T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 MAYIS 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Vecdi AKYÜZ

Boşanma ve Yemin

Muhterem hocam, beni son derece sıkıntılı bir hale sokan durumumu size arz etmek istiyorum. Hocam, ben yıllardır obsesyon (vesvese) denen hastalıkla mücadele ediyorum. Dinî yaşantıma çok önem verir ve namazlarını hiç aksatmamaya çalışırım. Belki bu hassasiyet durumu, belki ırsî sebeplerden dolayı bilemiyorum, şu an 33 yaşımdayım, lise yıllarından beri obsesyon benim hayatımı mahvetti. Bir namaz abdesti ve gusül almak için saatlerim gidiyor. Yemin ederek bu ibadetleri yapmaya başladım. Bu etkili oldu, abdest ve gusül sürem kısaldı. Mesela banyoya girerken yine aynı şekilde "Bütün helaller bana haram olsun ki yarım saat içinde banyodan çıkacağım" şeklinde abdeste başladım. (..) Ancak bu durumda yeminin ve şartın dışına çıkıyor muyum bilmiyorum. Kefaret veririm diyerek geçiştirdiğim bu ihmallerin zamanla artması, nikâhıma zarar verir boşanma gerçekleşir ihtimali zamanla ne kadar tehlikeli bir iş yaptığım düşüncesine sevk etti beni. Çok kötü bir haldeyim. Şimdi çıkış yolları arıyorum. Benim, çok affedersiniz böyle ahmakça davranışım yüzünden ailem parçalanacak mı? Bu ihtimal beni deli ediyor, son derece kötü bir durumdayım. Acaba bu yemin veya sözler (..), bâin talâkla boşanma sonucunu doğurur mu? Eğer bu yaptıklarım bâin talakla boşanma sayılıyorsa, benim halim nice olur? Bunu defalarca yaptım. Bu yemin ve sözleri kendimce yürüttüğüm mantıkla, bu tekrarların yeminimi veya sözümü bozmadığına mı hükmetmeliyim, yoksa hiçbir çıkar yolum yok mu? Ya da böyle bir yemin veya söz hastalık sebebiyle veya teknik olarak geçerli olmaz mı ne dersiniz? Hocam çok kötü bir haldeyim, lütfen yardım edin. Tüm bunlara rağmen, hayır boşanmaların hepsi gerçekleşmiş diyorsanız benim yuvam yıkılacak mı? Din böyle hastalıklı bir ruh hâletinin cezasını hiç suçu olmayan insanlara, eşim ve çocuğuma yükler mi? (Ö.Ensar)

Çok uzun olan ve bir kısmı daha sonra ayrıca cevaplamayı uygun gördüğüm abdest ve gusülde vesveseyle ilgili olan soruyu, biraz kısalttım. Bunun için değerli okuyucumuzdan, özür diliyorum. Bugün, geleneksel fıkıh yaklaşımlarında boşanma ve yemin konusunu, daha sonraki yazılarda ise genel olarak boşanmanın fıkhî/hukukî durumu, sizin sorunuzda da geçen bâin talâk, talâk hakkının kadına verilmesi gibi talâkla ilgili tartışılan güncel bazı konuları ele almaya çalışacağım.

Yemin Kasıtsız Talak Sözü

Yemin ve boşamaya niyet etmeksizin, "şart olsun", "boş olsun" gibi yemin sözlerinin kullanılmasıyla, boşama gerçekleşmiş olmaz. Bu, kefaret de gerekmeyen "lagv yemini" (dil alışkanlığıyla ya da yalan yemin) gibidir.

Şartlı biçimde helali haram kılmalar konusunda, söylenenin yemin olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine bakılarak, iki görüş belirtilir: 1) Yemin Olduğu Görüşü: Hanefi Mezhebi'ne göre, "şöyle yaparsam, bu bana haram olsun" veya "bunu yaparsam, helal olan şey bana haram osun" şeklindeki ifadelerde, şart koşulan şey yapılırsa, kişi seçeneklidir: Dilerse kendisine haram kıldığı şeyi terk eder, dilerse yemin kefareti verir. Bu durumda, yemin kefaretini seçmek, genel olarak daha uygun görünmektedir. Hele genel biçimdeki haram olsun ifadeleriyle ilgili olarak, tek seçenek yemin kefareti olmalıdır; çünkü, diğer seçeneğin altından kalkmak, insan gücünü aşar. Ayrıca, kişinin durup dururken Allah'ın helal kıldıklarını kendine haram kılması, İslâmî anlayışa sığdırılamaz. Hanefiler, kişilerin sorumsuzca kullandıkları sözlerin, sonucuna katlanılması gerektiğini dikkate alarak yaptırımsız bırakmazlar. 2) Yemin Olmadığı Görüşü: Şafiîlere ve Mâlikîlere göre, bu sözler yemin değildir, dolayısıyla da bir şey gerekmez. Bu yaklaşım, yemin sayılacak sözler konusunda daha esnek davranır.

Bu görüşler çerçevesinde, yaptığınız yeminin nikâhınıza bir zararı yoktur, en kötü ihtimalle on fakiri doyurmak veya giydirmek, bunları yapamıyorsanız üç gün oruç tutmaktan ibaret yemin kefaretini ödemeniz gerekir. Ancak, esas yapılması gereken, gelişigüzel biçimde yemin etmemek, edince de mutlaka kefaret verme sonucuna katlanmaktır. Çok zorlu bir rahatsızlık olan vesvesenizi yenmenin tıbbî olanlar da dahil başka yollarını denemeniz en doğrusudur.

Yemin Kastı ve Talâk Sözü

Bu sözler, boşama niyetiyle değil de yemin niyetiyle söylenirse, "şu işi yaparsam/yapmazsam, karım boş olsun" şeklindeki ifadeler, farklı görüşler olmakla birlikte, aslında boşama iradesini değil de o işi yapmama yönünde bir kararlılık, şartın gerçekliğini/pekiştirilmesini anlatırlar. Bu şekilde yemin etmek, kurbet (ibadet) olmayan şeye yemin olduğundan, ayrıca mekruh görülür.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi