T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 28 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Erdoğan: Ortak aklın ve sağ duyunun sesini yükseltme zamanı

Strasbourg'da AKPM Başkanı Linden ile görüşen Erdoğan, "Zaman ortak aklın ve sağ duyunun sesini yükseltme zamanıdır. Birbirimizi daha iyi anlayıp hassasiyetlerimize saygı göstermeliyiz" şeklinde konuştu.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'na katılmak üzere Fransa'nın Strasbourg şehrine gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKPM Başkanı Rene Van Der Linden ile biraraya geldi.

Görüşme öncesinde şeref defterini imzalayan Erdoğan deftere, "Tüm medeniyetlerin ortak değerleri paylaştığına olan inanımızı dile getirmek, uyum ve hoşgörüye, laik yaşama verdiğimiz değeri anlatmak için demokrasinin evi olan Avrupa Konseyi'ni tekrar ziyaret etmekten büyük mutluluk duyuyoruz" diye yazdı.

Erdoğan ve Rene Van Der Linden daha sonra bir süre başbaşa görüştü.

AKPM Genel Kurul'da "İfade Özgürlüğü ve Dini İnançlara Saygı" başlıklı bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, 11 Eylül saldırılarının ardından İslam ve Batı dünyası arasında yaşanan çatışmalara artık bir çözüm bulunması gerektiğini ifade etti.

Erdoğan, ağırlıklı olarak düşünce özgürlüğü, medeniyetler ittifakı ve Batı ile İslam dünyası arasındaki gerginliğe işaret etti.

Konuşmasında toplumların birbirlerinin farklılıklarına tahammül etmesinin bir zorunluluk olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, dünyanın ancak bu şekilde huzura kavuşabileceğine vurgu yaptı.

"Çatışmalar hepimizi sonu olamayan bir dehlize doğru sürüklemektedir" diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Barış içinde yaşamanın yollarını arayıp bulmalıyız. Gelecek korkular üzerine bina edilemez. Zaman ortak aklın ve sağ duyunun sesini yükseltme zamanıdır. Birbirimizi daha iyi anlayıp hassasiyetlerimize saygı göstermeliyiz. 'Onlar' ve 'ötekiler' türünden zihniyetler oluşturmaktan kaçınmalıyız" şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan konuşmasında, İslamofobi'nin de Antisemitizm kadar büyük bir sorun ve mücadele edilmesi gereken bir düşünce olduğunu ifade etti.

Erdoğan, genç nesillere; çok kültürlülüğün, farklılıklar içinde birlikteliğin bir erdem olduğunu göstermek zorunda olduklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hangi gelişmişlik düzeyinde olursa olsun her toplumun diğerleriyle paylaşabildiği değerler olduğunu anlatmaya ve bunları bastırmak veya asimile etme yerine onları anlamaya, yararlanmaya ve karşılıklı etkileşim içinde yeşertmeye çalışmayı, kendimiz için önemli bir amaç dizisi haline getirmeliyiz. İşte Medeniyetler İttifakı bunu öngörmektedir ve bu yolda yapılması gerekenleri ortaya koymaya çalışmaktadır.

Hepimizin bu ideal ve çaba etrafında toplanması ve gayretlerimizi bu yönde yoğunlaştırması, gelecek nesillere barış ve huzur dolu bir dünya bırakabilmemizin en etkili yolu olacaktır. Tarih boyunca bir çok din ve kültüre ev sahipliği yapmış Türkiye'nin başbakanı olarak, Medeniyetler İttifakı girişimi başta olmak üzere buna katkı sağlamaya inandığımız için bu oluşumun içinde yer aldık.

Bugün Avrupa'da giderek genişleyen bir haklar ve değerler coğrafyasından bahsedebiliyorsak bu, NATO, AB ve AGİK kadar Avrupa Konseyinin etkin çalışmaları sayesinde olmuştur. Sizlerin daha özgür daha barışçıl ve daha müreffeh bir dünya için çalıştığınızı biliyorum. Böyle bir dünyanın ancak temel insan hak ve hürriyetlerinin herkes tarafından benimsenip, uygulanmasıyla mümkün olabileceğini ifade etmek istiyorum. AKPM'nin bu istikametteki çabalarını takdirle izliyor ve destekliyorum."

Hem medeniyetler ittifakı girişiminin eş başkanı hem de özgürlük ve insan onuruna inanan biri olarak genel kurulda konuşmaktan memnuniyet duyduğunu ifade eden Erdoğan, bugün ele alınacak raporda bazı görüşlere katıldığını, bazılarına ise katılmadığını kaydetti.

"DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ"

Düşünce ve ifade özgürlüğünün, ortak değerlerin vazgeçilmez unsurları arasında yer aldığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Buna hiç şüphe yok. Bu ilke esasen başkalarının herkesçe paylaşılmayan görüşlerine hoşgörüyle yaklaşılmasını da kapsamaktadır. Bu konuda özellikle son yıllarda büyük bir mesafe kateden bir ülkenin başbakanı olarak duyarlılık ve kararlılığımı iyi bildiğinizi zannediyorum. Ancak tüm özgürlüklerin belli bir sorumluluk bilinciyle yaşanılması gerektiği açıktır. Nitekim uluslararası insan hakları hukukuna göre ifade özgürlüğü dahi mutlak bir hak olmayıp, diğer bireylerin hakları, itibarının korunması başta olmak üzere bir takım sınırlamalara tabidir. BM medeni ve siyasi haklar sözleşmesinin 19. maddesinin 3. fıkrasında ifade özgürlüğünün özel bir sorumlulukla kullanılacağı vurgulanmaktadır. Keza, AİHM'in içtihadına göre de ifade özgürlüğü terör ve şiddeti doğrudan teşvik ve kışkırtma, kin ve nefret duygularının tahrik edilmesi veya dini değerlere saldırı durumlarında kısıtlanabilmektedir. Bu önlemler toplumsal yaşamın bir gereği olarak yüzyıllar boyunca tecrübe edilmiş, gelenek ve uygulamaların sonucunda ortaya çıkmıştır."

"ASIL SORUN KUTUPLAŞMADIR

Küreselleşmenin sağladığı imkanların insanlar ve toplumlar arası ilişkileri çok daha yoğunlaştırdığı bu günlerde bu ilke ve kurallara uymanın daha büyük önem taşıdığını anlatan Başbakan Erdoğan, sözü bir süre önce yaşanan "karikatür krizine" getirdi. Erdoğan şöyle devam eti:

" Bu krizin ciddi bir bunalıma dönüşmüş olması, bu gerçeği çok çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermiştir. Ancak burada vurgu yapmak istediğim hususun, sadece özgürlüklere getirilmesi gereken kısıtlamalar olmadığını özellikle belirtmek istedim. Asıl dikkati çekmek istediğim husus, özgürlüklerden yararlanılmasıyla başta dini değerler olmak üzere kişilerin hak ve duyarlılıklarına saygı gösterilmesinin, birbirleriyle çelişen unsurlar olmadığı, tam aksine karşılıklı uyum ve denge içinde uygulandıkları takdirde bunların bizleri daha açık ve özgür toplumlar olmaya yönelteceği bir gerçektir.

Geldiğimiz noktada hakkın ve hukukun gücüyle bu yönde mesafe almak ve dünyayı hepimiz için daha yaşanabilir bir hale getirmek, bizlerin elindedir. Ancak son dönemde yaşadığımız bazı gelişmeler herkesi endişeye sevk etmiştir. Zira karikatür krizi ile yaşadığımız acı tecrübe, ifade özgürlüğüyle dini inançlara saygı arasında yanlış anlaşılmalardan kaynaklanan bir çelişkiye dikkati çekmekle birlikte, esasında çok daha derin ve ciddi bir sorunun yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Asıl sorun, uluslararası toplumun son dönemde kültürel veya dini değerler temelinde giderek artan tehlikeli bir kutuplaşmaya yönelmekte olmasıdır."

Erdoğan, yaptığı konuşmanın ardından, aynı binada Thomas Hammarberg ile bir araya geldi.

Yaklaşık yarım saat süren görüşme öncesinde basının görüntü almasına izin verildi.

Erdoğan daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi binasına geçerek, Mahkeme Başkanı Luzius Wildhaber ile görüşecek.

Erdoğan Temasları kapsamında Strasbourg'da Avrupa Konseyi'nde düzenlenecek "Osmanlı Türk Toplumunda Museviler'in Yaşamından Görünümler" adlı fotoğraf sergisinin de açılışını yapacak.

Başbakan Erdoğan'ın temaslarını tamamladıktan sonra akşam saatlerinde Türkiye'ye dönmesi bekleniyor.

  • STRASBOURG (İHA/A.A)


    Linden: Medeniyetler İttifakı'nı destekliyoruz

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi