T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S A Ğ L I K 30 MART 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kısır erkek kalmayacak

Erkek kısırlığında son yıllarda çok önemli gelişmelerin yaşandığının altını çizen Prof. Dr. Hakan Yaralı, hiç spermi olmayan kişilerin bile çocuk sahibi olabileceğini söylüyor

Ulusal Üreme Tıbbı ve Tüp Bebek Cemiyeti Başkanı, Anatolia Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Hakan Yaralı, evli çiftlerin yüzde 10 ila 15'nde çocuk sahibi olamama probleminin baş gösterdiğini söyledi. Son 25 yıllık zaman diliminde kısırlık ve üreme alanlarında çok önemli teknolojik gelişmelerin yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Yaralı, 1990'lardan sonra erkekten elde edilen tek bir spermle çocuk sahibi olunabildiğini; daha sonraki yıllarda ise hiç sperm olmaması durumunda bile çiftlerin çocuk sahibi olabilecekleri yöntemlerin geliştiğini ifade etti. Prof. Dr. Yaralı, erkek kısırlığı konusundaki baş döndürücü uygulamaları da dile getirdi

İnfertilite (kısırlık) tanımı hakkında bilgi verir misiniz?

İnfertilite, yani kısırlık tanımına kısaca bakmak gerekirse, bir yıl süreyle korunmaksızın düzenli ilişkide bulunulmasına rağmen gebe kalınamaması durumu olarak tanımlanır. Sağlıklı bir çiftin bir ay boyunca düzenli ilişkide bulunmaları durumunda gebe kalabilmeleri şansı ise yaklaşık yüzde 20-25'tir. Üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık yüzde 10-15 kadarını etkileyen bu durum, hekimlerin oldukça önemli bir ilgi alanını oluşturmaktadır. Gerçekte infertil çiftlerin toplumdaki oranında son yılarda belirgin bir artış olmasa da Tüp Bebek ve Kısırlık Klinik ve Merkezlerine başvuru sayısı oldukça artmıştır.

Size kısırlık şüphesiyle başvuran çiftlere hangi tetkikleri uyguluyorsunuz?

Kısırlık problemiyle başvuran çiftlerde, kısırlık nedenini açıklamaya yönelik bazı tetkikler yapılması gerekebilir. Bunlardan ilki erkekte yapılan sperm analizi ve kadında ise rahim ve tüplerin geçirgenliğini değerlendirmek amacıyla rahim filmi çekimidir. Ayrıca yine kadının hormonal durumu ve yumurtalıklarının kapasitesini değerlendirmeye yönelik bazı hormonal ve ultrasonografik testler, belli hasta gruplarında adet kanamasının üçüncü gününde yapılabilir.

Kısırlık konusunda en çok hangi problemler yaşanıyor?

1990'ların başındaki gelişmeler bizi daha çok şiddetli erkek infertilitesine ve ağır sperm sorunu olan çiftlere yönelmiştir. Erkek kısırlık olgularında spermin üretim ve olgunlaşma bozuklukları en çok rastlanılan sorundur. Üretim bozukluğu, sperm sayısıyla ilgili olabileceği gibi kadın yumurtasının döllenmesini engelleyen sperm hareketlerinin zayıflığı veya sperm şekillerinin anormalliğiyle de ilgili olabilir. Birçok faktör spermiogenezi (sperm hücrelerinin üretimi ve olgunlaşması) olumsuz yönde etkileyebilir.

TESE yöntemi nasıl uygulanıyor?

TESE yönteminde testislerden açık cerrahi yöntemlerle biyopsiler alınır ve bu biyopsiler mikroskop altında incelenerek olgun sperm elde edilmeye çalışılır. Sperm elde etme şansı, non-obstruktif hastalarda yaklaşık yüzde 50 civarındadır ve elde edilmesi durumunda ICSI uygulanarak yüzde 55'lere ulaşan gebelik oranları elde edilir. Elde edilen embriyolarda biyopsiyle sadece bir tane hücre elde ederek genetik tanı yapabilmek, (preimplantasyon genetik tanı, PGD) ve daha önceden varlığı bilinen ailesel hastalıklar açısından tanı koyabilmek mümkün olabilmektedir.

Tedavide başarı oranı yüksek

Erkek kısırlığında uygulanan tedavi yöntemleri nelerdir?

Erkek infertilitesindeki gelişmeler, yardımlı döllenme veya mikroenjeksiyon tekniklerini ortaya çıkarmıştır. Parsiyel zona kesilmesi (PZD), zona altına sperm enjeksiyonu (SUZI) sınırlı bir oranda ek başarı sağlamışsa da, 1992 yılında ortaya çıkan intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) ile arzulanan başarı seviyelerine daha da yaklaşılmıştır. ICSI tekniğinde kadından elde edilen bir osite, eşinden elde edilen bir adet sperm enjekte edilmekte ve dolayısıyla bir adet sperm bile çiftin çocuk sahibi olabilmesi için yeterli olabilmektedir. Bu yöntem ülkemizde de halen en yaygın olarak kullanılan teknik olup, sadece sperm sorunu olan çiftlerde değil, yüzde 55'leri bulan gebelik oranlarıyla diğer infertil çiftlerde de uygulanabilmektedir. ICSI günümüzde, şiddetli erkek infertilitesinde alternatifi olmayan bir tedavi yöntemi haline gelmiştir. Ancak yöntemin tarifinden de anlaşılacağı gibi başarılı bir dölleme için en azından bir adet olgun sperm hücresine ihtiyaç vardır. Hiç sperm hücresi bulunmaması olarak tarif edebileceğimiz azospermi durumunda ise, cerrahi sperm elde etme yöntemleri gündeme gelmektedir. İlk olarak 1994 yılında uygulanarak gebelik elde edilen bu yöntemler; TESA, TESE, MESA ve PESA alt başlıklarına sahiptir ancak en çok kullanılan yöntem TESE'dir.

Çiftler artık daha şanslı Kısırlık tedavilerinde son gelişmeler neler? Son 25 yıllık zaman aralığında infertilite ve üreme endokorinolojisi alanlarında çok önemli gelişmeler meydana gelmiştir. Bunlardan birincisi; yardımcı üreme tekniklerinin ihtiyaç sahibi kişilere ulaşımındaki kolaylıklar olmuştur. 1970'lerin sonlarından itibaren ortaya çıkan yeni teknolojiler ve bunların klinik kullanımları, hem infertiliteye yol açan nedenlerin daha iyi anlaşılmasını hem de eskiden tedavi şansı olmayan çiftlere günümüzdeki modern infertilite tedavi yöntemlerinden yararlanma ve çocuk sahibi olabilme şansını tanımıştır. Üreme tıbbı için devrim sayılabilecek ilk gelişme 1978 yılında, bilateral tüplerinde tıkanıklık olan bir kadında, in vitro fertilizasyon (IVF) yöntemiyle gerçekleşmiştir. Louis Brown adlı ilk tüp bebeğin dünyada duyurulmasıyla başlanan süreçte gelinen nokta gerçekten baş döndürücüdür. Önceleri tüp tıkanıklığı olan kadınlarda kullanılan bu yöntem, daha sonra daha geniş kullanım alanları bulmuş ve erkek infertilitesi, açıklanamayan infertilite, endometriozis gibi birçok durumda uygulanır olmuştur. IVF işlemleri sonucunda fazla embriyo elde edilmesi ve bunların dondurularak başarısızlık durumunda çözülerek hastaya transfer edilmesi tekniği ise 20 yılı aşkın bir süredir uygulanmaktadır. Dondurma-çözmeyle ilk gebelik 1983'te elde edilmiş ve bu yöntem kümülatif gebelik oranlarının artmasını sağlamıştır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi