T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 18 OCAK 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Boydaş hesap

Bölgede İran'ın üzerinde toplaşan bulutlar savaş getirir mi? Günün en önemli sorusu bu. İran'ın 'barışçı amaçlı' olduğunu ısrarla vurguladığı nükleer çalışmaları ABD'nin hiddetini çekiyor; merak edilen, ABD'nin (veya kendine özel sebeplerle İran'a hiddetlenen İsrail'in), patlak veren ihtilâfı bir savaşa vardırıp vardırmayacağı...

Daha girişte ne düşündüğümü kayda geçireyim: İhtilâf pekâlâ savaşa kadar varabilir... ABD'ye şu anda egemen olan kadro İran'ı da dize getirmek istiyor; buldukları ilk fırsatı değerlendirmekten kaçınmayacaklarını uzun bir süredir belli de ediyorlar. Washington, kendi kamuoyunun tepkisini hesaba katarak, altın vuruşu İsrail'in yapmasını tercih eder gibi; buna karşılık, İsrail de, işin önünü arkasını düşünerek, İran'ı ABD'nin askerî gücüne havale etmenin peşinde.

Gelişmelere bakıldığında üzerinde toplaşan bulutları İran'ın da ciddiye aldığı anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın seçimiyle başlayan süreçte Tahran yönetiminin benimsediği yeni söylem bunun en açık belirtisi. Daha önce resmî ağızlardan hiç duymadığımız doğrudan İsrail'i hedef alan söylemin kendini hemen belli eden amacı şu: 'İran' dendiğinde akla ilk gelen özelliklerini unutturarak İslâm Dünyası'nda yalnız olmadığını göstermeye çalışıyor Tahran... Kendisini 'uzlaşmaz' görüntüsüne büründürmeyecek diplomatik manevraları da ihmal etmiyor...

Sadece ABD ders çıkarmadı Irak'ta olan bitenlerden, şimdilerde sürdürdüğü çizgiyle, İran da savaşa giden ortamı iyi değerlendirdiği izlenimini veriyor. Saddam Hüseyin'in Irak'ı, İslâm Dünyası'ndan tecrit olmuş, Araplar nezdinde bile fazla destek bulamamıştı; İran ise cepheyi genişleterek savaş rüzgârlarını tersine çevirmeye çalışıyor. Irak'taki son seçimde Şii partilerin başarısı da, Washington'da savaş planları yapanları düşündürüyor olmalı.

Bazıları, dikkatlerini Irak'ta yaşanan başarısızlığa fazlaca yoğunlaştırarak, İran'la sürtüşse bile ABD'nin savaş-dışı yöntemlerle ihtilâfı çözmek isteyeceğine inanıyor. Oysa, Irak'ta tam anlamıyla başarısız olan ABD'nin 'savaş-sonrası' planlarıdır; Irak'a asker göndermedeki esas amaca ulaştığını ise görmemiz gerekiyor.

Irak'a askerî harekât için ABD'ye egemen kadronun ileri sürdüğü gerekçelerin hiçbiri doğru değildi. Washington uluslararası câmiayı ikna edemedi ve meşruiyeti olmadığını bile bile savaş macerasını göze alabildi. Bugün de direnişi yok edip Bağdat'ta arzu ettiği türden bir yönetim kurmakta zorlanıyor. Tahran'la hırlaşıyor, ama kendi eliyle Bağdat'ta oluşturduğu yönetimin en yakın olduğu ülke 'haydut devlet' ilân ettiği İran... Bütün bu 'gerçekler' bir başka 'gerçeği' yine de değiştirmiyor: Bağdat'ta artık Saddam Hüseyin ve Baas rejimi yok; ayrıca, ABD Irak'ta muazzam bir askerî varlığa sahip... 'Savaş lobisi', bu yönüyle, Irak'ta istediğini elde etmiş oldu.

Bu da bizi aynı kadronun İran projesine götürüyor. Irak, İran ve Suriye, bugün Washington'da ipleri elinde tutan kadronun daha 1990'dan başlayarak bütün başkanlara tavsiye edip durdukları 'Yeni Ortadoğu Düzeni' içerisinde yeri olan ülkeler... Irak düştü, şimdi dikkatlerini İran ve Suriye'ye çevirdi o kadro. Bugünkü konumları sürdüğü taktirde, İran ve Suriye ile ilgili niyet ve çabalarından da vazgeçmeyeceklerdir.

Bizim 'başarısızlık' olarak gördüğümüz, onbinlerce mâsum Iraklı yanında ikibinden fazla Amerikalı askerin canına mâl olan büyük bir 'başarısızlık' elbette; ancak o kadronun dünyayı aldatma ve askerî güç kullanarak rejim değiştirme konusunda 'başarılı' olduğu da unutulmamalı.

"Saddam'lı Irak" ABD'nin 'boydaşı' değildi; şimdilerde uyguladığı taktikler Tahran yönetiminin küçümsenmeyecek bir hasım olduğuna işaret ediyor. Bölge üzerinde toplaşan bulutlar dağıldığında kimin fendinin kimi yendiğini de görmüş olacağız...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi