|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Hakkı Devrim'den sonra Ali Püsküllüoğlu da "İstanbul en pahalı 23. kent" haberine itiraz etmiş. Hıncal Uluç'un köşesinden öğrendik. "En pahalı olan sadece birincidir. Ötekiler artık 'En pahalı' değil, 'Pahalı' kentlerdir." Hıncal Uluç bu değerlendirmeyi kabul etmiyor. Verdiği örnekler şu şekilde: "İstanbul dünyanın pahalı kentlerinden biridir" ile, "İstanbul dünyanın en pahalı kentlerinden biridir"in anlamı ayni olabilir mi?. "Hakkı Devrim sevdiğim yazarlardandır"la, "Hakkı Devrim en sevdiğim yazarlardandır" ayni anlama mı gelir?.. "Ali Püsküllüoğlu türkçenin önemli uzmanlarındandır"a bakın bir.. Bir de "Ali Püsküllüoğlu türkçenin en önemli uzmanlarındandır" ayni mi?.. Lütfen!.. Güzel soru. Öyleyse kısaca cevap verelim: - Ayni değil, nakdi... Tamam, bu işin şakasıydı. Fakat hangi taraf haklı? Matematik mantığıyla bakınca sadece bir tane "en" çıkar. En pahalı, en güzel, en uzun, en ağır vs. Ancak, Hıncal Uluç'un yazdığı örnek cümlelerde anlamlar birbirinden farklı. İki taraf da haklı olamayacağına göre nasıl açıklayacağız? Bu durumda, dilin mantığı matematik mantığından farklılık gösterir deyip, işi tatlıya bağlamak lazım. Yoksa kavga çıkacak.
K'AYİGUYİTEN KAZIM
Karadeniz dalgası gibiydi Kazım Koyuncu. Hırçındı, itirazı vardı. Ve duyarlıydı. O çok sevdiği Karadeniz'i Çernobil'in kanser denizine çevirdiğini haykırıyordu dosta düşmana. Ama korktuğu başına geldi ve genç yaşta kanser oldu. Bırakmadı Karadeniz türkülerini son anına kadar, sevenleri de onu yalnız bırakmadı. Çernobil'in son kurbanlarından biriydi o. Herkes ağladı arkasından. Sevgi krallığı kurmak istiyorum bu topraklarda diyordu yaşarken, gördük ki kurmuş o krallığı. K'ayiguyiten Kazım... K'ayiguyiten... (Hoşçakal) Kazım Koyuncu, Türkiye'nin ilk laz-rock grubu olan 'Zuğaşi Berepe'yi kurmuştu. Grup, 1995'te 'Va Mişkunan' (Bilmiyoruz), 1998'de de 'İgsaz' (Gidiyor) adlı albümleri çıkardı. Grup dağılınca Koyuncu, 2001'de ilk solo albümü 'Viya'yı, 2004'te ise 'Hayde'yi çıkardı. Kanal D'nin 'Gülbeyaz' ve 'Sultan Makamı' dizilerinin müziğinde de imzası vardı. Allah rahmet eylesin. Sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
Yaz gelince öter durna
Yaz gelince tv kanalları dizilerini ve tartışma programlarını tatil ediyor, yaz sezonu farklı bir anlayışla yayın yapıyorlar. Ta ki sonbaharda yeni yayın dönemi başlayana kadar. Maddi durumu iyi olmayan ve tatile çıkamayan vatandaşlarımızın çoğunlukta olduğunu dikkate alan muhabirimiz, bu konu üzerine röportaj yapmak için, ünlü bir profesörün kapısını çalar. Teybini açarken elinde sağlam dayanaklar bulunduğunu düşünmektedir. Halkın tek eğlencesinin tv olduğu, dolayısıyla yaz döneminde de ekran başından ayrılmayanlara kaliteli programlar yapılması gerektiği vs. Ancak Hoca bu fikre karşıdır. - Seyretmesinler kardeşim!.. Yazın bari seyretmesinler!.. Nedir bu devamlı ekrana kilitlenmek!.. Hiç anlamıyorum. Hayatımızı televizyon kaplıyor. Dışarıda hayat var. Dışarısı kıpır kıpır. Ama kimse farkında değil. İnsanlar gözlerini ekrana dikmiş habire bakıyor. Böyle olunca ne oluyor? Hayatı kaçırıyoruz. Çiçekleri, böcekleri, ağaçları görmüyoruz. Geçenlerde oğlum Çınar'la dışarı çıktık. "Baba bu ne ağacı?" diye sordu. O anda kafama dank etti. Yahu kazık kadar olmuş, daha ağaçları tanımıyor. Üstelik adını sorduğu ağaç ne biliyor musun? Çınar, çınar... Kendi adı!.. Bu durumda sen olsan tepen atmaz mı?
DOĞRUSU
Dünkü yazıda geçen Aşık Ömer'in dörtlüğündeki "Noktadır benlerini sayamadım ben..." mısraının doğru hali "Noktadır benlerin sayamadım ben" şeklinde olacaktı. Fazla hece gözümüzden kaçmış ancak Hüseyin Movit uyardı da farkına vardık. Benlerin sayısına kilitlenince, hece sayısına dikkat etmemişiz. Teşekkür, özür ve düzeltme hepsi bir arada.
NİYE ÇÖKTÜ
Murat Kayacan'ın bilgisayarı çökünce, oğlu sormuş: "Baba bilgisayarın niye çöktü? İçinde çok bilgi olduğundan mı?"
|
|
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |