AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Ulemanın siyasette etkili olma mücadelesi...

Celal Bayar Başvekilim Adnan Menderes (İstanbul, Baha Matbaası, 1986) adlı kitabının girişinde Türkiye'de iktidarın saray, ilmiye ve seyfiye arasında paylaşılmış olduğunu ve Demokrat Parti'nin (DP) bu durumu göremediğini, siyasi egemenliğin kullanılmasında halktan oy alarak iktidar olan ekibin tek olduğuna inanmakla yanlış yaptıklarını belirtir...

Bayar'ın bu tespiti, Türkiye'deki siyasetin işleyişinin en basit şekilde resmedilmesinden başka bir şey değil. DP 1950 seçimlerinde büyük bir çoğunlukla iktidara gelince devamlı "milli irade"yi yüceltmeye çalışmış ve "milli irade"yi kendisinin temsil ettiğini savunarak bunun siyasi iktidar kullanımında tek yetkili faktör olduğuna inanmıştır. Demokrasilerde egemenliğin "kayıtsız ve şartsız millete" dayanması ve milletin tekelindeki "egemenlik" yetkisinin seçimi kazanan siyasi kadrolara geçmesi elbette partileri güçlendiren bir gelişmedir.

Ne var ki siyasetin gerçeklik alanı bundan biraz farklı işlemektedir. Siyasetin gerçeklik alanına inildiğinde "milli irade"yi partiler temsil etseler de gerçekte iktidar ilişkileri farklı işlemektedir. İşte Celal Bayar'ın işaret etmek istediği de budur.

Türkiye'de Osmanlı Devleti sırasında siyasal iktidarın kullanılmasında Saray, yani Padişah ve ailesi; seyfiye, yani savunma hizmetlerini yürüten Yeniçeri ve Sipahi ordusu ile İlmiye, yani ilmi ve dini hizmetlerin görülmesi tekelini elinde tutan güçler etkili olmuşlardır. Bir bakıma iktidar bu güçler arasında paylaşılmıştır.

Osmanlı dönemindeki siyasi gelişmeler bu üç odağın ilişkilerinde şekillenmiştir. Yeniçeri ordusunun yahut Ulema sınıfının taraf olmadığı bir siyasi hareket görmek mümkün değildir.

Peki bu tablo Cumhuriyete ve demokrasiye gelindiğinde son mu buldu? Aslında temel soru bu. Çünkü Cumhuriyet Osmanlıdaki bu tabloya karşı oluşmuştu. Demokrasi iktidarı halka verdiğini ve iktidar tekelinin halka geçtiğini savunmuştur. Fakat bir toplumda oluşmuş bir siyasal gelenek ve yapının değişmesinin rejim değişikliği ile pek mümkün olmadığını, bu tür değişikliklerin çok uzun bir süre aldığını unutmamak gerekiyor.

Cumhuriyet Türkiye'sinde Sarayı, Seyfiyeyi ve İlmiyeyi kimler temsil ediyor? Bunun cevabı zor değil. Bugün Sarayın karşılığı Anayasal Kurumlar olmalıdır. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Bürokrasi gibi kurumlar. Siyasi iktidarın kullanılmasında bu kurumların etkisinin olmadığını söylemek mümkün mü?

Seyfiyeyi elbette ki ordu temsil etmektedir ve ordu-siyaset ilişkilerinin mahiyeti herkesçe bilinmektedir.

İlmiyeye gelince bugünün ilmiyesi de aydınlar ve üniversiteler olmalıdır. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) şemsiyesi altında toplanmış olan aydınların (ulema mı demem gerekirdi?) iktidar ortak olma noktasındaki mücadeleleri herkesin gözleri önünde cereyan etmektedir.

Bugün YÖK ile hükümet arasındaki kavganın görünürde pek çok sebebi üzerinde durulabilir. Bir rektörün tutuklanması ve tutuklanması sırasında maruz kaldığı muamele gibi hususlar gerçekten "ilmiye"nin ayağa kalkmasını mı sağlamıştır? Peki geriye doğru gidelim. YÖK üyeleri ve rektörler Ankara'ya kaç kez yürüdüler. "Ordu göreve" diye pankartlar bile taşınmıştı. Parlamentonun yasa yapma ve kural koyma tekeline müdahale anlamına gelecek pek çok davranış örneği verilebilir. Bugün arkadaşlarından birine reva görülen muameleyi protesto edenler dün de çeşitli gerekçeler bulmuşlardı.

İşin aslı başka yerde aranmalı. Uzun tarihi geçmişte iktidar kullanımında ve siyasi kural konulmasında belli yetkiler kullanan "ilmiye" bu konumunu terk etmek istemiyor. Israrla bu siyasal konumunu elinde tutmak için çeşitli gelişmeler karşısında pozisyon alıyor.

Şunu bilmek gerekiyor ki Türkiye'de İlmiye yani Ulema sınıfı, siyasal iktidar yetkisinin kullanılmasında kendisinin de önemli rolü olduğunu düşünüyor. Bu yetkisini demokrasiye rağmen terk etmek istemiyor. Kavganın temelindeki gerçek bu olsa gerek.


1 Kasım 2005
Salı
 
DAVUT DURSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED