T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 NİSAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Politik oyunlar

PARİS- Bu kadar mı çabuk tepki verilir? Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın televizyondan yaptığı halka hitap konuşmasında, "Yasayı onayladım" dediği duyulur duyulmaz iki paralel gelişme yaşandı: Protestocular derhal sokaklara dökülüp hayatı felce uğratmanın yollarını aradılar; güvenlik güçlerine ait araçlar da hemen sorunlu bölgelere doğru yola çıktı. Fransa, özellikle de Paris, çalkantılı bir döneme kapı araladı.

Türkiye'de hemen her yeni siyasî gelişmenin gelecek mayıs ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi ile nasıl bir irtibatı varsa, Fransa'da da durum farklı değil: Bütün siyasîler gözlerini Chirac'ın hemen hemen aynı zamanda boşaltacağı cumhurbaşkanlığı koltuğuna dikmiş durumdalar. Hepsinin tavrını seçilme şansını artırma beklentisi belirliyor.

Chirac'ın gönlündeki halef olan Başbakan Dominique de Villepin 'kuru gürültüye pabuç bırakmayan sert politikacı' kartını oynuyor. Sırf ona destek için yasayı onayladı Chirac. Cumhurbaşkanı Chirac'ın gençleri yatıştırmak için telâffuz ettiği uygulamaya dönük iki küçük değişiklik temennisinin de hiçbir anlamı bulunmuyor. Kaldı ki, 'sert politikacı' kartını kendisinden daha iyi oynayabilecek bir rakibi var Villepin'in hükümette: İçişleri bakanı Nicholas Sarkozy... Sertlik ters teper ve yasa yüzünden sokaklar hayatı durduracak denli hareketlenirse, Villepin'in Elysee Sarayı rüyası daha başlamadan sona erebilir.

Paris'in en önemli gelir kaynağı turizm. Her yıl bu tarihî kenti görmek üzere dünyanın dört bir tarafından tam 26 milyon insan Paris'e akın ediyor. Turizm sektöründen geçinen Parisli sayısı 140 bin; bu da istihdamın yüzde 12'sini teşkil ediyor. Kentin otel ve restoranlarının bir yıllık cirosu 9 milyar Euro tutuyor. Paris'te hayatın sekreye uğraması turistlerin Fransa'dan uzak durması anlamını taşır. Chirac ile Villepin'in 'daha fazla istihdam' sağlayacağı iddiasıyla pazarladıkları yeni yasa, daha yürürlüğe girer girmez, zengin bir istihdam kaynağı olan turizmi baltalayacağa benziyor.

Bugüne kadar protestolar daha çok kentin merkezinden öğrenciler ile disiplinli sendikalı işçiler tarafından yürütüldü. Bütün yapılanlar trafiği aksatmaktan başka sonuç vermeyen eylemlerle sınırlı kaldı. Chirac'ın meydan okur tarzda yasayı onaylaması protestocu öğrenciler ile işçileri derhal eyleme başlamaya yönelttiği gibi, gelişmeleri endişeyle izleyen gözlemcileri de bir başka tedirginliğe sevk ediyor: Ya geçtiğimiz aralık ayında varoşlarda boy gösteren, ele geçirileni yıkan, otomobilleri yakan türden eylemleri gerçekleştiren 'azınlık' gençler de protestolara katılırsa?

Fransa'da politikacılar kendi kısır çıkarları için tehlikeli bir oyuna başvurmuş görünüyor. Şubat ayında Başbakan Villepin'in zorlamasıyla çıkarılan 'genç işsizler yasası', öğrenci ve gençlik örgütlerinin tepkisini alıp işçi sendikalarını öfkelendirdiği görülünce geri çekilebilirdi. Başbakan Villepin uyarılara rağmen bunu yapmadı. Tepkiler eylem boyutuna yükselip eylemler Paris ve çevresinde hayatı sekteye uğratacak boyutlara varınca, Cumhurbaşkanı Chirac'ın sağduyulu davranması beklendi. Elysee Sarayı'nı boşaltmaya hazırlanan Chirac da tavsiyeleri dinlemedi.

Politikacı, hırs ve kullandığı taktikler bakımından bir ülkeden diğerine çok fazla değişmiyor.

Hafta sonları kısmen pazartesiyi de içine alarak her ülkeden daha uzun sürüyor Fransa'da; bu sebeple de yaygın protesto eylemleri için salı günü belirlenmiş bulunuyor. O güne kadar otomobillerin önüne yatarak akan trafiği engellemek, ya da küçük gruplar oluşturup etrafı ayağa kaldırmakla yetinecek gibi görünüyor protestocular. Bu sınırlı eylemler bile halkın âsabını bozuyor gibi... Salı gününü tâkiben ortalık daha da karışabilir.

1968 öğrenci hareketleri Paris'te başlamış, ama bütün dünyayı etkilemişti; yayılma istidadı gösteren eylemler şimdilerde de şu soruyu akla getiriyor: 2006 da dünyamız açısından benzer bir dönüm noktası teşkil edecek mi acaba?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi