T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 24 MAYIS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ahmet KEKEÇ

Türbanlı domuz...

İlhan Selçuk'un ikizi Turhan Selçuk'un çizdiği "türbanlı domuz" karikatürünü, bir medya sitesinde görmüştüm. "Türbanlı domuz" ifadesi yanlış aslında; değerli karikatürist Turhan Selçuk, ayan beyan, başörtülü bir kadın çizmiş, yüz bölgesini de (niyeyse artık) domuza benzetmiş. Dolayısıyla, buna "türbanlı domuz" değil, "domuzlaşmış başörtülü kadın" demek daha doğru olacak.

Bu karikütürle neyi anlatmaya çalışmıştır?

Nedir yani?

Espri değeri nedir?

Bunu anlamak için arşivden hemen bir "Cumhuriyet" gazetesi istettim; ola ki Turhan Selçuk karikatürünü bir bağlama istinaden çizmiştir, bir gönderme yapmaktadır, yahut konuyla ilgili bir haberi şerh etmektedir. Olur a!

Hayır, (AB dışında) herhangi bir bağlam yok. Ortada "domuz" ve "türban" eşleştirmesini haklı kılacak bir hadise de yok. Oturmuş Turhan Selçuk, canı öyle istediği için, bir "türban karikatürü" patlatıvermiş.

Karikatüre, yanlış hatırlamıyorsam, ilk tepki Anavatan Partisi'nden geldi. Şimdi ismini çıkaramadığım Anavatan'lı bir yetkili, "tahrik suçu" işleyen karikatüristi kınıyor, gazete yöneticilerini sorumluluğa ve itidale çağırıyordu.

Haklıydı.

Hassas çatışma dengelerine sahip bir ülkede yaşıyorduk ve inançlara saldırmak (her türlü inançtan sözediyorum); dince kutsal sayılan değerlerle alay etmek; hele dinin "haram" birtakım canlılarla, yine dinin "eşref-i mahlukat" olarak tanımladığı insanları özdeşleştirmek, işin içinde kasıt olmasa da, büyük bir sorumsuzluktu.

Üstelik, ayıptı da...

Bu ayıba başka düzeyden de tepkiler oldu. Birkaç koldan da "suç duyurusu" yapıldı, yine yanlış hatırlamıyorsam.

Bu suç duyurularından nasıl bir sonuç çıktı, bilmiyorum. Mesela Basın Konseyi ne yaptı? Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin paralel tecziye organı olan "Basın Senatosu" karikatürist hakkında ne gibi bir işlem uyguladı? Bunları da bilmiyorum.

Ben açıkçası, karikatüristten bir açıklama bekliyordum.

Pekala çıkıp, "Kendimi dolduruşa getirip böyle bir şey çizdim. Yanlış yapmışım. Rencide ettiğim insanlardan özür dilerim. Kişisel olarak başörtüsüne karşıyım, ama bu bana başörtü takan insanları dinin haram kıldığı bir canlıya benzetme hakkı vermez, tekrar tekrar özür dilerim" diyebilirdi.

Demedi.

Böyle dememesini de, bir parça "mahçubiyete" yoruyordum. Mutlaka üzülmüştür de, birileri bu özrü "malumu ilam" olarak göreceği için, sessizce geçiştirme yolunu tercih ediyordur.

Böyle düşünüyordum. İlhan Selçuk'un "Domuz, Türban ve Cami" başlıklı yazısı gelmeseydi, böyle düşünmeye devam edecektim.

Bakın neymiş "türbanlı domuz" karikatürünün esbabı mucibesi?

İlhan Selçuk'tan okuyoruz:

"Domuza türban takmanın suç sayıldığı bir Türkiye, kafadan çatlakların ya da kasıtlı yobazların yapay olarak tohumlandığı bir irtica toplumuna doğru sürükleniyor demektir..."

Görüyorsunuz değil mi yazardaki pervasızlığı? Kafadan çatlakların, kasıtlı yobazların ülkesinde domuza türban takmak suç sayılıyormuş.

Bitmedi...

"Turhan bir karikatür çizdi. / Başına türban takmış bir domuz AB'ye doğru yürüyor. / Erbakan AB için 'Hıristiyan Kulübü' demiyor muydu? Müslümanın değil; ama AB yolundaki herhangi bir İslamcının, dincinin, mürtecinin hali pür melalini, çelişkisini, çatışkısını vurgulayan çizgiyle mizahın ta kendisidir bu karikatür... / Turhan'ın karikatüründe türban takmış domuzun resmedilmesine mürteci hemen tepki gösterdi... / Çünkü o karikatürde kendisini görüyor..."

Neymiş?

Karikatür İslamcının AB yolundaki çelişkisini, çatışkısını anlatıyormuş, karikatürde kendisini gören mürteci de hemen tepki gösteriyormuş bu "mizahın ta kendisi" olan çizgilere... İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Akıl, sağduyu, vicdan devreden çıkınca böyle oluyor demek ki?

İki şey söylemek istiyorum... Birincisi, yukarıda da belirttiğim gibi, Turhan Selçuk domuza türban giydirmemiş, türbanlıyı domuzlaştırmış. Bu ikisi çok farklı şeyler. Kaldı ki, İslamcının AB yolundaki çatışkısını, çelişkisini anlatacak başka örnek mi kalmadı memlekette?

İkincisi, kaç gündür gazete ve televizyonlarda "Vakit gazetesi kupürleri" dolaştırılıyor, "tahrikçi medya"ya örnek olarak.

Biz bu örnekler arasında niçin Cumhuriyet gazetesini ve bazı yazarlarını göremiyoruz? Tahrik suçu başka nasıl işlenir?

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi