|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Fransa bir haftadır yeni tip terörle tanıştı. Paris'in daha çok Kuzey Afrikalı ve Müslüman göçmenlerin yaşadığı mahalleleri ayakta. Gündüzleri taş ve sopalarla çatışmalar çıkıyor göstericilerle polis arasında; geceleri ise sokaklarda yakılan otomobillerin atev ve dumanları yükseliyor. Mağrur ve tepeden bakan politikacılar ne yapacaklarını bilmez haldeler; süngüleri bayağı düştü. Güvenlik güçleri de çaresiz görünüyor. Gelişmeyi protestoları başlatan tekil olaya bağlayanlar yanılıyor. Elbette, polisten kaçmaya çalışan iki gencin açık elektrik tellerinin çarpmasıyla hayatlarını kaybetmesi önemli; politikacıların ölenlerin kimliğine bakıp sergiledikleri duyarsızlık gelişmelerde önemli bir payın sahibi. Ancak, sorun bir tek olayla irtibatlı olsaydı, yetkililer bir buket çiçekle gençlerin ailelerini ziyaret eder, kayıpların telâfisi yapılır, dosya da kapanırdı. Olan o kadar basit değil; bütün Fransa'yı geceleri uyutmayan, Paris'i o kötü savaştan sonra bir kez daha yakan gelişmelerin çok daha derin ve telâfisi kolay olmayan sebepleri var. Batıda İslâm ve Müslümanlar söz konusu olduğunda anlaşılmaz tavır sergileyen neredeyse tek ülke Fransa. Artık toplumunun bir parçası olmuş, vatandaşlık verdiği insanlara 'yabancı' muamelesi yaptığı yetmezmiş gibi, 'farklı' görüntülere de tahammülsüz davranıyor Fransız sistemi. Bütün İslâm Dünyası'nın Batı açısından bir tür 'sempati testi' gözüyle baktığı Türkiye'nin AB üyeliğine en şiddetle ve alenen karşı çıkan da Fransa değil mi? Bugünün 'anlayışsız' yöneticileri gidince yerlerini alacaklardan da medet yok; çünkü en güçlü alternatif olarak gösterilen politikacılar daha da 'uzlaşmaz' bir görüşü savunup duruyorlar. İçişleri bakanlığı koltuğunda Nicolas Sarkozy'nin oturuyor olması, gösteriler ve yakıp-yıkma olayları yüzünden onun puan kaybetmesi fazla bir anlam taşımıyor. Sarkozy gönlünde yatan cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmayı başarsa ne olacak? Fransa, şimdi yaşadığı türden olayların aynısını, hatta daha şiddetlisini doğurmaya gebe huzursuzluk tohumlarını çoktandır içinde taşıyordu zaten. Konunun Fransa sınırlarını aşan bir yönü de var; tek başına bu ülkeyi 'suçlu' göstererek büyük bir haksızlık işlemeyelim. 11 Eylül eylemleri sonrasında Batı'nın benimsediği 'tekçi-tepki' her ülkeyi huzursuzluğun eşiğine getirdi. Teröre muhatap tek ülke Fransa değil. Fransa'yı özel yapan bugün karşı karşıya kaldığı eylemlerin biçimi. Huzursuzluğunu terör örgütüne katılarak şok eylemlerle ifade eden tipler her ülkede çıkabilir, çıkıyor da; ancak Fransa'da sokaklar huzursuzlarla kaynıyor. Fransa'yı 'özel' kılan da, huzursuzların taşkınlıklarını ifade etme biçimi zaten. Fransa bu soruna çözüm bulursa, hiç kuşkunuz olmasın, bulunacak çözüm her yerde uygulanabilecek türden olacaktır. Fransa'da yaşayan 'vatandaş' statüsünde beş milyon 'yabancı', dünyanın her tarafında varlığı hissedilen 'ben-öteki' çelişkisini temsil ediyor; Fransa'nın sorunu çözmede başvuracağı yöntem, eğer başarılı olursa, başka ülkeler tarafından da benimsenebilir. Önünde iki yol var Fransa'nın. Biri şu: Sertleşip vurdu-kırdı yöntemleriyle sokak gösterilerini engellemek ve sorunlu kişilerle ailelerini vatandaşlık bağlarını kopartarak eski ülkelerine göndermek... Sarkozy ve benzerlerinin kafasında yatan bu tür bir çözüm. İkinci çözüm ise, bugüne kadar benimsenen çatışmacı politikalardan vazgeçmeyi getirecek bir uzlaşı ortamını denemek... Bunun zorluğu, 'farklı' olana tahammülsüz Fransız sisteminin felsefî temelleriyle birlikte sorgulanmasını gerektirmesinden... Dünyaya kanla nizamât vermekten başka yöntemlere gözleri kapalı bir kadronun elinde 11 Eylül'e yanlış teşhis koyduğu için ABD büyük bir fırsat kaçırdı; bugün hem ulusal çıkarı zarar görüyor, hem de buna sebep olan siyasî kadro sıkıntıda... Paris'teki yangına yanlış bir teşhis koyar ve tehlikeli sonuçlar doğuracak tedbirlere başvurursa, aynı dert, Fransa'nın ve yönetici kadrosunun başına da açılacaktır... ABD'de kolektif akıl iflâs etmişti, bakalım Fransız akılcılığı bu sorunun altından nasıl kalkacak...
|
|
![]() |
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |