T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
Salih TUNA

Tonyalı hoca ile asistanı Süleyman

Tonyalı hoca ile asistanı Süleyman gerçek mi, hayal ürünü mü, hiçbir bilgim yok. Bana gelen maillerden Tonyalı hocanın YÖK'le anlaşamadığı için asistanını da yanına alıp istifa ettiği sonucunu çıkardım.

Sadece teybe konuşan Tonyalı hoca ve teyp çözmekle görevli asistanı Vakfıkebirli Süleyman oldukça enteresan insanlar. Ben işin içinden çıkamadım bir türlü. Buyurun bakalım, siz ne diyeceksiniz.

Konferanslarumda hangi konuşuğu konişdiysam oni kaydeteceksun Süleyman.

Anlaşulmayan yerler olmaduğu sürece lehçemle de uğraşma. Kimselere, "Tonyali hoca pirofesör oldi da kibarluk yapayi" dedurtmem.

Habu nasil kasettur la? Başi belli değil,s oni belli değil! Yarim yamalak işler yapayisun. Hay senun kullanduğun teybin piline, playina tüküreyim! (Tam burada hocama, kayıt yaparken arıza çıktığını uygun bir dille anlatıyorum -Vakfıkebirli Süleyman.)

Konişiğumun bir yerinde, alinti yaptuğum filozofun adini söyleyirum ama, teybte yok. Efendum, neymiş?! Silinmiş. Niye siliniyi? Senun gertel kafan yüzünden, "Tonyali hoca intihal yapayi" diyecekler! Benum adimi hırsıza mi çıkaracaksun? Milletun ağzi torba değil ki buruşturasın! (Deyimin orjinali, 'büzesin'le biter.Hocam yabancılaştırma efekti oluşturmak için sehven bu kelimeyi seçmiş olabilir -Vakfıkebirli Süleyman.)

Akılli ol Süleyman. Arkamuz yok, düşmanumuz çoktur. O fışki yiyen filozofun bir çift lafuna kaynak göstermeduk diye kıyameti koparurlar. Zağar kafaliler bilmezler ki, biz o laflari ağzumuza almakla, çöplükten kurtarmiş oliyiruk. (Za'ar ya da zağar, bir cins köpek herhalde -Vakfıkebirli Süleyman.)

Ben sağa dedum ki, "Çok ihtiyaç olur ise, kaseti çözdüğünde parantez içine şerh düşersun..." Sen ne ettun? Parantez mi açayisun, parazit mi yapayisun, anlaşilmayi!

Niye, "Vakfıkebirli Süleyman" diye, parantezlere misir pisküli gibi imzani çakayisun? Bana nisbet mi veriyisun, reklam mi yapayisun?

Asistansan asistanluğuni bileceksun. Fitneye firsat vermeyeceksun. Yarin bir densuz çikup, "Eskiden Tonya ilçesi, Vakfıkebir'e bağliydi" dersa, başka bir sütsüz da, "Vakfıkebir'in ekmeğini Tonya'nun sütüne, tereyağına değişmem" diye konişirsa, sebebi sensun.

Bu konişuklar sakalına ettiğum Laz Marks'ın kulağuna gitmez mi saniyisun!

Mesela, "Halklari birbirine düşürerek emperyalizmin ekmeğine yağ süreceğunize, Vakfıkebir'in mis gibi ekmeğine Tonya'nin yağini sürin" deduğu an, ben bu konuşuğu yal yapıp sana yedurmezsam şerefsuz evladiyim. (Hocamın biraz önce bahsettiği Laz Marks hakkında geniş bilgi, Yılmaz Okumuş'un aynı adla yakında çıkacak kitabında bulunabilir.)

Ben kimseden korkmam, piliyisun. Ağır söz işittirup da beni hasım sahibi yapma. Bu yaştan sonra elimi işçi sınıfına bulaşturma Süleyman.

İkide bir, "Halkın seviyesine inelim..." tutturiyisun. Beşikdüzü'nde halka induk da, ne oldi? Konferansi dinleyen herifun biri, "Hocam, ayakta işemek caiz midur?" diye sormadi mi? Ben iki saattir halkun anlayacağu şekilde 'Kuantum' fiziğunden hareketle,'Newton'i sorgulayirum. Adam ne sorayi?! Hocayim ya, zanetti ki cami hocasiyim. Ben deyirum 'parçacık teorisi', o deyi 'işeyirum!' Öteki da, "Hocam Trabizonspor son yıllarda niye Fener'e hep yeniliyi" diye sorayi. Dedum oğa ki, "Ula uşağım madem yeneyiler sizi, bi daha oynamayin olarla."

Halkın seviyesine inemem Süleyman; (...)erim ben halkın seviyesini. (Hocamın sinirlendiği yerlere üç nokta koymak zorunda kaldım.) Birak o işi Laz Marks yapsun. Geçen gün Ortahisar'da tavla oynayiruk onunla. Tavladaki kapi alma bahanesiyle bana diyalektik yapayi. "Laz Marks kardaşum" dedum, "Attun pençi se, oyna, (...)dirma diyalektuğuni bana; al kapini ta!"

Neyse, iki şaplak bir düz indirdum kafasina. (Aha da kamyon geçiyor. Hocamın son cümlesi, klakson çalarak geçen kamyonun gürültüsünden dolayı anlaşılmıyor -V.S.)


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi