T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 29 MART 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Tahsin SINAV

Sosyal güvenliğin iktisadi tabanı

Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN, İstanbul Sanayi Odası'nda yaptığı konuşmada, ana tema olarak, bugüne kadar yürütülen ekonomi politikasında uygulamaya sokulan değişikliği dillendirmeye çalışmıştır. Başbakan, 'Bugüne kadar makro ekonomik hedefler üzerinde yoğunlaşmıştık ve bunları hallettik. Bundan böyle bireyi ve sektörleri ilgilendirecek mikro konulara eğileceğiz' mesajını kamuoyunun dikkatine sunmuştur. Bu mesajı çok iyi algılamak şart..

Gerçekten de uygulanmakta olan ekonomik istikrar programında makro dengeler hedeflenmiş, mikro hedefler yer almamıştır. Bu nedenle insanımız, bireysel ekonomilerde bir iyileşme olmadığını söylüyorsa, bunun sebebi budur. Çünkü mevcut programda mikro hedefler yoktur. Ama şimdi başbakan, biz, makro hedeflerde çözüme yöneldik, artık şimdi de mikroekonomik hedeflere kilitleneceğiz, anlamında konuşmaktadır. Bu önemli bir politika değişikliğidir. Bunun esnafa, küçük sanayiciye, tüccara ve sokaktaki vatandaşa olumlu yansımaları olacaktır, şüphesiz.

Sektörlerin sorunlarını çözmede kararlı olunması kapsamında en güçlü mesaj, işçilik maliyeti üzerindeki yüklerin hafifletilmesi konusundaki çalışmaların başlatılmasıdır. Sosyal güvenlikte reform politikası da bu anlamdaki değişimin en önemli ayaklarından biridir. Çünkü sosyal güvenlik reformunun da ekonomi politikasıyla doğrudan bağıntısı bulunmaktadır.

Büyük bir rekabet dünyası içinde yaşıyoruz. Sosyal güvenlik kapsamındaki tüm faaliyetlerin iktisat politikalarıyla bağdaştırılması, sürdürülebilir rekabet için bunun yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bu anlamda kanunkoyucuya (TBMM'ne) çok iş düşmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik reformu çalışmalarının iktisadi niteliğine yeterince eğilmek gerekmektedir.

Sosyal güvenlik yükümlükleriyle mali yükümlülüklerin bağıntısı hiçbir şekilde göz ardı edilmemelidir. Hem SSK hem de Bağ-kur kapsamında çalışanların ilgili kurumlara bildirilmesi, diğer kamu kurumları için zorunluysa da bugüne kadar bu hususta bir başarı sağlanamamıştır. Özellikle Bağ-kurlular açısından çok olumsuzluklar yaşanmaktadır. 30-40 yıl bir kişi vergi mükellefi olduğu halde, Bağ-kurlu yapılmamışsa bu kimin suçudur. Kanımca bu oluşuma sadece mükellefin kendi suçudur demek yanlıştır. Tüm kamu kurumsal yapısı doğru iletişim yapısı kurabilmiş değildir. Hem vergi idaresi, hem belediyeler ve diğer kamu kurumları bunu niye bildirim konusu yapamamıştır? Mecliste görüşülmekte olan Kanun Tasarısının geçici 17. maddesi, Bağ-kurluların hak ve yükümlülüklerinin bu kanunun yürürlülük tarihinden başlayacağını öngörmektedir. Bununla Bağ-kurluların yıllarca süren çalışmaları çöpe atılmış olacaktır. Bu yanlış yaklaşımdır. İşveren kuruluşlarının bu konuda duyarlı olmasında fayda var. Bu madde bu haliyle meclisten geçerse, yıllardır vergi mükellefi olan veya şirket ortağı olan yüz binlerce belki de milyonlarca kişinin sosyal güvenlik umutları bir başka bahara kalacaktır. Bu insanlara mutlaka borçlanma imkânı tanınmalıdır. Yoksa devlet bunlara yeşil kartla hem bedava bakacak hem de diğer sosyal yardımlardan faydalandırmak suretiyle daha fazla kayba uğrayacaktır.

Özel kesimde çalışma şartlarının ağırlığı dikkate alındığında prime esas kazançlar hemen hemen asgari ücret düzeyinde olmakla birlikte yaygın olarak da kayıtdışı çalışma olgusu mevcuttur. Prim oranları düşürülmeli ve vazgeçilmez hak olarak soysal güvenlik yaygınlaştırılmalıdır. Devlet, herkesi sigortalı yapmak için azami gayreti göstermeli ve yeşil kart gibi uygulamalar en aza indirgenmelidir. Tasarıyla prim oranları inmediği gibi artırılmıştır. En az olan % 33,5'luk oran, % 44,5'e çıkarılmaktadır. Bu oranlar, mutlaka makul rakamlara çekilmelidir. Ülkemizde ücret pazarlıkları hep net ücret üzerinden yapılmaktadır. Ücretin vergi ve sigorta yükleri, genellikle işveren üzerine kalmaktadır. (Bkz. İbrahim Balcıoğlu (SMMM), www.medyakulisi.com, 24.03.2006) Bu da olumsuz iktisadi etkileşim meydana getirecektir.

Reform sonucunda, sosyal güvenlik politikalarıyla iktisat politikaları uyumlulaştırılarak mutlu bireyler ülkesi olmamızın alt yapısı hazırlanmalıdır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi