T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 1 AĞUSTOS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İsrail ordusu, ateşkes kararını gazetecilerden öğrenmiş

İngiliz basınında bugün, İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in, Hizbullah'ın, İsrail sınırından uzaklaştırıncaya kadar ateşkesi kabul etmeyecekleri yolundaki açıklaması ve Lübnan krizinde Washington'un rolü başlıkları öne çıktı.

BBC'nin Türkçe internet sayfası "http://www.bbc.co.uk/turkish/" adresinde yer alan basın özetlerine göre, Daily Telegraph gazetesi, Pazar günü 48 saatliğine hava saldırılarını durdurmayı kabul eden İsrail'in, daha sonra bu karara uymadığını hatırlatarak Başbakan Ehud Olmert'in, generallerin ve kamuoyunun baskısıyla geri adım atmak zorunda kaldığını yazdı.

"Olmert'in bu kararı askerlere danışmadan aldığı anlaşılıyor. Hatta bazı yüksek rütbeli subaylar, hava saldırılarının durdurulması kararını gazetecilerden duydu. Şaşkınlık içindeki askeri yetkililer, Hizbullah'a mücadelelerinde, diplomatik açıdan zamana karşı yarıştıklarını söylediler.

İsrail gazetelerinde de, çoğu çocuk 50'den fazla sivilin öldüğü Kana saldırısına rağmen saldırıların durmaması gerektiği yönünde yazılar çıktı. Yedioth Ahranot gazetesi, 'Eğer bu savaşta başarısız olursak, İsrail Ortadoğu'da var olamaz' diye yazdı. Maariv gazetesi de Olmert'in dünyaya 'Özür dilemeyeceğiz, pişman değiliz. Yahudi devleti artık ayaklar altında ezilmeyecek' diye haykırması gerektiğini savundu. Sonunda Olmert Hizbullah'ı İsrail'e saldıramayacak duruma getirinceye kadar bu savaşı bitirmeyeceklerini ilan etmek zorunda kaldı."

Financial Times, İsrail'in bu kararıyla acilen ateşkes sağlanması için yürütülen çabaların ağır bir darbe aldığını belirtti. Gazete bu süreçte İsrail'e karşı harekete geçmesi için Amerika Birleşik Devletleri (ABD) üzerindeki baskıların artacağını vurgulayarak, "Arap müttefikleri, kamuoylarının baskısıyla artık Washington'dan İsrail'i durdurmasını istiyor. Irak'taki Şiiler'in dini lideri Büyük Ayetullah Ali El Sistani ABD'yi üstü kapalı bir şekilde uyardı ve İslam dünyasının Lübnan'da ateşkese engel olanları bağışlamayacağını söyledi" ifadelerine yer verdi.

"YENİ MUHAFAZAKARLAR BUSH'LA BARIŞTI"

Gazete, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde Lübnan'a barış gücü gönderilmesiyle ilgili müzakerelerin siyasi durum belirginleşinceye kadar ertelendiğini, farklı karar tasarıları hazırlayan ABD ve Fransa arasında diplomatik savaş yaşanacağını belirterek, "Washington'un çözüm önerisi, Lübnan'da düzeni BM askerlerinin sağlamasını öngörüyor. Washington'a göre bu güç gerekirse zor kullanarak Hizbullah'ı silahsızlandırmalı. Öncelikle ateşkes isteyen Paris ise bunu taraflar arasında varılacak bir anlaşmanın izlemesi gerektiğini düşünüyor. Fransa Lübnan'da uluslararası bir gücün konuşlandırılmasının ancak bu aşamalardan sonra gündeme gelmesi gerektiğini söylüyor. Uluslararası güce karşı çıkan ve hem Lübnanlılar'ın hem de Arap halkının gözünde desteğini artıran Hizbullah ise ateşkes için herhangi bir koşulu kabul etmemekte ısrarlı" yazdı.

Financial Times başka bir haberinde de Kasım ayında yapılacak ara seçimler öncesinde Washington'un İsrail'e koşulsuz desteğinin yeni muhafazakarları sevindirirken, ılımlıları düş kırıklığına uğrattığını belirtiyor:

"Mayıs ayında Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın, nükleer program konusunda, İran'a bazı koşullarla müzakereler için yeşil ışık yakmasından sonra yeni muhafazakarlarla Beyaz Saray arasındaki ayrılık doruğa çıkmıştı. Ancak Lübnan saldırılarından sonra yeni muhafazakarlar Beyaz Saray'la barıştı. IIımlılarla şahinler arasındaki ayrım ise daha da derinleşti. Bir süre öncesine kadar yeni muhafazakar akımın önde gelen isimlerinden olan Francis Fukuyama'ya göre, Amerikan toplumunda Irak örneğindeki gibi bir bölünme söz konusu. Bir tarafta Bush'un arkasında olanlar, diğer tarafta da Amerikan diplomasisinin yönü konusunda paniğe kapılanlar var. Eski Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Zbigniew Brzesinski'ye göre, kendini askeri yöntemlerle siyasi hedeflere ulaşılabileceğine inandıran Washington, Irak'tan hiç ders almadı."

Independent'ta yazan eski İngiliz diplomat Oliver Miles da Lübnan krizinde Washington'un rolünü değerlendirirken, "Bush, Ortadoğu gerçeklerini kavrayamadı" saptamasında bulundu.

"PERİLER ÜLKESİNİN KRALI"

"Bush ve İngiltere Başbakanı Tony Blair'e göre kriz, teröristlerin 'özgürlük ideolosi'ne tepkilerinden kaynaklanıyor" diyen Miles, "Bu gerçeklerle bağdaşmayan çocukça bir görüş. Sorun, İngiltere ve diğer ülkelerin Ortadoğu meselesini Amerika'ya havale etmelerinden, meydanı Washington'a bırakmalarından kaynaklanıyor. İsrail yanlısı tutumu nedeniyle ABD'nin bunu başarabilmesi mümkün değil. Meselenin özünde Arap-İsrail anlaşmazlığı var. Yol haritasındaki ana unsur, İsrail ile Arapların anlaşmayla sonuçlanacak müzakereler için karşılıklı adımlar atması zorunluluğu. Fakat ABD ve müttefikleri özellikle de İngiltere, terörle savaşlarına odaklanarak bu amaçtan uzaklaştı. Bunun sonucunda barış sürecinde üzerine düşeni yapmasını sağlamak için İsrail üzerinde baskı kurulamadı. Barış süreci durdu ve aralarında İsrail'in yok edilmesi gerektiğini savunanların da bulunduğu aşırılar güç kazandı" ifadelerini kullandı.

Guardian'da yazan George Monbiot ise ABD Başkanı George Bush'a atfen, "Periler Ülkesi'nin Kralı, Ortadoğu'daki gerçekleri kavrayamıyor" diyor:

"Kral, her şeyi teröristlerin, kötü adamların yaptığını söylüyor. Doğru son krizde ilk kurşunu Hizbullah sıktı. Ama durup dururken değil. İsrail'in daha önceki yıllarda Lübnan'ı işgali, hala Golan Tepeleri'ni elinde tutması, işgal altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimleri kurması, Gazze'de sivilleri, elektrik santrallerini, köprüleri, boru hatlarını bombalaması, gfcyor. Washington'a çocukları öldürmesi, Filistinli siyasi liderlere suikast düzenlemesi, Bush'a göre hayali ve hiçbir siyasi sonuç doğurmayacak şeyler. Aynı şey, Irak'ın işgali ve Bush'un İran ve Suriye'ye tehditleri için de geçerli. Bush özgürlük ve demokrasinin sonunda zafere ulaşacağı bir masalın içinde yaşıyor. Ortadoğu'da tüm tarafların dahil olacağı bir uzlaşmayı, kendi dünyasında yaşayan Bush'un liderliğindeki bir ABD sağlayamaz."

  • LONDRA (İHA)

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi