T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 3 MART 2006 CUMA | ||
|
Aydın Doğan Grubu'na ait Kanal-D televizyonu eski bir kaset yayınlamış. Görüntülerde tanıdık bazı simalar var: Gencecik bir Tayyip Erdoğan... Top sakallı bir Kemal Unakıtan... Aydın Doğan Grubu'ndan Milliyet gazetesi o görüntüleri değerlendiriyordu dün. Okuyalım: "KANAL D Televizyonu'nun bu akşam yayınlanan ana haber bülteninde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İskenderpaşa tarikatının lideri Esat Coşan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın 12 yıl önce birlikte çekilen görüntüleri yayınlandı. / Kapatılan Refah Partisi'nin bir toplantısında çekildiği ifade edilen bu görüntülerde Erdoğan, Coşan'ın yanına oturmadan önce elini öpmeye çalışıyor. Ancak Coşan, önünde eğilen Erdoğan'a elini öptürmüyor. / Başbakan Erdoğan, daha sonra Coşan ile o zamanlar Albaraka Türk'ün yöneticisi olan Unakıtan'ın arasına oturuyor. / Haber görüntülerinde, Kemal Unatıkan'ın sakalları ise özellikle dikkat çekiyor. Görüntüler, Unakıtan ve Erdoğan arasındaki dostluk bağlarının oldukça eskilere dayandığının kanıtı olarak gösterildi." Belleğim beni yanıltmıyorsa, "Refah Partisi'nin bir toplantısı" değil, Esat Coşan Hocaefendi'nin ilgilendiği bir özel radyonun kuruluş yıldönümü vesilesiyle verilen dâvet olmalı o görüntülerin çekildiği yer. Demek, yanına yaklaştığında, Tayyip Bey, Esat Coşan'ın elini öpmeye hamle etmiş... El öpmekten ve el öptürmekten hoşlanmam. İnsan babasının, annesinin, çok yaşlıların elini öper, bu bizim geleneğimiz... Ben çocuklarıma ayda-yılda bir elimi öptürürüm; yanağa konan bir öpücüğün daha anlamlı olduğunu düşünerek... Elime hamle edenleri de hep geri çevirmişimdir. Esat Coşan Hocaefendi de Tayyip Bey'e öyle yapmış... Hoşuma gitti. Kendisinden 'Hocaefendi' diye söz etmemden başka anlamlar çıkartanlar olabilir; açıklayayım: Alnının teriyle kazandığı unvanıyla Prof. Dr. Esat Coşan Türk Dili ve Edebiyatı hocasıydı. Hacı Bektaş-ı Veli'nin Makalât'ı başta olmak üzere, edebiyatımızın temel metinlerini okutuyordu. Alanında dünya çapında bir otorite olduğu biliniyor... Yani, hem hoca, hem de yaşça büyük olduğu için elinin öpülmesi geleneklerimize uygun... Öpmek üzere uzanan eli çekmesi ise kendi zerafeti... Önceki gün burada kıdemli gazetecilerden Yılmaz Çetiner'in yeni çıkan 'Nefes Nefese Bir Ömür' kitabından söz ettim. Vesile, Tayyip Erdoğan'ın basına kötü davrandığı eleştirileriydi. Kimsenin kimseye kötü davranmasını istemem; basın mensuplarına âzami saygı herkes tarafından gösterilmelidir. Ancak, yine de, okuduğum anılarda karşıma çıkan garipliğe işaret etmeden de duramadım: Meğer, İsmet İnönü, beğenmediği bir soruya muhatap olunca, gazetecinin kulağını acıtacak biçimde çekermiş...
Yılmaz Çetiner bir defasında, "Misak-ı Milli sınırları içindeki Kerkük ve Musul'u neden bıraktık?" diye soracak olmuş, İsmet Paşa'nın eli derhal kulağına uzanmış... Bayağı acıtacak biçimde hem de... Çetiner, "Örsan Öymen ve Mete Akyol'un da kulaklarını çekerdi Paşa" diye yazıyor... Kitabın bir yerinde de (s. 504), gazeteci Yılmaz Çetiner'in, politikacı İsmet İnönü'nün eğilip elini öptüğünü okuyoruz. "Gazeteci de olsa gençten biri, tarihî ağırlığı bulunan İsmet İnönü'yle karşılaştığında elini öper kardeşim" diyenleriniz çıkabilir; el öpme âdetim olmadığı için şahsen anlayamasam da siz gerekçeyi mâkul bulabilirsiniz. Peki, bayağı yaşlı bir gazetecinin kendisinden hayli genç bir askerin elini öpmesine ne diyeceksiniz? 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren İstanbul Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret ettiğinde, o zaman Kenan Evren'in şimdiki yaşında olan cemiyet başkanı Burhan Felek uzanıp o sıralar 50'li yaşlarını sürdüren darbe liderinin elini öpüvermişti. Gazeteci, hem de Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sıfatlı bir gazeteci, darbe liderinin elini öpmüştü bu ülkede; Yılmaz Çetiner İsmet İnönü'nün elini öpmüş çok mu? Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan emekli olduktan sonra Turgut Özal'a başbakan iken başdanışman, cumhurbaşkanı olduktan sonra da genel sekreter olarak hizmet vermiş Org. Kemal Yamak el öpme geleneğini kendi özelinde sürdürenlerden... 'Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler' adlı anılarında, çok yerde komutanlarının elini öptüğünü anlatıyor. Tümgeneral oluyor Kemal Yamak, "Ordu komutanımız Ankara'dan döndüler, beni Erzincan'a emrettiler; kendilerini ziyaret edip elini öptüm ve şükranlarımı arzettim" diyor (s. 408). Artık Orgeneral olma zamanı gelmiştir, ama "Acaba gerçekleşecek mi?" kuşkusundadır. En üst komutan övücü sözlerden sonra "3. Ordu Komutanı olarak benim bir numaralı adayım sensin" der kendisine... Korg. Yamak komutanın elini öper (s. 461). Demek Tayyip Erdoğan el öpmemiş...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |