T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 3 MART 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Başsavcı Ok: Türkbank ihalesi 'kaset'e takıldı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, sanıkların, koalisyonun bir kanadının Türkbank ihalesinin iptaline ilişkin kararına rağmen hiçbir girişimde bulunmadıklarının belirlendiğini kaydederek, "İhalenin iptalinde sanıkların hür iradesi değil, hükümetin bir kanadının baskısı ve kasetin kamuoyuna açıklanması etkili olmuştur" dedi.

Eski Başbakan Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Taner'in, Yüce Divan'da yargılandıkları davanın bugün yapılan duruşmasına Mesut Yılmaz ile avukatları Uğur Alacakaptan, Aydın Metin ve Güneş Taner'in avukatı Ömer Lütfü Avşar katıldı.

Duruşmada, ilk olarak müdahil Türkbank Munzam, Sosyal, Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfı avukatı İsmail Pilavcı, esas hakkında iddialarını okudu.

Pilavcı, "sanık Mesut Yılmaz ile Güneş Taner'in Korkmaz Yiğit ile organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı arasındaki ilişkiyi bildiklerini", bunun dönemin İçişleri Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu'nun tanık beyanlarından da anlaşıldığını ifade etti.

Pilavcı, "Bir Başbakanın ihaleye fesat karıştıracağı bilinen ve organize suç örgütü lideriyle ilişkisi olan Korkmaz Yiğit ile saatlerce görüşmesi hayatın olağan akışına uygun değildir" diye konuştu.

"GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANDI"

Mesut Yılmaz'ın, "görevini kötüye kullandığı kanısında olduklarını" belirten Pilavcı, "Mesut Yılmaz'ın, Korkmaz Yiğit'in Çakıcı ilişkisini bilmesine rağmen ihaleye girmesine engel olmadığını ve ihaleyi iptal etmediğini" savundu.

Güneş Taner'in de "Türkbank'ın sermayesini artırarak Korkmaz Yiğit'e menfaat sağladığını" öne süren Pilavcı, "bankaya fon sağlanarak bankanın Korkmaz Yiğit'e nasıl bedavaya verildiğinin açıkça belli olduğunu" iddia etti.

Güneş Taner'in, "keyfi talimatıyla bankaya fon aktarıldığını, ihalenin Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre yapılmadığını" söyleyen Pilavcı, sanık Taner'in ihaledeki fiyat oluşumuna etki ettiğini ve "ihaleye fesat karıştırdığını" öne sürdü.

Dönemin Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen ve Yardımcısı Osman Tunaboylu'nun ihaleye iştirakten yargılanmalarını isteyen Pilavcı, sanıkların eylemleri sonucu Türk Ticaret Bankası'nın ticari itibarının ortadan kalktığını, bankanın tasfiye sürecine sokulduğunu ve diğer bankaların batma sürecinin de böylelikle başladığını savundu. Pilavcı, sanıkların eylemleri nedeniyle aileleriyle birlikte 50 bin Türkbank çalışanlarının da mağdur edildiğini ifade etti.

İsmail Pilavcı, eski Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel ile dönemin Hazine Müsteşarlığı yetkilileri hakkında "ihaleye fesat karıştırmaktan" suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Pilavcı, Türkbank ihalesinden doğan 485 milyon ABD doları zararın da sanıklardan tahsil edilmesini talep etti.

"SİYASİ RANT AMAÇLADILAR"

Esas hakkında görüşünü bildiren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok da, Mesut Yılmaz ve Güneş Taner'in Başbakan ve Bakan oldukları dönemde "Türkbank ihalesine fesat karıştırmak ve güdümlerinde bir medya düzeni kurarak siyasi rant amaçladıklarının" iddia edildiğini anımsattı.

Kamuran Çörtük'e ihaleye aracılık ettiği için Genç TV'nin ücretsiz verildiğinin iddia edildiğini de anımsatan Ok, Türkbank'ın TMSF'ye devredilen hisselerinin satışı için açılan ihalenin 4 Ağustos 1998'de yapıldığını, 600 milyon dolar teklif veren Korkmaz Yiğit'e verildiğini anlattı.

"Korkmaz Yiğit'in ihalede kendisine ciddi rakip olabileceğini düşündüğü kişilerin baskı altına alınması için Alaattin Çakıcı ile görüştüğünün emniyetin yazılarından belli olduğunu" anlatan Ok, "Korkmaz Yiğit'in Sedat Peker'i de telefonla arayarak ihaleye girmeyi düşünen diğer kişiler hakkında bilgi topladığının belirlendiğini" kaydetti.

Başsavcı Ok, "Alaattin Çakıcı'nın ihaleye girenlerin bazılarına baskı yaptığı, adı geçenin ihaleye girmek isteyenleri doğrudan tehdit ettiği, dosya ve delillerden anlaşılmaktadır" dedi.

Çakıcı ve Korkmaz Yiğit'in yaptıkları telefon konuşmalarının kaydedildiğini anımsatan Başsavcı Ok, "dönemin İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu'nun, Yiğit ve Çakıcı arasındaki dinlemeden haberdar olduğunu, bilgileri Başbakan Mesut Yılmaz ile paylaştığını" tanık ifadesinde söylediğini aktardı. Başsavcı Ok, "Yılmaz'ın ve Taner'in bu bant kayıtlarından haberdar olmadığı düşünülemez" dedi.

"YİĞİT-ÇAKICI İLİŞKİSİ BİLİNİYOR"

Yılmaz ve Taner'in bant kayıtlarına ilişkin istihbarat raporlarının ihaleyi iptal ettirecek ağırlıkta bilgiler olmadığını söylediklerini anımsatan Başsavcı Ok, dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un ise organize suç örgütlerine yönelik yaptıkları bir operasyonda bu bilgilere ulaştıklarını ve konuyu Mesut Yılmaz'a ilettiklerini tanıklığında söylediğini hatırlattı.

Ok, bu beyanlar karşısında "Korkmaz Yiğit-Çakıcı ilişkisinin başından beri bilindiğinin" anlaşıldığını söyledi.

Başsavcı Ok, esas hakkındaki görüşünde sanıklar ile Kamuran Çörtük, Korkmaz Yiğit ve Çakıcı arasındaki ilişkileri de irdeledi. Ok, Çörtük'ün Yılmaz'a yakın olduğunu, Taner ile bir yakınlığının olmadığını söyledi.

Ok, "Korkmaz Yiğit'in ihaleye girmek için Çörtük'ün aracı olmasını istediğinin ve bu aracılık sayesinde Yılmaz ile ihaleden önce TBMM'de görüşerek ihale için ön izin aldığının anlaşıldığını" söyledi.

Başsavcı Ok, ihaleye Korkmaz Yiğit'in 600, Ahmet Nazif Zorlu'nun 595, Avrupa-Amerika Holding'in ise 585 milyon dolar teklif verdiğini anımsatarak, "Korkmaz Yiğit'in mali açıdan yetersiz olduğu bilinmesine rağmen ihalenin verildiği" kaydetti.

"Çakıcı-Korkmaz Yiğit ilişkisi bilinmesine ve Korkmaz Yiğit'in ihaleye fesat karıştıracağına dair bilgi olmasına karşın" Mesut Yılmaz'ın Hazine yetkililerine, "MİT'ten bilgi aldım, endişe edecek bir şey yok" dediğinin anlaşıldığını da savunan Başsavcı Ok, tüm bunlara rağmen ihale için verilen diğer iki teklifin değerlendirilmesi gerekirken, ihalenin Yiğit'te kalmasının devlete 585-595 milyon dolar ABD dolarının girişini engellediğini, böylece "devletin zarara uğratıldığını" söyledi.

"KASET AÇIKLANMASA İHALE İPTAL OLMAYACAKTI"

Dönemin hükümet ortaklarından DSP'nin, Korkmaz Yiğit hakkında araştırmaya giriştiği, Bülent Ecevit'in bir toplantı yaparak emniyet ve MİT'ten Yiğit hakkında bilgi aldığının öğrenildiğini ifade etti. Ok, bu toplantının ardından ihalenin iptali kararına varıldığının ve bu konunun iletilmesi görevinin Hüsamettin Özkan'a verildiğinin anlaşıldığını anlattı.

Çakıcı-Yiğit telefon görüşmesi bantlarının da bu sırada Fikri Sağlar'a ulaştırıldığını, Fikri Sağlar kaseti 13 Ekim 1998'de kamuoyuna açıkladıktan sonra Güneş Taner'in ihaleyi durdurma talimatı verdiğinin tanık ifadelerinden belirlendiğini bildirdi.

Başsavcı Ok, "kasetin açıklanmaması halinde ihalenin iptal edilmeyeceğinin anlaşıldığını" belirterek, "Sanıklar, koalisyonun bir kanadının ihalenin iptaline ilişkin kararına rağmen hiçbir girişimde bulunmamışlar, kaset açılana kadar sessiz kalmışlardır. İhalenin iptalinde sanıkların özgür iradesi değil, hükümetin bir kanadının baskısı ve kasetin kamuoyuna açıklanması etkili olmuştur" diye konuştu.

TEHDİT VE ETKİLEME İŞİ

İddialar ve dinlenilen tanıkların ifadelerinin ardından tespit edilen vakaları özetleyen Başsavcı Ok, Türkbank'ın satış sürecinin başlamasıyla birlikte Korkmaz Yiğit ile Çakıcı'nın bağlantı kurdukları ve Çakıcı'nın ihaleye katılma ihtimali olan ve katılan firmaları tehdit ve etkileme işine başladıklarının anlaşıldığını söyledi.

"Alaattin Çakıcı'nın ihaleye fesat karıştırılması faaliyetlerinden başlangıcından itibaren haberdar olunması" nedeniyle Korkmaz Yiğit'in ihaleye katılmamasının kararlaştırıldığını belirten Başsavcı Ok, "ihaleye iştirak etmemesi kararlaştırılan Korkmaz Yiğit'in çeşitli yollardan aracılar yardımıyla TBMM'de Mesut Yılmaz ile yaptığı kısa görüşme sonrasında, ihale ön iznini aldığının anlaşıldığını" bildirdi.

"Korkmaz Yiğit ile bağlantıyı Kamuran Çörtük'ün sağladığının da belirlendiğini" kaydeden Ok, "Korkmaz Yiğit'in Türkbank'ı alacak mali gücünün olmadığının önceden bilindiğinin, ihaleye fesat karıştırıldığına dair bilgi ve belgeler ile Hazine bürokratlarının ısrarlı uyarılarına rağmen Korkmaz Yiğit'in ihaleyi aldığının belirlendiğini" ifade etti.

"İhale şartnamesi imkan verdiği halde en yüksek fiyat verenlerin değerlendirmeye alınmayarak devletin önemli oranda zarara uğratıldığının" da anlaşıldığını söyleyen Ok, bu şekildeki bir hareket tarzına, Korkmaz Yiğit'in kurmakta olduğu medya gücünden siyasi alanda yararlanmak düşüncesinin etken olduğunun belirlendiğini bildirdi.

Yüce Divan salonundaki izleyici sayısının fazla olması nedeniyle basın mensuplarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi duruşmayı ayakta veya ara merdivenlere oturarak izledi.

Duruşmaya, Mesut Yılmaz'ın eşi Berna Yılmaz ile kardeşi Turgut Yılmaz da izleyici olarak katıldı. Mesut Yılmaz'ın, Yüce Divan salonuna gelişi sırasında izleyicilerin bir bölümü ayağa kalktı.

  • ANKARA (A.A)

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi