T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 26 MART 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
İZDÜŞÜM
Abdullah MURADOĞLU

Alkibiades neden köpeğinin kuyruğunu kesti?

Türkiye'de Masonluğun tarihi neredeyse üç yüz yılı aşıyor. Masonluk nedir, ne değildir, çok tartışıldı. Herkes bir şey söylüyor ve bu körün fili tarif etmesine benziyor. Şurası gerçek ki Masonluk sırlarla, ilginç ritüeller ve ayinlerle insanların merakını uyandırmaya devam ediyor. Neyi gizlerseniz, gözler oraya çevrilir.

* * *

Üstad-ı azamlardan Kaya Paşakay ve iki arkadaşının Masonluktan ihraç edilmeleriyle ilgili iddialara her geçen gün yenileri ekleniyor. Hür Masonlar'dan yapılan açıklamada Paşakay'ın yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle ihraç edildiği belirtildi. Şimdi de Paşakay'ın Loca toplantısında "Eşi başörtülü Mason yoktur" diyerek, din ve siyaset tartışması açmak gibi Masonluk kurallarına aykırı bir fiil işlediği öne sürülüyor. Bir diğer iddia ise, Paşakay'ın mesleği ile ilgili yanlış bilgi verdiği konuşuluyor. İddialar böyle.

* * *

Masonlar, her üç dine mensup kişileri aralarına kabul ediyorlar. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın yayın organlarından Mimar Sinan dergisinde yer alan bir makalede Masonluğun tarikate benzetilmesi dikkatimi çekti. 1861'de İstanbul'da kurulan Türkiye Mason Yüksek Şurası (Şura-i Al-i Osmani), 'Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti'ne bağlıydı. Ritin o dönemde Osmanlıca'ya çevrilen ismi de "İskoçya Tarikat-i Kadime ve Makbule" idi. Demek ki bu tarikat,Türkiye'nin en eski tarikatlerden biri. Mimar Sinan dergisinde, Masonluğun her dinden ve her mezhepten aday kabul etme anlayışına sahip olduğu belirtilerek, "İslam, dinlerin birleşmesini savunan özellikle sufi düşünürlerle mücadeleye girmiştir. Masonluğu kavrayan bazı sufiler, Batının bu 'tarikatinin' sırları üzerinde bilgi sahibi olmak istemiştir. Kendileriyle olan fark, yalnızca bu sırların dini ve mistik oluşu değil, felsefi ve sosyal içerikli oluşundan kaynaklanmaktadır" deniliyor. Masonluğun İslam dünyasına girişinin temellendirilmesi bu şekilde.

* * *

Acaba Mason localarında din ve siyaset tartışılamıyor mu? Gerçekten de Masonluk, dine, İslam'a nasıl bakıyor? Masonluk'tan noter kanalıyla istifa eden sanatçımız Özdemir Erdoğan'a bunu sordum. İlginç cevaplar verdi. Özetle, kendisinin mason olduğu 1980-1990 yılları arasında devam ettiği loca toplantılarını anlattı. Dini yönden herhangi bir empoze yoktu. Ama bu üst görünüşte böyleydi.

Masonlar Allah yerine "Evrenin Ulu Mimarı" diyorlardı. Bu, insanların beyninde oluşan bir şeydi. İslam'daki Allah kavramıyla da örtüşmüyordu. Erdoğan'ın anlattığına göre toplantılardan sonra kurulan "Kardeş Sofraları"nda din ve siyaset tartışılır gibi yapılır, ama herkes bildiğini okur. Bir diğer ilginç tespiti de Masonların liberal görüntülerin ardında sadece tek bir hedefe kitlenmiş oluşlarıydı. Başka fikirlere kapalılık sözkonusuydu. İnsanlığa şekiller verecek bir üst toplum yaratma düşüncesi hakimdi. Erdoğan'ı Masonluktan koparan da buydu.

* * *

Masonların kendi aralarında anlaştıkları ayrı bir dilleri, ritüelleri var. Tokalaşma şekilleri bile birbirlerini tanımalarını sağlıyor. Bunları Mason üstadların açıklamalarından öğreniyoruz. Bir diğer iddia "Yüce insani değerleri yaymaya çalışıyoruz" şeklinde. Türkiye'de 20-30 bin civarında Mason var. Türkiye 70 milyonluk bir nüfusa sahip. Bu 'yüce değerler' neden 20 bin kişinin bildiği değerler olsun? Mason Locaları niçin toplumun geniş kesimlerine açılmasın?

En az 400-500 yıllık geçmişi olan bu tarikatin reforma ihtiyacı yok mu?

Hem Mason Locaları'nda din ve siyaset gibi toplumu doğrudan ilgilendiren temel konuların tartışılmaması doğru mu? Masonluk, üstündeki kalın giz perdesi aralanmadıkça daha çok sorular sorulacak. Kaya Paşakay ve iki arkadaşının ihracı perdeyi biraz daha araladı. Acaba iddialar, bizim göremediğimiz, bilemediğimiz başka gelişmeleri mi işaret ediyor?

Bu da mı bir "sır?"

İddialar nedense aklıma Yunanlı filozof Alkibiades'i düşürdü. Hikaye şöyle:

Alkibiades günün birinde köpeğinin kuyruğunu kesmiş. Sebebini sorduklarında demişki, "Sırf Atinalılara konuşacak konu çıksın diye yaptım."

Ne dersiniz?


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi