T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 1 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE | ||
|
Kasım 2005'te, yani altı ay önce, Amerikan Deniz Piyadeleri, "öldürülen arkadaşlarının intikamını almak için" gruplar halinde evlere baskın düzenler. Öyle öfkelidirler ki, girdikleri evlerde kim varsa kurşuna dizerler. Kızgınlıkları geçene kadar girdikleri evlerde toplam 24 sivili öldürürler. Ölenlerin büyük bölümü kadın ve küçük çocuklardır. İnfaz timi işini tamamladıktan sonra karargahtaki diğer askeri grup çağrılır. Onlara da cesetleri toplama emri verilir. Cesetleri toplamayan askerlerden Ryan Briones; "kurbanlar küçük bebekler, erkekler ve kadınlardı. Kan kokusunu hâlâ duyuyorum" diyor, bir genç kızın kafasından nasıl kurşunlandığını anlatıyor. Irak'ın Washington'a atanan Büyükelçisi Semir Sumeydai, George Bush'a güven mektubunu verdikten sonra çıktığı CNN'de, katliamda öğrenci olan kendi kuzeninin de öldürüldüğünü ve katliamın kasten yapıldığını söyledi. 38 yıl önce, genç bir teğmenin komutasındaki ABD müfrezesi, bir Vietnam köyünü basıp tarihin en büyük barbarlıklarından birine imza attı. Öyle bir katliam yaptılar ki, isleri bittikten sonra 504 ceset bıraktılar köyde. Ölenler arasında 1 yaşındaki bebeklerden 82 yaşındaki ihtiyarlara kadar kurbanlar vardı. Bu korkunç olay tarihe "My Lai katliamı" olarak geçti. ABD'nin imza attığı yüzlerce insanlık suçundan sadece biriydi. Hadisa'da yaşananlar, sadece Irak'ta gördüğümüz kaçıncı insanlık suçu? Felluce'de neler yaşandığını hâlâ bilen yok. O korkunç katliamın bilançosu hâlâ gizleniyor. Kullanılan kitle imha silahlarının yol açtığı yıkım hâlâ tespit edilmedi. Kanıtlar hâlâ gizleniyor. Yine Tel Afer'deki kıyım unutturulmaya çalışılıyor. İşkenceden tecavüzlere, toplu kıyımlardan kitlesel katliamlara kadar, ABD'nin Irak'ta işlemediği hangi insanlık suçu kaldı? Kayıp binlerce Iraklı genç, kadın ve kıza ne oldu? Öldürülen yüzlerce aydının/akademisyenin katilleri nerede? Soruşturma açmışlar! Ne çıkacak? Elbette hiçbir şey! Bütün soruşturmalar gerçekleri gizlemek için değil mi? ABD adaleti ya da uluslararası adli kurumlar şimdiye kadar bu caniliklerden hangisini cezalandırabildi? Bütün insanlıkla alay ediyorlar. Ondan sonra da, hiç utanmadan, kalkıp insan hakları raporları yayınlıyorlar! Her katliamın arkasında kirli bir hesap var. Ebu Gureyb'de olduğu gibi, vahşeti birkaç caninin üstüne atıp kurtulacaklar. Oysa Ebu Gruyb'deki işkence doğrudan Pentagondan yönetiliyordu. Bugün o caniler hâlâ işbaşında. Peki ne olmuştu Hadisa'da, hatırlayalım: Hadisa saldırıları 2003'ten beri devam ediyor. ABD, İngiliz ve Avustralya askerleri bölgede kanlı operasyonlar yaptı. Operasyona "Shekhina", yani "Tanrı Yahudileri Korusun" adı verildi. Amaç, Irak petrolüne Hayfa yolunu açmaktı. Ancak direniş bu hesapları boşa çıkardı. Ardından "Suriye seçeneği" devreye girdi. Suriye parçalanacak, petrol Humus üzerinden nakledilecekti. 2005'te ABD, Suriye sınırındaki El Kaim bölgesinde kanlı Matador operasyonunu başlattı. Amaç Zerkavi olarak gösterildi. Ama gerçek niyetleri Musul-Tel Afer-Sincar güzergahını "temizlemek"ti. Felluce ve Tel Afer katliamlarının tek sebebi petrolün yolunu açmaktı. Musul-Hayfa yolu üzerindeki Türkmen, Arap, Asuri'lerin "temizlenmesi" gerekiyordu. Türkiye'ye gelen Kerkük-Yumurtalık boru hattı, Irak işgalinden bu yana sürekli bombalanıyor. Tamiri uzun sürdüğü için de çoğu zaman kapalı kalıyor. Hasar giderilir giderilmez yeni bir saldırı oluyor. Üç boru hattından ikisi saldırıya uğrarken Suriye üzerinden Akdeniz'e ulaşan, İsrail tarafına giden boru hattına hiçbir saldırı yapılmıyor. Mossad'ın dokunmadığı güzergahta altı paralel hat var. Hadisa bölgesine geliyor, Fırat'ı geçip Suriye topraklarına giriyor, oradan da Tripoli'deki rafinerilere gidiyor. İsrail bu hattı değiştirip Hayfa'ya, yani İsrail'e yönlendirme planları yaparken diğer hatları sürekli bombalıyor, işlevsiz hale getirmeye çalışıyor. Irak'ta hem kendi timleri hem de taşeron örgütleriyle operasyonlar yapan İsrail istihbaratı ABD ile birlikte geleceğin boru hattı güzergahları üzerinde "temizlik" yapıyor. Hadisa katliamı bu kirli savaş için yapılan ve halkı yıldırmayı amaçlayan insanlık suçlarından sadece biri. Cesetleri toplayan ABD askeri, yan yana sıralanmış bebek cesetlerini kastederek, "kan kokusunu hâlâ duyuyorum" demiş. Bugün kan kokusunun geldiği tek bir yer var: Beyaz Saray!
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |