T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
D Ü Ş Ü N C E   G Ü N D E M İ 15 MART 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

YÖNETEN:
Yusuf KAPLAN


Merkez Bankası'nın derin sorunları

  MEHMET ALİ VERÇİN
Bilindiği gibi bütün gelişmiş dünyada Merkez Bankası başkanları, hükümetlerden bağımsız olarak seçilir ve hükümetlere göre çok daha uzunca bir süre görev yaparlar. Bu durum, Merkez Bankası gibi bir ülkenin ekonomisindeki en stratejik karar alma ve verme mekanizmalarından birinin başındaki kişinin hem hükümetlere göre politikalarını belirleme açmazından kurtulmasını, hem de dolayısıyla para politikalarının ve kaynaklarının hükümet endeksli değil ülke endeksli bir politika çerçevesinde belirlenmesini kolaylaştırır.

Ancak buradaki en kritik sorun, hükümetlerin kendilerine özgü politikalarının bir parçası olarak izleyecekleri para politikalarının Merkez Bankası başkanının politikalarıyla çelişki arzetmesi sorunudur. Bu sorun, hükümetlerin kendi politikalarını uygulayabilme imkanlarını azaltmakta ve zamanla ciddi sorunların patlak vermesine yol açacak kadar kritik bir hâl alabilmektedir.

Bu yazı kaleme alınırken, TC Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti'nin görev süresinin kesin olarak uzatılmayacağı handiyse kesinleşmiş gibiydi. Burada Serdengeçti yönetimindeki Merkez Bankası'nın sorunlarını belirleyeceğim ve muhtemel çözüm yolları önermeye çalışacağım.

ŞANSLI BİR BAŞKAN

Serdengeçti belki de cumhuriyet tarihinin en şanslı başkanlarından biridir. Şanslı olduğu durumları saymakla bitmez. Sözgelişi, görev yaptığı dönemde yapılanlara ve yaşananlara kısaca göz gezdirdiğimizde görebiliriz bunu:

  • TC Merkez Bankası özerkliğine kavuştu, başkana inanılmaz yetkiler verildi;
  • Her bakımdan dip yapmış bir ekonominin toparlanma döneminde çalıştı;
  • Dünyada likidite bolluğu yaşanıyordu (libor %1 civarlarındaydı);
  • Türkiye, Avrupa Birliği'yle üyelik müzakerelerini yapma hakkı kazandı;
  • Bu dönemde neredeyse dünyanın pek çok Merkez Bankası faiz arttırırken Türkiye'de indirme konjonktürü oluştu;

    İyi bir teknisyen olan Kemal Derviş zamanında işe başladı, gerçi bu dönemdeki siyasi istikrarsızlık dolaysıyla epey bocaladı ama şansı hemen imdadına yetişerek tek partili bir hükümet kuruldu.

    Büyük bir Meclis çoğunluğu olan, vatandaşlara "benden üç yıl boyunca bir şey istemeyin, kemerleri sıkmaya devam, ülkeyi yeniden yapılandıracağız" diyen bir hükümet bu. Özelleştirme ve bütçe performansı konusunda gözü kara bir Maliye Bakanı, iflasın eşiğinden bir ülkeyi devralıp Avrupa Birliği ekonomik standardı olan Maastricht Kriterleri'ne ulaştırmış, bütün eleştirilere rağmen başarılı bir Maliye Bakanı.

    Yukarıda saydığım bazı olgular TC Merkez Bankası Başkanı'na altın tepside sunulmuş "al ve başarılı ol" fırsatıydı. Ancak Başkan bu durumlara rağmen bence çok vasat bir performans gösterdi hatta bazı bakımlardan negatif bir performans seviyesinde kaldı.

    Basındaki Serdengeçti övgülerinin çoğunun iki sebebi var: Birincisi, Başkan'ın yaptıkları, yapabilecekleri ve yapmadıkları tam olarak analiz edilmeden, yapılan basit değerlendirmelerden kaynaklanıyor, "faizler ta neredeydi nereye indi", "enflasyon nereden nereye indi" vs gibi ve ikincisi ise ideolojik olarak Başkan'ı kendilerinden sayan ve AKP'yi hasım gören basın mensuplarının çokluğudur.

    SERDENGEÇTİ'NİN BIRAKTIĞI SORUNLAR

    Bizce başarısız olan Serdengeçti bize pek çok sorun bırakıp gidiyor. En önemli üç tanesi:

    Aşırı değerli YTL

  • Yüksek reel faizler.
  • Enflasyon hedeflemesi
  • Piyasalarda aşırı likidite

    Yeni seçilecek Başkan'ın işi çok zor gözükmektedir. Yeni seçilecek Merkez Bankası Başkanı'nın işinin zor olduğunu görebilmek için biraz önce maddeler hâlinde sırladığımız sorunları biraz açmamız gerekiyor.

    AŞIRI DEĞERLİ YTL

    En önemli sorun olan aşırı değerli YTL'den dolayı döviz kuru seviyesine müdahale kaçınılmazdır. Neredeyse %50 oranında değerlenmiş bir YTL dolayısıyla ekonomimiz adeta başka ülke sanayicilerinin açık pazarı haline gelmiştir.

    Bütün dünya Çin'e aşırı değersiz parasının değerini yükseltmesi için iki yıl boyunca tehdide varan baskılar yaptı ve sonuçta Çin parasının değerini sadece % 2 arttırdı.

    Aynı dönemde Türkiye gönüllü(!) olarak %50 arttırdı. Ancak YTL'nin yeniden hak ettiği seviyeye çekilmesi maalesef başka bazı sorunlar yaratacaktır. Yeni Başkan bunu zamana yayarak çözerken kullanacağı para ve faiz politikalarının yan etkileri bazı olumsuzluklar yaratabilir.

    YÜKSEK REEL FAİZLER

    Faiz oranları gerçekten çok yüksektir. Bu faiz oranlarının düşürülmesi gerekmektedir. Ancak maalesef artık uluslararası konjonktür buna uygun değildir.

    Birincisi, başta ABD olmak üzere gelişmiş piyasalarda faizler yükseldiği için bazı yerli ve yabancı fon sahipleri bu yüksek faizlerin cazibesiyle gelişmekte olan ülkelerden, bu arada Türkiye'den de, gelişmiş ülkelere yönelebilir. Yatırımcıları burada tutabilecek tek şey reel yüksek faizlerdir.

    Reel faizleri düşürmenin bir yolu da enflasyonu düşürmektir. Tüm dünyada başta petrol olmak üzere enerji fiyatları yükselmektedir. Bu konjonktür enflasyon oranının daha da düşürülmesini zorlaştırdığı için reel faizleri düşürmek gittikçe zorlaşmaktadır. Kemerleri sıkmadan ve bazı bedelleri ödemeden çok kalıcı bir enflasyonu düşürme programı uygulanamaz.

    Enflasyon hedeflemesi

    TC Merkez Bankası önce enflasyon hedeflemesi açıkladı; sonra da "enflasyonun yüksek çıkma ihtimali hedeflerin tutma ihtimalinden daha yüksek" diye bir açıklama yayınladı. Bu, bizce de doğru; çünkü YTL çok değerli ve herhangi bir düzeltme durumunda başta enerji ve hammadde fiyatlarındaki yükseliş, ithal ürünlerin fiyatlarını yükseltecek ve ardışık bir şekilde bu iç piyasa ürün fiyat seviyelerini arttıracak ve sonuçta enflasyon oranı beklenen / açıklanan oranları aşacaktır. TC Merkez Bankası, kurların artışını engellemek için döviz satarak kuru baskı altında tutmaya çalışacaktır. Bunu yaparsa sıcak sermaye "hadi bana eyvallah" diyecek, döviz rezervlerimiz eriyecek ve kurlar bu ortamda tamamen kontrolden çıkabilecektir.

    Başta geçenlerde yapılan müdahele ile satın alınan 5 milyar USD karşılığı YTL olmak üzere piyasada aşırı derecede likidite var. Aşırı likidite bolluğunun ekonomide büyük kazaların patlak vermesine yol açacağını söylemek bile gerekmiyor. Likidite bolluğu sorununun derhal masaya yatırılması ve çözümlenmesi gerekiyor.

    2001 krizinden sonra iç piyasalardan ümidini kesen firmaların tamamı ihracat için işlerini dönüştürerek veya yeni bazı eklemeler yaparak başarılı oldular. Hatta diyebiliriz ki, 2002-2005 döneminde Türkiye ihracatta dünyanın en başarılı 3-5 ülkesinden biridir. Ancak ne yazık ki ithalatta da aynı başarıyı gösterememiştir. Yıl 2006; artık neredeyse tüm firmalar güçlü bir ithalat departmanı kurarak ülkemizde üretilebilecek ürünleri ithal etme yarışına giriyorlar. Bu davranışın temelinde yatan ekonomik yapısal bozuklukların değişmesi gerekiyor. Merkez Bankası, bu durumu görmezden gelmeye devam ederse, cari açığın GSMH oranı % 8'e varabilir; ki bu tam bir çıkmaz sokaktır.

    Gerçekten de yeni Başkan'ın işi çok zordur. Ama inanıyorum ki bütçe disiplini ve hükümetten gelecek destek sayesinde başarı sağlanabilir. Başarının üç göstergesi olacaktır: 2007 için en fazla % 5 enflasyon, %4 cari açık ve en fazla 5 puan reel faiz. Yeni başkanın performans kriteri bu üç kriter olacaktır.

    Yeni Başkan'a başarılar dilerken, işinin çok zor olduğunu, mevcut sorunların ağır olduğunu, çözmek için zamana ihtiyaç duyulduğunu ve başarının dirayetle aranması durumunda bunun gerçekten mümkün olduğunu belirtmek isterim. Son söz olarak, Serdengeçti'nin çalıştığı dönemde iyi niyetle bir şeyler yapmaya çalıştığına inanmamak için herhangi bir neden de gözükmemektedir. Yanlış yaklaşımlar ve değerlendirmeleri yukarıda saydığım olumsuz sonuçlara sebebiyet vermiştir.

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi