T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 20 MART 2006 PAZARTESİ | ||
|
Şemdinli olayları üzerine başlayan tartışmalar dinmek bilmiyor. Pasaj içindeki bir kitapçı dükkânının bombalanması ve ardından bir aracın bagajında bulunan silahlar... Şemdinli olayı dediklerinin özeti bu kadar; teferruata gelince işte o tarafı sayfalar tutacak kadar geniş. O günlerde hem iktidar hem muhalefet cephesinden yapılan açıklamalar şu noktada birleşiyordu: "Suçlular mutlaka bulunacak / bulunmalı..." Ve ardından eklenen bir cümle vardı: "Nereye kadar giderse gitsin!" Yani... Ucu kime dayanırsa dayansın! *** Ancak günler geçtikçe yorumlar farklılaşmaya başladı. Herkesin değerlendirmesi kendine göreydi elbet. Olay sonrasında yapılan tutuklamalar ve Orgeneral Büyükanıt'ın açıklamaları, cezaevindeki Astsubay Ali Kaya'nın "Silah yerine kaval mı alıp gitseydik" şeklinde konuşması hep o teferruata giren kısımlar arasında bulunuyor. Sağdan, soldan ve estarabimden yapılan yorumlarda sıkça tekrarlanan bir cümle vardı: "Şemdinli, ikinci bir Susurluk mu yoksa?" *** Bu soruyu net bir şekilde cevaplayan çıkmadı. Ortaya atılan görüş ve iddialar birbiriyle çelişmekteydi ve onların darasını almak için konuyla az buçuk ilgilenmek gerekiyordu. Bendeniz işte onu yaptım. "Az buçuk ilgilenmeci gazeteci" olarak, Şemdinli olayının ikinci bir Susurluk olup olmadığı konusuna eğildim. Kendim için değil; sırf size bir nebze faydalı olmak maksadıyla. En azından ortada tartışılan konunun bir yönü böylelikle karanlıkta kalmaktan kurtulmuş olur. Tümüyle aydınlatamasam da katkı katkıdır netice itibariyle. Karınca kararınca hesabı... Çıkan sonuç şudur: Şemdinli, ikinci bir Susurluk değildir. *** Değildir dedikten sonra orada bırakacak halim yok. Kestirip atmak bilimsel bir yaklaşım olmaz. Sebebini de açıklamak zorundayım. Efendim Şemdinli ikinci bir Susurluk değildir. Çünkü ayranı yok. *** Şemdinli'nin ayranıyla meşhur olmayışı, bu hükmü verirken en önemli dayanağım olarak ortaya çıktı. Bir ikinci husus da bagajında silahların bulunduğu aracın Mercedes olmayışıdır tabii ki. Gördüğünüz gibi bilimsel yaklaşıyoruz meseleye. Böylece, itiraza fırsat kapısı aralamıyoruz. Önem derecesinde üçüncü sıraya yerleşen konu ise, bagajında silahların bulunduğu aracın, bir kamyona çarpmaması gelmektedir. Son sırada yer alan benzememe gerekçesi de şu şekilde: Şemdinli olayında ortaya benzer ya da farklı üçgenler çıkmamıştır. Siyasetçi, mafya, polis... Gazeteci, asker, tuhafiyeci... Esnaf, emniyetçi, jandarma... Son ütücü, mafya, overlokçu gibi üçgenler farklı çıksaydı, benzerliğin söz konusu olduğunu kabul edebilirdik.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |