Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Tahsin SINAV tsinav@yenisafak.com.tr

Ülkemizde toplumumuzun özürlü kesiminin sorunları ve çözümleri konusunda dernek, vakıf, federasyon ve konfederasyon düzeylerinde örgütlenmeler göze çarpıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Başbakanlık Özürlüler İdaresi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, diğer Belediye ve Kurumların bu alandaki çalışmalarının kapsamı her geçen gün genişleyip artmaktadır. Yapılan bütün organizasyonların iyiniyetli gayretlerden beslenmesi ve bu alanda toplumsal kabulün doğru bir konumda oluşumunun sağlanması gerekmektedir. Özürlüler Haftası vb etkinliklerden de yararlanılarak, özürlülerin sorunlarının çözüme kavuşturulması hakkında toplumsal mutabakat mutlaka gerçekleştirilmelidir. Ve bu yolda önemli adımlar atılmaktadır.

Toplumumuz, özürlülere sadece acıyarak bakmamalıdır. Günümüzün gelişmiş demokratik toplumlarında, fiziksel ve ruhsal sakatlığı nedeniyle ayırımcılığa uğrayan kişilerin öncelikle ayırımcılığı ortadan kaldırılmıştır. Ülkemizde de fiziksel sakatlığı nedeniyle her türlü ayırımcılığı yaşayan özürlülerin sorunlarının çözümü hakkında yapılması gereken mücadelenin kamuoyunun benimsemesini sağlayacak organizasyonlarla canlı tutulması elbette çok yararlıdır. İşte bu anlamda önemli bir etkinlik olan 10-16 Mayıs Sakatlar Haftasının başlama günü 10 Mayıs Çarşamba günü, yani bugündür. Dün, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, 10-16 Mayıs Sakatlar Haftası nedeniyle yayınladığı mesajda, özürlülerin maddi ve manevi varlıklarının geliştirilmesi; üretken, kendisi ve toplumla barışık bireyler olmaları yönünde devlete ve millete büyük görevler düştüğünü; özürlülere sunulan hizmetlerin bir lütuf değil, topluma karşı sorumluluğun bir ifadesi olduğunu; Devletin özürlüler politikasında önceliğin, özürlülüğe yol açan etkenleri ortadan kaldırmak veya en aza indirmek olduğunu vurguladı. Yardım endeksli ve geçici çözümler üreten değil, bireyin tercihlerini ön plana çıkaran, her türlü ayrımcılıkla mücadele eden bir özürlü politikası yürütüldüğünü; özürlülerin maddi ve manevi varlıklarını koruyup, gelişmesini sağlamak, toplumsal bütünleşmeyi güçlendirmek, özürlü olanlarla olmayanlar arasındaki bağlantıyı kuvvetlendirmek ve özürlülerin hayata renk katan bireyler olmasını sağlamak için politikalar oluşturulduğunu; son yıllarda yapılan çalışmalarla özürlüler konusunda önemli mesafeler kat edildiğini ayrıca kaydetti:

''Türkiye'nin devrim niteliğindeki ilk Özürlüler Yasası çıkarılmış ve yasayla özürlülere karşı her türlü ayrımcılık suç sayılmıştır. Sosyal güvencesi bulunmayan, ekonomik yoksulluk içindeki bakıma muhtaç özürlülere, evlerinde veya özel kurumlarda çağdaş bakım hizmeti sunulmasından 18 yaşından küçüklere ilk defa özürlü aylığı bağlanmasına, özürlülere kullandıkları araçlar için KDV muafiyeti getirilmesinden kent içi çevrenin ve toplu taşıma araçlarının özürlülere uygunluğunun sağlanması için yerel yönetimlere 7 yıl süre tanınmasına kadar pek çok düzenleme bu Yasa ile yapılmıştır.''

Bakan'a göre, engellilere yönelik politikalarda bir yol haritası çizilmesi için çeşitli kongreler düzenlenmiş; ''Özürlü Dostu Belediyeler'' projesi ile Büyükşehir Belediyeleri arasında özürlü hizmetlerine yönelik bir yarış başlatılmış; özürlü çocukların taşımalı eğitimi projesi, yurt geneline yaygınlaştırılmış, Türkiye'nin en büyük sosyal sorumluluk projelerinden biri olan Gökkuşağı Kampanyası, hayata geçirilmiştir. Özrün türü ve derecesi ne olursa olsun, özürlülerin insan onuruna yakışır bir hayat sürmesi ve onurlu bir üye olarak toplumda yer alması gerekmektedir. Özürlüler Haftası, iyiye doğru bir dönüşümün gerçekleştirildiği bir süreçte kutlanmaktadır. Böylece bu dönüşüm daha da belirginleşecektir.

Geri dön

Yazdır

Yukarı