T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 5 MART 2006 PAZAR | ||
|
İsterseniz dün iki farklı gazetede aynı konuyla ilgili çıkan haberlere önce bir göz atalım; söyleyeceklerimi sonra dinlersiniz... İlki Hürriyet'ten: "Cüce şubatın yıllık enflasyonu yüksek çıktı / Gıda ve konuttaki yüksek artış, şubatta yıllık enflasyonun yükselişe geçmesine neden oldu. Tüketici fiyatları yüzde 0.22 artarken, yılın ilk iki aylık dönemindeki toplam artış yüzde 0.97 oldu. TÜFE'de geçen yılın sonunda yüzde 7.72 olan yıllık artış şubat sonunda yüzde 8.15'e yükseldi. Üretici fiyatları ise bir önceki aya göre yüzde 0.26 artarken, ilk iki aylık artış yüzde 2.22'ye kadar yükseldi. Yıllık ÜFE artışı ise yüzde 5.26'ya kadar çıktı." İkinci Vatan'dan: "Serdengeçti'li son enflasyon tahminlerin altında kaldı / Petrol fiyatlarındaki artışın hız kesmesi sonucu enflasyon Şubat ayında TÜFE'de yüzde 0.22, ÜFE'de 0.26 arttı. Döneminin son enflasyon rakamları, Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'yi memnun edecek şekilde, beklentilerin altında gerçekleşti." Haber her ayın üçüncü günü açıklanan enflasyon rakamlarıyla ilgili. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından verilen soğuk mu soğuk rakamların haberi değerlendiren gazeteler tarafından nasıl farklı biçimde fırına verildiğini gördünüz. İlkinde, şubat ayı enflasyonu kendi başına değil 'şubatın yıllık enflasyonu' olarak sunuluyor; belli ki, okurların enflasyonla mücadelede bir şeylerin iyi gitmediği kanaatine ulaşmasını istemiş sayfayı hazırlayanlar... İkincide ise farklı bir durum var: Şubat ayı enflasyonunun tahminlerin altında kaldığı belirtilmiş orada; ancak bu başarının sahipliği, "Görev süresi uzatılacak mı, yoksa hükümet tarafından yerine bir başkası mı getirilecek?" sorununun odağındaki Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'ye bağışlanarak... Hürriyet okurları "Enflasyon yükseliyor" diye öğrendiler dün, Vatan okurları ise "Düşüyor" olduğu kanaatine vardılar... Gördüğünüz gibi, soğuk bir gerçeği yansıtan, böyle olduğu için de başka bir yöne çekilemeyecek, çarpıtılıp yamultulamayacak sanılan rakamlar bile, gazetelerin meşrebine, o anki ilgisine ve isteğine göre farklı biçimde sunulabiliyor... Bu da bizi 'siyasetçi ve medya' diye özetleyebileceğimiz esas konumuza getiriyor; Başbakan Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün son haftalarda birbiri ardına yaptıkları medya eleştirileri ile basın meslek kuruluşları ve bazı yazarların onlara verdikleri cevaplara... Hükümetin önemli iki üyesi, medyanın kasıtlı haberler yaptığı, çıkarları istikametinde gerçekleri çarpıttığı görüşündeler; onlara itiraz edenler ise siyasîlerin 'tahammülsüz' olduğu kanaatindeler. Hangisi doğru? Siyasîler mi, yoksa basın örgütleri mi? Bu soruya cevap vermek, yukarıda alıntıladığım iki haberi okuyup "Hangisi doğru?" sorusuna cevap vermek kadar zor. Ya da çok kolay: Galiba her ikisi de doğru. Şubat ayı enflasyonu bir önceki aya göre düşüş göstermiş; buna karşılık yıllık enflasyonda hafif bir yukarıya doğru eğilim var. Tıpkı bunun gibi, "Medya gerçekleri çıkarlarına göre yansıtıyor" derken Erdoğan ve Gül doğru bir tespitte bulunuyorlar; onları 'tahammülsüz' olmakla itham edenler de çok haksız değiller... Ancak, siyasetçi 'tahammülsüz' davrandığında sadece kendine zarar verirken, soğuk rakamları bile o âna ait çıkarı doğrultusunda sunmaktan çekinmeyen medya görevini kötüye kullanarak okurları aldatmış oluyor... Basının kendisini her şeyi çıkarına yontan bir 'muhalefet partisi' gibi konumlandırması da, haberleri eşe-dosta kıyak geçmenin aracı haline getirmesi de 'etik' açıdan hayli mahzurlu. Siyasîlerin kavgaya yol açan olumsuz kanaatleri bu tür 'yamultulmuş' haberlere bakarak oluşuyor işte... Olan şu: Siyasîleri yaralamak isterken, medya, kendini bacaktan vuruyor.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |