T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 MAYIS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KUTLU

Bu iş bitti (Galiba)

Su başlığı attım ya; kendime de posta attım. Yahu bu ne biçim taraftarlık, senin Fenerbahçe'ye hiç mi güvenin yok. Yekten "Bu iş bitti" desene.

Hayır efendim, adam "üfürmek" istemiyor, adam kılı kırk yarıyor, adam sağlamcı yani.

Sağlamcılık dedim de aklıma geldi. Bazan böyle şeyler oluyor: Mesela Fenerbahçe bir yabancı ülkenin hiç de tanınmayan bir takımı ile karşılaşıyor ve... Aa, Fener mağlup.

Yorumcular şöyle yorumluyorlar. Bu Fenerbahçe bu takımla yüz maç yapsın yüzünü de kazanır. Ee, bu yenilgi. Efendim onu yorumlamak mümkün değil, oldu bir kere.

İşte futbolun çözülemeyen sırrı buradadır. Alalım Trabzon-Fener maçını, örnek olarak.

Herkeslerin gördüğü gibi hakem dahil sahada 24 kişi vardı. Haydaa!... Nerden çıktı şimdi bu. Efendim bu yabancısı olmadığımız, tanıdık bir sima.

Kale direkleri. Yani şans, yani "top bize gülmedi".

Halbuki her iki kalede de bu direklerden var.

Yani şanslar eşit.

Yine de direkten dönen toplar gol olsaydı netice değişirdi. Böyle yorumlar yersizdir.

Fenerbahçe bileğinin hakkı ile (ve tabii kenarda oturup kritik anlarda ortaya çıkan Semih'in hakkı ile) hem Galatasaray'ı ezerek mağlup etti, hem Trabzon'dan galibiyetle döndü. Açıkcası tehlikeli virajları dönüp düze çıktı.

Artık ona şampiyon gözü ile bakabiliriz. Kabak gibi açığa çıkan bir gerçekle de yüzleşmeliyiz.

Tek başına bir takım kadar pahalı olan Anelka Fener'e ancak yüzde otuz performans ile yardımcı olabiliyor.

Hele böyle Nobre'nin yerinde falan oynarsa.

Kimse Anelka'ya toz kondurmuyor. Bu hususta herkes Daum'u suçluyor.

Efendim Daum onu nasıl olur da kenarda oturturmuş. Yahut tam tersi "Aferin Daum'a, bak Anelka gibi bir şöhreti dahî kenarda oturtabiliyor".7

İfrat ile tefrit arasında gidip gelmenin âlemi yok. Anelka'nın Fenerbahçe ile bir kan uyuşmazlığı yaşadığı ortada. Bu tartışmayı lastik gibi uzatmanın mânası yok.

Fenerbahçe yüzde üç, yüzde beş dahi olsa bir ihtimal kazaya uğramaz ise şampiyondur.

O zaman asıl konu gündeme getirilmeli. Aziz Başkan'ın programına ve verdiği sözlere göre 2007'de Avrupa Kupaları'nda dişe dokunur bir başarı hedeflenmişti. Bu kadro, bu hoca bu yıl, bu hedefi vurabilir mi?

Galatasaray maçında gösterdiği futbolu oynarsa olur, demeyin. Fenerbahçe böyle futbolu üç beş yılda bir oynuyor.

Peki ne yapmalı?

Bu soruya cevap verecek o kadar fazla otorite var ki, bana söz düşmez. Şimdilik Fenerbahçe'yi kutlamakla iktifa edelim.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi