk Savaş dönemine kadar götürülebilir; ancak, küresel kuşatmanın askeri ve siyasi perspektifi hakkında Amerikan Savunmasının Yeniden İnşası (Rebuilding America's Defense- strategy, forces and resoures for a new century) başlıklı rapordaki ifadeler Bush'un konuşmasının pratikteki anlamı üzerinde yeniden düşünmeye davet ediyor. Amerika'nın politik liderliğinin sürdürmesi için uluslararası ticaret yollarının güvenliğini, açık denizler, uzay ve siberalemdeki(cyberspace) hakimiyetini sürdürmesi gerektiğini, bunun için de yeni "uluslararası kamuoyu"nun oluşması gerektiğinin altı çiziliyor. Stratejik açıdan anahtar öneri birkaç yerde tekrarlanıyor: Deniz kuvvetleri Pearl Harbor benzeri bir savaşa hazırlıksız yakalanabilir… "Uzun vadede devrimci değişimi gerektirse bile, geleceğin dönüşüm sürecini Pear Harbor türü kolaylaştırıcı bir felaket"in tetikleyici etkisinin altı çiziliyor. Ve Amerika'nın küresel hegemonyasını sürdürebilmesi için önerilen üç aşamalı stratejinin açılımı küresel bir işgal hazırlığına işaret ediyor. Kıtalararası füze sistemi, açık denizlerin kontrolü ve ulusla-rarası ittifakın sağlanması, ve buna uygun askeri yapılanmada radikal değişim. Bu yapılanmanın fitilini ateşleyecek olan Pearl Harbor uyarısı bir bakıma radikal değişimin gerekçesi olarak öneriye dönüşüyor.
Böyle buyurdu Kennan
11 Eylül ve sonrasına ilişkin polisiye komplo teorileri üretmek yerine Amerikan sisteminin şu veya bu sebepten küresel bir kuşatmaya neden ihtiyaç duyduğu sorusuna doğru cevap verilmediği sürece yazılıp çizilenler spekülatif olmaktan ileriye geçemeyecek. 11 Eylül sonrasını Soğuk Savaş dönemi şartlarına benzeten pekçok analistin hatırlattığı bu stratejinin temeli üzerinde düşünmek çok önemli. Soğuk savaş sonrası Amerikan stratejik vizyonunda müthiş bir açılım sağlayan, gelmiş geçmiş en büyük stratejistlerinden biri olarak gösterilen George Kennan'ın 1948'de yaptığı bir konuşma tüm teorik tartışmalara noktayı koymaktadır. "Dünyadaki nüfusun yüzde 6'sını oluşturmamıza karşın dünyadaki kaynakların yüzde 50'sini tüketiyoruz. Bu durumda, önümüzdeki dönemde bizim esas hedefimiz bu eşitsiz durumun sürdürülmesini mümkün kılmaktır. Bunun için tüm duygusal (engelleri) aşmak zorundayız. İnsan haklarını, hayat standartlarının yükseltilmesini ve demokratikleşmeyi bir kenara bırakmak zorundayız…" 20 Şubat 2004'te Kennan'ın 100. yaş günü kutlamalarına katılan Dışişleri Bakanı Colin Powell, Bush döneminin dış politikasının oluşumunda Kennan'ın ilham kaynağı olduğunu belirtmiş olmasını sıradan bir nezaket ifadesi olarak algılanamayacağını olup bitenler göstermektedir. New York Times'ta "Bu bir üçüncü dünya savaşıdır" diye yazan Thomas Friedman doğruyu söylüyorsa G. Kennan'ın sözleri daha bir anlam kazanıyor. Ve devam ediyor Friedman: McDonald's, F15leri dizayn eden McDonell Douglas olmadan gelişemez. BOP üzerinde yapılacak teorik tartışmalar, analizlerin tümü bu gerçeği örtbas edemez. Bugün İngiliz halkı Bush'un yedeğinde savaşa katılan Blair'e yeniden oy vermişse İngiltere'nin pastadan pay alması, bozulan ekonomisinde gözle görülür bir düzelme olmasındandır. Hegemonik Batı bir ahlak sınavından geçiyor. Sömürgecilik özgürlük, medeniyet getirme iddialarına rağmen sonuçta ahlaksız bir sömürü düzeniydi. Yeni düzenin bundan farklı olduğunu düşünmemiz için bir neden var mı?
|
|
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |