|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Bu ülkede kitap okunmuyor, diye ezbere şikayet edenler, durup etraflarına bir kez daha baksınlar. 500 binlik ilk basımı iki ay içinde satılan ve ikinci basımı da 100 bin yapılacak olan bir kitap var ortada: En Uzun Gece. Ahmet Altan, yazdığı kitapları yüz binlerce insana okutmayı başaran bir yazar. İnsanları ama özellikle kadınları, ilişkileri ama özellikle kadın-erkek ilişkilerini ve elbette aşkı anlatmakta usta. Bu konuda tartışılmaz bir marka. Kırdığı satış rekoru ile 2005 yılının en önemli edebiyat olaylarından biri olarak anılacak olan En Uzun Gece'de, marazi bir aşkı anlatıyor Ahmet Altan. İkisi de diplomat çocuğu ve yazarın söylediğine göre çok "zeki" olan, birbirlerinin ve aşklarının kıymetini bilmelerine rağmen koruyamayan ve hem kendilerine hem de birbirlerine zarar veren Yelda ile Selim'in İstanbul'da başlayıp Güneydoğu kırsalında biten hazin aşkını hikayelendiriyor. Romanın sonu şaşırtıcı biçimde kesilip atılıyor ve roman, adı Farsça "en uzun gece" anlamına gelen 'şeb-i yelda'dan alınan Yelda için bitmeyecek bir karanlığın başladığı yerde noktalanıyor. İlişkileri çıkmaza girmiş, aşkları bu kadar çok sevip aynı derecede sevilmemek korkusu ile hırpalanmış kahramanlarımız birbirlerine olan bağımlıklarını kırmak ve diğeri olmadan da varolabilmek için mücadele verirken, yazar, romanın arka planında 'Kürt sorunu', terör olgusu, kadın sorunları ve töre cinayetlerine rağmen hayatta kalmaya çalışan bölge insanına geçit töreni yaptırıyor. Aşkın ölümü bile ikinci plana ittiğine inanan yazar, bu bölgedeki hayatı tasvir edip göstermekle yetiniyor, oradaki hiçbir sorunun, tehlikenin ve de yaşanan ölümlerin, anlattığı aşk hikayesinin önüne geçmesine izin vermiyor. Yelda ile Selim'in aşkına sonuna kadar sadık kalıyor ve tercihindeki bu ısrarı nedeniyle "aşk yazarı" sıfatını bir kez daha, sonuna kadar hak ediyor. Romanın diğer kişileri ana hikayeye eklenmiyor, kahramanlara en yakın olanlar bile herhangi bir duyguyla bu aşkı melezlemiyor ve Selim ile Yelda'nın tutkulu aşkı, roman boyunca gür ve gümrah bir şekilde tek başına akmaya devam ediyor. Yazarın tarih, mekan ve coğrafya üzerine yaptığı süslü tasvirler, romana yer yer egzotik, yer yer oryantalist bir hava katıyor. Sinematografik öğeleri itibariyle En Uzun Gece, en kısa zamanda bir sinema filmi olmaya aday görünüyor.
|
|
![]() |
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |